Öncelikle ben teşekkür ederim
16.03.1986 tarihinde Bitlis-Tatvan'da doğdum. Memleketim Kırklareli- Babaeski’dir. 2009 yılında İstanbul Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. 2013 yılında Türk Standartları Enstitüsü kurumunda uzman yardımcısı olarak göreve başladım. Uzmanlık sınavının ardından TSE uzmanı olarak çalışmaya başladım ve hâlâ devam etmekteyim. 2017 yılında uluslararası kaynak mühendisliğini bitirdim. 2019 yılında Gebze Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde yüksek lisansımı tamamladım.
Hikâyeler bazen bir hayalle, bazen bir kelime ile bazen de bir düşünce ile başlar. En güzel hikâyeler ise kar yağışı gibi apansız başlayanlardır. Belki de her birimiz gökyüzünden düşen kar taneleriyizdir ve esas hikâye bunu hissettiğimiz anlarda saklıdır. Ben; gibi yapmak üzerine kurulu hayatlarımızda en azından bazı şeyleri hissederek yapabilmek için çabalayan bir insanım. Bugüne kadar öğrendiğim bir şey varsa o da gerçek mutluluğun sadece gerçek olan şeylerin içinde gizli olduğudur. Yaşadığımız hayat masalsı özelliğini gerçeklerden alır ve gerçekler bizim hikâyelerimizdir. Ben bu uğurda yavaş adımlar ile yürüyen basit bir yolcuyum. Biliyorum ki bu yol uzun ve bilinmezlikler dolu ama yine de bu yolu yürümekten vazgeçmeyeceğim. Çünkü ne kadar çok kişi bu yolu yürürsek ayak izlerimiz o kadar belirginleşecek ve ruhlarımız o denli birbirine yakınlaşacak.
2) Yazma süreciniz nasıl başladı?
Yazarlık kariyerime üniversite mezuniyetinden sonra başladım. Mezuniyetimden sonra çocukluğumdan beri ilgi duyduğum edebiyata daha fazla zaman ayırdım ve üçleme kitap serisinin ilk kitabı olan “Kar Tanesi Sakladınsa Beni Kalbinde” adlı romanımı 2012 yılında yazma fırsatını buldum. Çağdaş Türk Edebiyatında yerini alan psikolojik kurgu türündeki eserimi 2013 yılında okurlarımın beğenisine sundum. Devamı niteliğinde olan “Bir Nefes Mavi” kitabım da 2021 yılında okuyucularım ile buluşmuştur.
Üniversite mezuniyetimden sonra hayaller ile gerçekler arasında sıkıştığım bir zamandı. Hayallerimi ve gerçeklerimi birbirine kattım ve onlardan kocaman bir dünya yarattım. Bu dünya öyle bir renk paletiyle doluydu ki fırçamı ona her daldırdığımda yaşadığımız dünyanın kabul ettiğimiz gerçekleri soldu, hayallerse ete kemiğe büründü ve gerçek oldu. Her ne olursa olsun bu dünya halen bizim seçimimizi bekliyor. İyilik ve yükselişi mi seçeceğiz ya da tam tersini mi? İşte beni de yazar yapan tam olarak buydu. Bu seçim, kararını cesaretle haykırabilenlerin seçimi olacak. Çünkü cesaret kalple ilgilidir ve gelecek sadece kalplere dokunabilenlere aittir.
3-) Yazarken neler hissediyorsunuz, size ilham olan şeyler neler, Türk edebiyatında idol olarak gördüğünüz yazarlar var mı?
Yazarken beni motive eden şey, gerçek hayatta gerçekleştirme imkanımın olmadığı şeyleri kitaplarımdaki karakterler vasıtasıyla gerçeğe dönüştürebilmek. Hayal gücü ve onları gerçekleştirebilecek güç maalesef ki çoğu zaman aynı insanda birleşmiyor. Bununla birlikte sevdiğim bir söz var. “Gelecek, hayallerinin güzelliğine inananların yanındadır” Yazdığım kitaplar sadece hikâyelerden ibaret değil o hikayelerdeki değerlere inanan herkesi birleştiren bir kardeşlik aynı zamanda. İnsanların tek bir hayalde birleştiren bir duygu, bir ilham…
Dünyadaki ruhlar materyalizm batağından kurtulabilmek için bir çıkış aramakta. Bunun yolu da onların kalplerine dokunmaktan geçiyor. Ne kadar çok kalbe dokunursak Bir’lik enerjisi o kadar artacak. Bir’lik enerjisi arttıkça insanlar ortak hayallere sahip olmaya başlayacak. Tek bir duyguda tek bir ilhamda birleşecekler belki de. İşte bu birleşme de Dünyayı şimdikinden çok daha iyi bir yer haline getirecek. Belki de İnsanlığın yükselişini başlatacak….
