Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu vadi bölgesinin vekili.
Çalışkan ve siyaset yılları teşkilatta geçen, ilçe başkanlığı mevcut.
 Partinin her kademesinde yer almış bir isim.
Geçen dönem ikinci sıradan vekil seçildi.
Bu dönemse üçüncü sıradan seçildi.
Bu ne demek? Ahmet Çolakoğlu vekile duyulan güven demek.
Üçüncü sıra da olsa özgüven demek, seçilebilecek demek.
Her türlü siyasal zorluklara rağmen AK Parti, ilimizden üç vekil çıkartı.
Bu konuda Ahmet Çolakoğlu vekilin de katkısı çok büyük.
Geçtiğimiz hafta ÇAYDER Derneğinin olağan genel kurulu için Zonguldak’a gelen vekilimiz, çıkışta 
Fevkani köprüsünü gezip inceliyor.
O sırada da bizim meslektaşlarımız tabii ki açıklama alıyor.
Elbette sorular köprü ve Zonguldak üzerine.
Hemen bu konuda bilinen malum yanlı, oldukça taraflı ve de art niyetli aklı sıra kendini uzay da gören
birarkadaşımız !!! (aslında ne uzayı yeraltı bile ona çok) konuyu döndürüyor ve dolaştırıyor; bilerek ve kasıtlı bir şekilde Zonguldak limanına bağlıyor.
Kömür sevki, kömür depoları.
Kömür nakliyesi ve limanın kapatılmasına kadar geliyor mevzu.
Pes diyorum!
Hatta soru girişinde Cumhurbaşkanımızın Zonguldak limanı ile ilgili ‘Kömür depolarını  kaldırın’ sözü 
ortaya atılıyor. Devamlı ve sürekli aynı konu başlığı.
Cumhurbaşkanımız ne derse o olur.
Olayın aslı ise Cumhurbaşkanımız, Uzun Mehmet Camii açılışında etrafı gezerken sadece gümrük 
hizmet binasının olduğu alanı da yenileyin şeklinde bir demeç vermesi.  
Buralar daha da düzenli olsun ifadeleri var. Bizlerde oradaydık.
Soru soran soruyu yanlı ve art niyetli sorunca cevaplar da ister istemez dolaylı gelebiliyor.
Neyse, madem soruldu gelelim cevaba…
Çünkü arkadaşlar koro halinde haberleştirmişler.
Aferin diyelim. Çolakoğlu’nun liman ile ilgili kömür depoları ile ilgili açıklamasını aşağıda veriyoruz.
Eksiği yok..
“Bu işler o kadar hızlı olmuyor ne yazık ki! Biliyorsunuz KARDEMİR demir-çelik eritmek için kömür 
kullanmak zorunda. Deniz yolu ile gelen kömürü de Karabük’e sevk etmek için Zonguldak limanı ve 
demir yolunu kullanıyor. Biz kurumlar ile görüşmelerimizi yapıyoruz. Liman işletme sahibi TTK ile uzun 
süreli anlaşmaları var. Bu anlaşmanın da bir süresi var. 1 yıl sürebilir, 10 yıl da sürebilir. Veya daha da 
uzun süreli olabilir.’’
Aslında bu sözler her şeyi anlatıyor.
Vekil Çolakoğlu, bu konuda ne desin, bazı arkadaşlarımız maalesef adrese teslim sorular soruyor.
Sonra da elçi gibi alınan cevapları bazıları kendilerine göre yorumlayarak hemen atağa geçiyorlar.
Esas yıkılmasını isteyen şahsa malzeme olsun diye, soru sorma hakkı olsun diye soruyor; cevaplarda 
da karşı hamleler geliyor.
Bana göre bu konuda hiç kimse çok bilmeden veya esas konu başlığını öğrenmeden açıklama 
yapmasın.
Nedir ana konu başlığı? Zonguldak limanı.
Ne isteniyor? Zonguldak Belediyesine sahil limanı verilmiş.
Yetmemiş.
Şimdi limanın diğer kıyı şeridi isteniyor.
Bu nedir?
Zonguldak’a karşın çok büyük elini ve ayağını keyfi bağlama.
Böyle bir şey olur mu? Limanın sahibi TTK.
Kimse sormuyor. Böyle cahillik olur mu?
Limanın hizmet sektörü demir ve çelik sanayi.
Birde limanın kapanmasını isteyen zihniyetler alenen Zonguldak’a kötülük yapıyorlar.
Limanda TTK var. TCDD var. Liman bölge başkanlığı var.
Demir ve çelik sanayi var. TSO Var. RO–RO var. Var da var.
Kapatmak Zonguldak’a vurulan en büyük darbedir.
Sanayiyi kaldırmak ikinci büyük ihanettir. 
Liman sanayi odaklı yürüyecektir ve yol alacaktır. Kok fabrikası kuruluyor buradan lojistik sevkler olacaktır.
Limanı kim kapatmak isterse Zonguldak’a büyük ihanet eder.
Kim buna aracılık ederse vebal alır.
Bizler lütfen bu tarz cahilce ve içeriğini, derinliğini bilmeden kasıtlı sorular yöneltenlerle kim muhatap 
oluyorsa biraz düşünmesini ve  ona göre cevaplar vermesini rica ediyoruz.
Yoksa bu cevaplar adrese teslim birilerinin isteğine tercüman oluyor.
Sonra yalandan ‘bizim derdimiz yok’ deniliyor.
Ne güzel sözler! İçimizi ve ruhumuzu okşuyor.
Timsah gözyaşlarının adeta yeni modeli.
Biz istemiyoruz, biz yıkılsın demiyoruz, biz üretsin diyoruz.
Bu sözleri söyleyen aslında yıkılma ve kapanma için siparişi veren ve yönlendiren isimdir.
Sonra da gelsin duygusal sorular…
Pes diyorum! Pes.