Bu kapsamda son alınan bilgilere göre ABD’de bir grup Demokrat senatör,Türkiye’nin insan hakları sicilini iyileştirmemesi durumunda Ankara’ya yaptırım uygulanmasını öngören bir yasa tasarısını tekrar sunduğu şeklinde bilgiler alınırken; ABD Senatörlerinden  Edward Markey, RonWyden ve JeffMerklet’in, söz konusu tasarıyı geçtiğimiz cuma günü Senato’da duyurduğu belirtiliyor.Yasa tasarısının, “Türkiye hükümetinin fikir ve siyasi suçluların tutuklanmasından, gazetecilerin siyasi gayelerle gözaltına alınmasından, sosyal medya aracılığıyla ifade özgürlüğünün kısıtlanmasından ve uluslararası olarak tanınan diğer insan haklarının ihlallerinden sorumlu bulunan yetkililerine odaklanacağı”şeklinde ifade ediliyor.  Buna dair 19 sayfalık tasarıda,“Ankara’nın 15 Temmuz Darbe Girişimi’ni soruşturma adı altında 10 binlerce kişiyi gözaltına aldığı ve siyasi özgürlüklerin üzerine çöktüğü” öne sürülüyor.Tasarı aynı zamanda ABD Dışişleri Bakanlığı’na Türkiye’deki siyasi tutukluların serbest bırakılması misyonuyla çalışan sivil toplum kuruluşlarına yardım verme direktifinde bulunuyor.Demokrat senatörlerin kaleme aldığı tasarı Ankara’ya, “Gazeteciler için oluşan kötü iklimi ciddi bir şekilde iyileştirme” ve “Hükümete bir internet sitesini engelleme veya içeriğini kaldırma hakkı veren yasanın kaldırılması veya düzeltilmesi gibi yollarla internetteki ifade özgürlüğüne yapılan baskıyı kaldırma” çağrısında da bulunuluyor.

    *         *         *

Aynı tasarı, “Türkiye’de hükümetin avukatları, hakimleri ve savcıları ayrım gözetmeden yargılamayı durdurması ve tarafı olduğu uluslararası anlaşmalara uyması gerektiğini” de belirtiyor.Tasarı, aynı zamanda belirtilen adımlar atılmazsa Başkan’ın Türkiye’ye Magnitsky Yasası ve Kaşıkçı Yasağı üzerinden yaptırım uygulamasınıda öngörüyor.Bu yönde söz konusu senatörler, aynı zamanda tasarının kabul edilmesi durumunda Hazine Bakanlığı’nın finansal kuruluşlara, “Türk hükümetinin insan hakları ihlaline destek verecek yönde” hiçbir hamle yapmaması için direktif vermesini de talep ettiği yönünde de bilgiler alındı. Mamafih ABD’nin İnsan Hakları konusundaki bu eleştirilerine karşın Trump’ın ABD Başkanı olduğu bir dönemde 2018 yılı itibarıyla ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi NikkiHaley’inyBM’de yaptığı açıklama ile "iki yüzlü ve kendisine hizmet eden bir kuruluş" olmakla suçlama”da bulunurken,ayrıca Konsey'in "İsrail'e karşı kronik bir önyargısı olduğunu" iddia ederek kendileri gibi düşünen birçok ülkenin mevcut statükoyu değiştirme yolunda adım atmadıklarını, ABD'nin ise aldığı karara karşın insan hakları alanındaki yükümlülüklerini yerine getirmeye devam edeceğini”söyleyerek Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonun dan çekilmesi sonrasında bu defa ABD’nin BM İnsan Hakları Komisyonuna tekrar geri dönme kararının alındığı günümüzde gündeme gelmesi oldukça manidar bir durum.Bunun yanı sıra ABD’nin halen NATO Ülkesi konumunu muhafaza eden Türkiye açısından beka sorunu olduğunu bildiği halde ısrarla insanlık için yüz karası durumundaki terör örgütü PKK/PYD’yi tüm uyarılara rağmen hem ağır silah yönünden hem de lojistik açıdan desteklemesine ne demeli anlaşılır bir şey değil.

     *         *         *

Sonuç olarak,ABD’nin”Türkiye İnsan Hakları sicili kötü Ülkeler arasında” demeden önce ABD'nin 8 Nisan günü yayınladığı "2010 İnsan Hakları Raporu"nda, Çin başta olmak üzere 190'dan fazla ülke ve bölgede insan hakları ihlalleri sert bir dille eleştiriliyor. Çin, buna karşılık ABD'nin kendi kötü insan hakları sicilini hiçe saydığına işaret ederken, Çin'in yanıtında, ABD'nin yıllık insan hakları raporlarında çifte standart uygulayarak açıkça iki yüzlülük gösterdiği kaydediliyor. Çin'in "ABD'de İnsan Hakları Tutanağı"nda ayrıca ABD'nin bu raporlarla insan haklarını alet eden hegemonyacı bir komployu yansıttığı görülürken;Çin tarafından yayınlanan "ABD'nin 2010 Yılındaki İnsan Hakları Tutanağı"nda, ABD yönetiminin kendi insan haklarını düzeltmeye çalışması öneriliyor. Çin'in yayınladığı tutanakta, ABD'nin kendi içindeki insan hakları ihlallerini ciddiyetle gözden geçirerek insan hakları bahanesiyle başka ülkelerin içişlerine karışmaması çağrısının yer alması da madalyonun diğer bir öteki yüzü durumunda.Yani açıkça belirtmek gerekirse kimse sütten çıkmış ak kaşık değil. Hal böyle iken, halen PKK/PYD’yi desteklemeye devam eden ABD’nin İnsanHakları İzleme Örgütü’nün raporunu gözardı ederek;PYD/YPG’nin kontrolü altındaki Afrin, Cezire ve Kobani kantonlarındaki keyfi tutuklamalar, tutukluların maruz kaldığı işkence ve kötü muamele uygulamaları, yargısız infazlar ve insanların kaybolmaları hadiseleri ve bunların soruşturulmaması gibi sorunlar yanında, rapordaki ağır bir eleştiri olan, 18 yaşın altındaki çocukların YPG birliklerinde ve polis olarak faaliyet gösteren Asayiş kuvvetinde silah altına alınması sorunuyla ilgili. Bu bölümde örgütün temsilcilerinin Cezire kantonuna yaptıkları ziyaret sırasında tanık oldukları vakalar da anlatılıyor. Örneğin 17 yaşında bir kız, 16 yaşında bir erkek çocuğun silahlı nöbet tutması ya da 13 yaşındaki oğluna askeri eğitim ve neden verildiğini anlatan bir annenin tanıklığı bunlar arasında sıralanabilir.ABD neden bunları da görmüyor. İzah gerektiren çok kötü bir tablo.