Ekonomik durumu pek de içi açıcı iyi durumda olmayan Yunanistan 10.üyesi sıfatıyla Avrupa Birliğine katılımla 1 Ocak 1981 de tam üye olurken, aynı şartlardaki Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti de Ada'nın siyasi ve hukuki bölünmüşlüğünü esas alarak birleşik bir Kıbrıs'ın AB'ye üye olmasına imkan vermemekte oluşuna rağmen16 Nisan 2003 tarihli Katılım Antlaşması uyarınca 1 Mayıs 2004 tarihinde Avrupa Birliği’ne tam üye olarak kabul edildi. Halbuki Kıbrıs Türklerini veya Kıbrıs’ın tamamını temsil etmeye yetkili olmadıkları gibi, eşit statüye sahip Kıbrıs Türkleri veya Kıbrıs Adası’nın tamamı üzerinde yetki veya egemenlikleri de bulunmamaktadır.Türkiye’nin bu anlamdaki AB katılım müzakereleri Avrupa Birliği Devlet ve Hükümet Başkanlarının 17 Aralık 2004 tarihli Zirvesinde aldığı karar doğrultusunda 3 Ekim 2005 tarihinde Lüksemburg'tagerçekleştirilmiş olan Hükümetlerarası KonferanslaTürkiye resmen AB'ye katılım müzakerelerine başlamıştır. Böylece, Türkiye ile AB arasındaki inişli çıkışlı ilişki, çok önemli bir dönüm noktasını aşarak yepyeni bir sürece girmişse de Türkiye’nin 54 yılı aşan üyelikle ilgili yaşadığı bu süreç yılan hikayesine dönüşürken tam üyelik bir türlü gerçekleşememiştir.
* * *
Diğer taraftan geçtiğimiz 2020 yılı içinde gelişen olayalar dizinine bakıldığında ise Avrupa Birliği ve Türkiye ilişkileri 2020'depandemiyle paralel giden zorlu bir dönemden geçerken; karıştırıcı rolünü açıkça kendine görev edinenFransa ile Yunanistan'ın; Doğu Akdeniz'de Ankara’nın Atina’yla yaşadığı gerilimi,"AB-Türkiye gerilimine" çevirme çabaları nedeniyle, ilişkiler belki de müzakerelerin başladığı 2005’den bu yana bu kadar en kötü dönemin yaşandığına tanık olunmadı. Öte yandan da Amerika, Çin ve Rusya ile zorlaşan ilişkiler nedeniyle kendi içinde büyük tartışmalar yaşayan Avrupa Birliği, 2020'ye İngiltere'nin AB'den ayrılması ve yıllardır çözüm bulunamayan göçmen kriziylegirerken;Avrupa Parlamentosu, bazı milletvekillerinin gözyaşları eşliğinde yapılan görüşmelerin ardından, İngiltere ile boşanmaya onay vermiş ve fiilen 2020 yılı sonunda bu ayrılık gerçekleşmiştir.Türkiye-Avrupa Birliği cephesinde ise Covid-19 krizinin yarattığı zorluklara paralel, Türkiye, özellikle Doğu Akdeniz krizi ve Türkiye'nin Atina ve Paris olmak üzere bazı AB başkentleri ile yaşadığı ikili siyasi sorunlar nedeniyle,AB liderlerinin ana gündeminden bir türlü düşmemiştir.MamafihTürkiye,Almanya’nın1 Temmuz’da başladığı dönem başkanlığı sürecinde AB ile olan ilişkilerde ilerleme kaydetmeyi hedefliyordu. Ankara’dan yıl boyunca gelen hemen tüm mesajlar, Berlin’in altı aylık dönem başkanlığı boyunca, Gümrük Birliği‘nin güncellenmesi,Türk vatandaşlarına vize serbestisi ya da müzakerelerin canlanması gibi beklentileri ön planaçıkarmıştı.Ancaksalgının ilk aylarında birçok Avrupa ülkesine sağlık malzemesi yardımında bulunarak imaj düzeltmeye çalışan Ankara’nın umutları da boşa çıktı. AP Türkiye raporları ya da AB İlerleme raporlarında Türkiye'nin, özellikle "hukuk devleti, ifade özgürlüğü ve demokratik kurumlar"konusundaki karnesi yine tüm iyi niyetli yaklaşımlara rağmen aldığıdüşük notla bir başka bahara kaldı.
* * *
Sonuç olarak,Türkiye'ye yaptırım kararının alınması beklenen 10-11 Aralık zirvesinde AB, Covid-19 yardım paketini onayladı. Türkiye'ye ilişkin yaptırımlar ise en az seviyede kaldı. Yunanistan, Kıbrıs ve Fransa’nın Türkiye'ye karşı sert adımlar atılması önerisi yine kabul görmedi, yaptırımlar yine "bir sonraki zirveye"ertelendi.AB Dış İlişkiler YüksekTemsilcisiJosepBorrell tarafından Türkiye ile ilişkilerin geldiği noktaya ilişkin bir rapor hazırlanması ve bu raporun Mart ayı zirvesinde tartışılması kararlaştırıldı.İşin en ilgi çekici yönü ise ABD’nin geçen ABD seçimlerinde Başkanlığı kazanan Joe Biden’in görevi devir alacağı 20 Ocak 2021 tarihi sonrasına denk gelmesi.Buna göre ABD'nin seçilmiş başkanı Joe Biden'ın yönetimi devralmasının ardından, diğer pek çok konuda olduğu gibi Türkiye konusunda da ortak adım atılması gerektiğinin vurgulanması ise Türkiye’yi zor bir dönemim beklediğine işaret ediyor.Böylesi gelinen kritik bir noktada eğer taraflar gerçekten samimi ise bunun da test edileceği bir ortamda Borrell,biraraya gelip, tarafların birbirini samimiyetle anlamasınıöneriyor.Türkiye ve AB'nin 2021'de ilişkileri düzeltebilmesi için belki de tek şans bu. AB'nin, Türkiye'nin hassasiyetlerini dinlemesi; Türkiye'nin de demokrasi, hukuk devleti ve ifade özgürlüğü alanlarında samimi adımlar atması bekleniyor. Ancak her iki tarafın da bu adımlar atıldığında, Borrell'in de dediği gibi, "kendisini ailenin bir üyesi" gibi hissedeceği güven ilişkisinin yeniden inşa edilmesi şart. Aksi durumda beklenmeyen kopmalar ve başka arayışlar da olabilir.