ASGARİ ÜCRETLİLERİN AYLIK MAAŞI  YÜKSELİŞTE OLAN DOLAR KARŞISINDA NE OLDU?

Abone Ol

Türkiye ekonomisinde gelinen noktada dolar kuru 9 TL.yi aşarak tarihi rekorunu tazeledi. Kur artışı doğrudan enflasyonu etkilerken milyonların satın alım gücü her geçen gün eriyor. Asgari ücret yılbaşından bu yana 71 dolar, emekli aylığı ise bir ayda 37 dolar erime gösterdi.Çift rakamlı %20 lere kadar dayananyüksek enflasyon, dalgalanmaya başlayan yüksek döviz kuru ve faiz üçgenine sıkışan ekonomide, zorluk ve sıkıntılar arka arkaya gelirken;izlenen faiz indirimi politikası ile yüzde 19’danyüzde 18’e düşürülen politika faizi kararının döviz kuru üzerindeki etkileri sürüyor.Türk Lirası, eylül/2021 ayının başından bu yana yaklaşık bir buçuk aylık süreçte dolar karşısında yüzde 8’lik değer kaybı yaşadı. Dolar/TL, haftanın ikinci günü itibarıyla tarihi zirvesini 9 liranın üzerineçıkarak adeta bir rekor yaşandı. Özellikle Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki yaptığı açıklamalarının ardından yükselen döviz kuru,akşam saatlerinde 9,0185’i aştı. Yeni güne 9,0398’le tarihi zirvesini görerek başlayan dolar, 9,04’ekadar geldi dayandı

     *        *        *

Bu arada TL’deki değer kaybının sonuçları ise birçok üründe fiyat artışları ve tüketicinin alım gücünün biraz daha düşmesi sebebiyle kur artışının tüketicilere en doğrudan etkisi her geçen gün yükselen çift rakamlı enflasyon üzerinden oluyor. Mamafih eylül ayı itibarıyla yüzde 19,58 olarak açıklanan tüketici fiyatlarındaki artış karşısında milyonlarca ücretli ve emeklinin geliri azalırkendar gelirli geniş kesimler daha da yoksullaşıyor.Zira yılbaşında 2 bin 825 olarak açıklanan asgari ücretle bugün yalnızca 313 dolar alınabiliyor. 10 milyondan fazla çalışanın asgari ücret ve civarında bir gelirle geçinmeye çalıştığı düşünüldüğünde artan kur karşısında alım gücü giderek yok oluyor. Eylül ayının başında 8,30 seviyesinde olan döviz kuru ile 340 dolar alınabiliyordu. Sadece bir ayda yaşanan erime 27 dolara denk gelirken bunun Türk Lirası karşılığı 244 liraya kadar düştü.

*        *        *

Hal böyle iken Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Atilla Çifter’e göre Kavcıoğlu’nun açıklamaları iktisat teorisi ve pratiğine uymuyor. Merkez Bankası’nın elinde fazlapolitika aracının kalmadığını belirtenÇifter; Eylül ayında 8,30 TL seviyesine gerileyen dolar kuru yaklaşık 1 buçuk ay sonra 9 TL’yi aştı. Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu faiz indirimi ile dolar kuru arasında bir bağ olmadığını söylese de, serbest piyasa içerisinde ve dolarizasyon olan bir ekonomide bu durum mümkün değil.” Vurgusu yanında;”Döviz kurunda temel etmen dış faktörler ve politik belirsizlikler olsa da, faiz indirimleri TL’yi korumasız bıraktı ve dolar kuru 9 TL kritik seviyeyi aştı. Kavcıoğlu’nun faiz indirimi – döviz kuru dışında diğer bir açıklaması, Merkez Bankası’nın cari dengeyi hedeflemesi ve bu hedef üzerinden enflasyonun düşeceğinin beklemesi oldu. Cari dengeyi sağlamak için Merkez Bankası’nın elinde fazla bir politik araç yok.”açıklaması ise TCMB’nıngelecekte karşı karşıya kalacağı yeni sıkıntılara işaret ediyor.

      *        *        *

Sonuç olarak,gelinen son noktada faiz indirimlerinin bireysel kredilere yansıyarak cari denge üzerinde olumsuz etki yaratacağını söyleyen Çifter: “Cari denge hedeflemesinde amaç TL’nin değer kaybetmesi ise döviz kuru-enflasyon geçişi işin sonunda enflasyonu düşürmek yerine arttıracaktır.DolayısıylaKavcıoğlu’nun hem faiz oranı-döviz kuru hem de cari denge hedefi ile ilgili açıklamaları iktisat teori ve pratiğine uymuyor.” Değerlendirme si gerçekte devam edecek olan faiz indirimlerinin neticesi itibarıyla;Çifter’e göre Kavcıoğlu’nunaçıklamalarına bakılırsa Merkez Bankası faiz indirimlerine devam edecek. Mevcut durumda TL’nin hem faiz indirimleri hem de iç ve dış politik şoklarla değer kaybetme olasılığı daha fazla olduğunu söyleyen Çifter’egöre,“Bu durum uzun sürmeyecek bir gecikme ile enflasyona da yansıyacak. ÜFE-TÜFE farkı hala yüksek ve bunun üstüne döviz kurundan gelen enflasyon baskısı TÜFE’nin artış eğilimine hız verecektir. Merkez Bankası’nın 23 Eylül’de faiz indirdiği tarihten itibaren 10 ve 1 yıllık tahvil faizi arasındaki fark pozitife döndü, risk primi göstergesi olan 5 yıllık CDS 440 üzerine çıktı. Ülke borçlanma maliyeti her geçen gün daha fazla yukarı çıkarıyor.” Sözleri yanı sıra;önümüzdeki dönemde dair değerlendirmelerini paylaşan Çifter,“Tüm bunlar önümüzdeki dönemde değersiz TL, artan enflasyon, artan uzun dönemli faiz oranları ve yüksek ülke risk priminden çıkılmasının kolay olmayacağını gösteriyor” uyarısının ise geleceğe açıkça ışık tuttuğu izleniyor.