TÜRKİYE İÇİN DİLLENDİRİLEN ”CAATSA YAPTIRIMLARI“    NİHAYET GÜNDEME DÜŞTÜ

Okuyucularımıza kısa bir hatırlatma yapmak gerekirse bilindiği üzere ABD Senatosu savunma bütçesine 740 milyar dolar ayıran ve Ulusal Savunma Bütçesini ve ülkemize yönelik CAATSA yaptırım larını 13 oya karşılık 84 oyla kabul etmişti. ABD Başkanı Trump söz konusu bu yaptırımı veto edeceğini söylüyordu ama veto etse  de değişen bir şey olmayacak.Çünkü tasarı Senatoda yapılan oylamada 3’te 2 çoğunluklageçti.Trump’ın ikinci bir veto hakkı da bulunmuyor. Böylelikle yaptırımlar mutlak şekilde devreye girmiş olacak.Şimdi geçmişten günümüze kadar geçen süreçte Türkiye uzun bir süredir hem AB’nin, hem de ABD’nin yaptırım tehditleriyle karşı karşıyadır. AB ve ABD’nin tehditlerden beklentisi, Türkiye’ yi uluslararası hukuka dayalı hak ve menfaatlerinden, ülke güvenliğini sağlamaya yönelik girişimlerinden vazgeçirmeye zorlamak baş lıca amaçları halindedir. Bu anlamda Gerginlik NATO platformu na da taşınmak istenmektedir. Alman dışişleri bakanı Maas da, 2021’de NATO liderlerine sunulacak raporda, NATO ülkelerinin kendi aralarındaki gerilime de değinildiğini, isim vermeden Türkiye ve Macaristan’ın gündeme getirileceğini belirtmiş, raporda, Macaristan ve Türkiye gibi ülkelerin veto mekanizmasını kullanamamaları için bir yol bulunması önerilmesi yoluna gidilmiştir.Hal böyle iken Maas’ın girişimiyle oluşturulan komisyonda NATO için bir reform taslağı hazırlanmıştır. Taslakta, ittifak ülkesi olmayan AB ülkeleri nin de NATO zirvelerine davet edilmesi ve üye ülkelerin ittifak kararlarını veto etmesinin zorlaştırılması konuları öne çıkarılmıştır. Burada, GKRY’nin NATO üyeliğine karşı çıkan Türkiye’nin doğru dan hedef alındığı görülmektedir. 

     *        *         *

Aslında doğrudan Türkiye’nin hedef alınarak uygulama aşamasına girilen ABD’nin”CAATSA YAPTIRIMLARI” konusuna giriş yap    madan önce tüm gelişmeler derinliğine analiz edildiğinde;her şey ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi, sonradan değişen adıyla Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi ( GOKAP ) ile ilgilidir.                                                                           ABD’nin bu kapsamdaki Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ana hatla     rı ise;

1.Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da bulunan zengin maden, petrol ve doğalgaz kaynaklarını ele geçirmek,

2.Ortadoğu’da ve Kuzey Afrika Bölgelerinde bulunan devletleri kontrol altına almak ve yeniden şekillendirmek,

3.İsrail’in güvenliğini sağlamak,

4.Bölgede yeni bir devlet kurmaktır.

Mamafih olayların tümü incelendiğinde geldiğimiz nokta itibarıyla ülkemizin konumu yine Büyük Ortadoğu Projesi’nin uygulanmasına engel oluşturuyor. Yani iktidar partisi dün ABD’nin Irak’ın işgali için bütün imkânlarını seferber ederek bu projenin hayata geçmesi için mücadele ederken bugün ise Suriye politikası ile istemeyerek de olsa bu projenin uygulanmasına engel teşkil ediyor. Asıl sorun da gerçekte zaten budur.ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesini istediği gibi devam ettirememesinin önünde elbette başka nedenler de vardır ancak iktidar partisinin ortaya koyduğu siyaset bu projenin uygulanmasının önünde bulunan engellerden birisidirABD zaten bu sebeplerden dolayı uzun zamandır ülkemizi kıskaca almaya çalışan bir koz arayışında idi ki; Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S 400 Yük  sek İrtifa Hava Savunma Sistemi ile bu fırsatı yakalamış oldu. Böyle ce ABD’nin “havuç-sopa” yaklaşımı ile S400 Füze Savunma Sistemini almamız CAATSA yaptırımlarının uygulanmasına olanak sağladı.Bu vesile ile ABD ülkemizi biraz daha köşeye sıkıştırmıştır.

        *        *         *

Sonuç olarak, ABD’nin Türkiye’ye karşı uygulamaya başlangıç teşkil eden uluslararası hukuk kurallarına tamamen aykırılık oluşturan “CAATSA YAPTIRIMLARI” NATO ittifakına ve üyesi durumun daki Türkiye’ye hasmane şekilde darbe vurma amacı taşımakla birlikte; Ülkemizin savunma kapasitesini düşürdüğü kadar müttefiklik le bağdaşmamakta, aradaki güveni de yerle bir ederlerken; ittifakın da zayıflamasına yol açmaktadır. Gelinen noktada her halükârda S 400 Yüksek İrtifa Hava Savunma Sisteminden vazgeçilse bile ABD’nin her istekleri kabul edilmediği sürece yaptırımların sonu gelmeyeceği gibi her defasında farklı taleplerde bulunacağı da çok açık.Bu arada ABD’nin yaptırım sürecini bekleyen AB’nin ABD ile birlikte Türkiye’nin her açıdan söz konusu olan haklı tutum ve davranışlarını kabullenememekte, çeşitli nedenlerle Türkiye’nin kendi kabuğuna çekilip ses çıkarmamasını arzu etmektedir. Şu bir gerçektir ki Türkiye’nin güvenlik ve çıkarlarından asla taviz vermesi beklenemez. Çünkü aksi durumda beka sorunu ortaya çıkar.Ancak şu da bilinmelidir ki,yaptırım kararını uygulamaları durumunda bunun mutlaka sonuçları olabileceğini de görmeleri gerekmektedir. Kaldı k, Türkiye’nin hali hazırda müzahir olduğu alanlardan Doğu Akdeniz, Libya, Suriye gibi ülkeler nezdindehakim durumda olması da başta AB olmak üzere alenen ABD’yi de rahatsız ettiği de bilindiği veçhile “CAATSA YAPTIRIMLARI” ABD yönünden Türkiye üzerinde bir nevi baskı ve vesayet kurma amacını taşımakta; ABD’nin 20 Ocakta yeni görevi teslim alacak olan Biden’e NATO ile ilgili Türkiye için onarılması zor ve çetrefilli olan bir sorun mirası bırakmak olacaktır.