ABD’nin Afganistan tuzağı ve Taliban’ın saklanmaya çalışılan gerçek yüzü

Abone Ol

Öncelikle Sovyet işgalinin sona ermesinin ardından iç savaşların ülkeyi kasıp kavurduğu, savaş ağalarının kendi bölgelerinde derebeylik tarzı hüküm sürdüğü, yolsuzlukların, infazların ve rüşvetin ayyuka çıktığı bir dönemde sahnede yerini alan ve Afganistan'ın son 25 yılına damga vuran Taliban örgütü’nün ne şekilde oluştuğuna bakmak gerekirse;Arapçatalib (öğrenci) kelimesinin çoğulu Taliban (öğrenciler) adını benimseyen örgüt, ülkenin güneyinde Molla Ömer Ahund liderliğinde yaklaşık 50 medrese öğrencisiyle birlikte 1994'te kuruldu. Aslen Kandaharlı olan Molla Ömer, bir süre Pakistan'da ardından da Kandahar'ın kuzeyindeki Meyvend ilçesinde medrese eğitimi aldı. Sovyet işgaline karşı da muhalif pozisyonda çaba gösterdi.Gelenekçi bir yapıya sahip Afgan toplumu içerisinde hızla taraftar toplayan ve yükselen grup, amacını, Sovyet savaşı ve akabinde patlak veren iç savaşlar sırasında ortaya çıkan savaş ağalarından kurtulmak olarak tanımladı

* * *

Kurulduktan birkaç ay sonra çoğunluğu medrese ve şeriat okulu öğrencileri olmak üzere savaşçı sayısı 20 bini buldu. Kısa süre sonra Pakistanlı Peştun etnik kökenden Mevlana Samiul Hak liderliğindeki Darul Ulum Hakkaniye medresesi öğrencilerinin önemli bir kesimi de yine örgüte dahil oldu. Öğrenciler hareketinin mensuplarının çoğu ülkenin güneyindeki Peştun kökenli kişilerden ve Pakistan'daki medreselerde eğitim gören mülteci ailelerin çocuklarından oluştu.Kurulduktan birkaç ay sonra çoğunluğu medrese ve şeriat okulu öğrencileri olmak üzere savaşçı sayısı 20 bini buldu. Kısa süre sonra Pakistanlı Peştun etnik kökenden Mevlana SamiulHak liderliğindeki Darul Ulum Hakkaniye medresesi öğrencilerinin önemli bir kesimi de yine örgüte dahil oldu.Öğrenciler hareketinin mensuplarının çoğu ülkenin güneyindeki Peştun kökenli kişilerden ve Pakistan'daki medreselerde eğitim gören mülteci ailelerin çocuklarından teşekkül ettiril di.Kuruluşundan kısa süre sonra, Afganistan'ın ikinci büyük kenti Kandahar'a saldırdı. Talebeler örgütü 3 Kasım 1994'te ciddi bir direnişlekarşılaşmadan Pakistan sınırındaki kentin kontrolünü ele geçirdi. Bu aynı zamanda zayıf durumdaki Kabil merkezi hükümetine de ilk darbe oldu. Taliban, 1995 yılında ülke genelinde 12 kentte kontrolü sağladı. Yolsuzluklara ve rüşvete savaş açan grubun popülaritesi günden güne arttı. Ele geçirdiği şehirlerde kanunsuzluklar ortadan kaldırılmaya ve emniyet tesis edilmeye başlandı.Ülkeningüneyindeki Peştun nüfusun yoğunlukta yaşadığı kentleri ciddi bir direniş görmeden bünyesine katan Taliban, 1995'te Kabil'e dayandı. Başkentin kontrolünü ele geçirebilmek için Kabil'i 3 ayrı koldan bombaladı. Ancak Sovyetler Birliği'ne karşı verdiği direnişle adını duyuran Ahmet Şah Mesut liderliğindeki güçler Taliban'ı burada ağır bir yenilgiye uğrattı.Başkentin ele geçirilmesi zamanına kadar milis bir yapı olan Taliban, bu tarihten itibaren kendi hükümetini kurduğunu açıkladı. Adını Afganistan İslam Emirliği, kurucu lider Molla Ömer'i de Emirel Müminin (Müminlerin emiri) olarak ilan etti. Bayrak değiştirildi. Molla Ömer adına camilerde hutbe okundu.Afganistan'ı yakından takip eden uzmanlara göre Taliban, bu tarihten sonra Pakistan'ın bölgedeki çıkarları için vekalet savaşı veren bir örgüt haline dönüştü.Pakistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan, da Taliban'ı resmen tanıdı.

* * *

Sonuç olarak,önceleri nispeten yumuşak bir görünüm veren Taliban örgütü Kabil'in ele geçirilmesinin ardından çok katı kurallar uygulamaya başlarken;şeriata dayalı anayasal sistem derhal yürürlüğe girdi.Bu arada Hanefi mezhebi de ön planda tutuldu.Son 40 yıldır işgaller ve iç savaşlardan yorulan halkın yeni bir kanlı savaşı kaldıramayacağı göz önünde bulundurulursa, hem Afgan halkı hem de merkezi hükümet, Taliban'ın barış masasına oturmasını istiyor;Taliban’ın siyasi partiye dönüşerek seçimlere girmesini talep ediyorsa da; Taliban bu talepleri, kesinlikle reddediyor. Son gelinen noktada ABD operasyonlarının başlamasının ardından Taliban lideri Molla Ömer, düzenlenen bir saldırıda öldürülürken,örgütün bir sonraki lideri de düzenlenen operasyonda saf dışı bırakıldı.Esas iti barıyla Pakistan İstihbaratının (ISI) örgütlemesi ve Çin-Suud sermayesinin desteğiyle oluşan Taliban, çoğunluğu Peştunlardan oluşan ve Hanefi mezhebini takip eden Sünni-Selefi bir harekettir.Taliban hareketi, bir bakıma Afganistan ve Pakistan’daki dini ve sosyal yapının ürettiği de bir hareket olmuştur. Başka bir ifade ile Taliban, Afganistan-Pakistan konteksinde ortaya çıkan yerli, milli ve dini bir harekettir.Bunun yanındaTaliban teolojisi ve ideolojisi,erilliğe,ataerkilliğe,despotizmeve şiddete dayalıdır.Taliban hareketi, ideolojisiyle, teolojisiyle ve organizasyonuyla modern dünyanın demokrasi, insan hakları, kadın-erkek eşitliği, bireysel hak ve özgürlükler başta olmak üzere bütün kurumlarına ve değerlerine tamamen karşıdır. Özetle son gelişmelerle ABD’nin demokrasi teranesiyle resmen işgal ettiği Afganistan Taliban isimli terör grubuna açıkça teslim edilmesi sonrasında insan yaşamına ve hayata,özgürlükten mutluluğa kadar her şeye karşı olan Taliban’ın despotizm anlayışının diğer dünya ülkelerine verebileceği cehalet ve vahşetten başka bir şey yoktur.Bu arada ABD’de gelinen son noktada terör ve terörizme açık destek veren bu yapısıyla küresel güç olma yeteneğini de artık hızla kaybetmeye başlamıştır.