Türk edebiyatında ya da Dünya edebiyatında kendime idol olarak gördüğüm yazar yok. Çünkü beni yazar yapan şey tamamen kendi hayallerimi hikayelerimde gerçekleştirme arzusu.
4-) Yazmış olduğunuz kitaplarınızın türü ve konusu nedir, içeriğinden bahseder misiniz?
Kar tanesi Sakladınsa Beni Kalbinde adlı kitabımım
Bu kitap insanların içlerindeki önyargıları bırakabilmeleri ve bu sayede gerçek sevgiye ulaşabilmeleri için rehber niteliğindedir. Gerçek sevgi ancak insanların kalplerindeki mühürlerin çözülmesi ile açığa çıkabilir. Mühürler çözüldükçe hayatın içinde saklanmış, görünmez kar taneleri görünür hale gelmeye başlar. Hayatın tüm güzellikleri bir kar yağışı misali her gün her gün üzerimize yağmaktadır. Bu güzellikler ruhumuzla temas ettiği sürece insan, bir Anka kuşu misali kendinden yeniden doğacak ve ışığını tüm kainata yansıtacaktır.
İnsan, kendi ruhundaki saflıkla bütünleştikçe, varlığı bir altın gibi ışıldamaya başlayacak ve ışıltısı alemleri aydınlatacaktır. İçinde gün yüzüne çıkmayı bekleyen güzellikler saf altın misali gün yüzüne çıkartıldıkça kadim iyiliğin sırla mühürlenmiş gizemleri bir bir aşikar olmaya başlayacaktır. Aşikar olan bu gizemler de insanlığın yükselişini başlatacaktır. Mühürler çözüldükçe kalpler altın gibi parlayacak, ruhlar ışıldayacak, kâinat sevgiyle dolacaktır.
Bir Nefes Mavi adlı kitabım
Mavi renk hepimize aittir, tıpkı gökyüzü ve deniz gibi... Biz insanoğlu önce engin denizlere baktık ve gemiler yapıp sularda süzüldük. Sonra gökyüzüne baktık ve semaları kendimize mesken tuttuk. Belki de mavi rengi bizim içimizdeki ilâhî gücün bir tezahürüdür. Belki de sadece bunu hatırlamak gerekiyordur. Önce maviyi sonra gökyüzünü sonra da denizi! Suyu hatırlamak, suyun bilgeliğini ve gökyüzünün şahitliğini… İnsan bunları hatırladıkça tekamül basamaklarını hızla tırmanacak ve kendi mistik devrimini eninde sonunda gerçekleştirecektir.
5-) Şuan çıkarmayı planladığınız başka bir kitap projeniz var mı, sizi okuyanlara spoiler vermek ister misiniz ?
Kar Tanesi Sakladınsa Beni Kalbinde kitabı ile başlayıp “Bir Nefes Mavi” kitabı ile devam eden yolculukta üçlemeyi bitirip hikâyeyi sonlandıracak olan kitabın yayınlanması için çalışmalar sürmektedir.
6-) Son olarak Türk gençlerine ve kitap tutkunu okurlara söylemek istediğiniz birşey var mı?
Hepimiz aslında yaşadığımız hikayelerden ibaretiz. Tıpkı birer kod gibi her an Yeni Dünyayı inşa ediyoruz. Bu dünya, hikayesini anlatabilenlerin dünyası olacak. O nedenle Türk gençleri olarak bize çok görev düşüyor. Bize ait öykülere çok ihtiyaç var. Bu öyküler öyle olmalı ki tüm insanları tek bir duyguda tek bir ilhamda birleştirebilmeli. Aynı hayali kurdurtabilmeli. Yeni dünyayı bu öykülerle inşa etmeliyiz. Kitaplarla ve onlardan uyarlanacak dizi ve filmlerle. Kitap tutkunları da bu öykülerin gerçeğe dönüşmesinde pay sahibi olacaklar. Destek verdikleri kitaplardaki öyküler onlarla birlikte büyüyecek ve kitap dışına çıkarak belki de dünyamızda ete kemiğe bürünecek. Dünyayı değiştirmenin zamanı artık geldi ve bence bu öykülerle olacak. O nedenle bize ait evrensel öyküler üretmeli ve onları desteklemeliyiz. Dünyanın her yerinde aynı hayali kurdurtabilmeliyiz ki Yeni Dünya’da söz sahibi olanlardan olabilelim. En büyük güç sempatinin gücüdür.