Güzel bir paylaşım, face ortamında güzel bir cumhuriyete vurgu…
Beğendim ve sizlerle paylaşmak istedim…
Alın:
Türkiye’deki fabrikalarda Beethoven dinleyerek çalışan hiç işçi var mı?
Vardı.
Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası’nda Beethoven çalıyordu.
Piyanosu olan bir fabrikadan bahsediyoruz.
Emekçilerinin koro kurdukları ve klasik müzik seslendirdikleri bir fabrikadan!
İşçi korosu sadece Nazilli’de değil, Aydın ve Denizli gibi çevre illerde konserler veriyor ve Atatürk’ün çok önemsediği çok sesli müziği Anadolu’ya tanıtıyordu.
Ayrıca:
İşçilerin radyosu vardı.
Tiyatro yapıyorlardı.
Fabrika bir eğitim kurumu gibiydi.
İşçiler yemek aralarında dünya klasiklerini okuyordu.
Fabrikada eğlenceler düzenleniyordu. Balolar yapılıyordu.
Haftada 6 filmin gösterildiği 700 kişilik sinema salonu vardı.
Kurulan Sümer Halkevi'nde halka biçki-dikiş kursları veriliyordu. Yılda iki kere
halka basma dağıtılıyordu.
Fabrikada işçilere okuma yazma öğretmek için beş sınıflı okul vardı. Sümer İlköğretim Okulu adlı bu işçi okulu 980 öğrenciye sahipti.
İşçi çocukları için 26 yatak ve 40 mevcutlu bir kreş kurulmuştu.
Lacivert – beyaz renkli Sümer Spor; atletizmden bisiklete, futboldan yüzmeye kadar birçok branşta faaldi.
Paten yapılıyordu.
Bisiklet yarışları düzenleniyordu.
Fabrika bünyesinde 40 yataklı bir hastane, bir eczane, bir de laboratuvar vardı.
İşçiler ve memurlar, fabrikanın hemen önünde özel olarak inşa edilen 264 dairelik ve bin kişilik lojmanlarda kalırken, bekar işçiler için 350 kişilik bir Bekar İşçi Evleri vardı.
İşçiler arasında Türkiye’nin dört bir yanından gelenler olduğu gibi, Yunanistan’dan Bulgaristan’a, Almanya’dan İsviçre’ye kadar yurt dışından çalışmaya gelen 1200 işçi vardı.
Şehir merkezi ile fabrika arasında gidip gelen ve fabrika çalışanlarının yanı sıra Nazilli halkının da ücretsiz olarak binebildiği “Gıdı Gıdı Treni” vardı ve Gıdı Gıdı isminde mizah gazetesi çıkıyordu.
Peki ya şimdi?
Sümerbank gitti, çağdaşlık bitti…