Koronavirüs gün geçtikçe daha da artıyor...
Ocak 2020 tarihinde dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgını, Türkiye’ de 7 Mart’ta görülmeye başlandı.
Sağlık bakanı Fahrettin Koca ilk koronavirüs ölüm vakasının ise 11 Mart’ta yaşandığını televizyon canlı yayında açıkladı.
İlerleyen süreçte ise koronavirüsün görüldüğü tüm Dünya ülkelerinde olduğu gibi koronavirüs vaka sayısı Türkiye’de de hızla arttı.
İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığının da onayı ile virüsün hızla yayılabileceği ve vatandaşların kalabalık olduğu kafe, lokanta, kıraathane, restoran ve AVM gibi tüm işletmeleri kapattı.
65 yaş ve üzerine sokağa çıkma kısıtlaması getirildi.
Alınan koronavirüs tedbirlerine 7’den 70’ e herkes uyunca virüsün Türkiye’de ki yayılma hızı azaldı.
İçişleri Bakanlığının Türkiye’de salgın başladıktan sonra yasakladığı şehirlerarası ulaşımında çok büyük etkisi oldu. Seyahat yasağı virüsün yayılmasını önleyen en önemli yasaklardan biri oldu…
1 Haziran 2020 tarihinde alınan tüm tedbir ve yasaklar normalleştirildi. Restoranlar, kafeler, alışveriş merkezleri açıldı, sokağa çıkma yasakları bazı yaş grupları için tamamen kaldırıldı, 65 yaş üzeri vatandaşlarımız ile 20 yaş altındaki gençlere belirli saatlerde sokağa çıkma izni getirildi. Hayat normalleşmeye başladıktan sonra koronavirüs vaka sayıları ve hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızın sayıları da arttı…
1 Haziran tarihinden önce günlük ölenlerin sayısı 10-15 iken, 1 Haziran tarihinden sonra tedbirler gevşetilince ölüm sayıları birden 100 ve üzerine çıktı. Vaka sayıları binlerin çok üzerine çıktı…
Kasım 2020 tarihinde ikinci tedbirler alındı.
Kafeler, kahvehane, restoranlar, eğlence mekânları, sinema salonları, tiyatro salonları, kongreler, düğün ve nişan törenleri, toplantılar olmaz üzere birçok alana yasak getirildi.
Alınan bu yasaklar 3,5 ay sürdü. Vaka ve ölüm oranları düşünce sevindik.
Mart 2021 tarihinde yasakların bir kısmı gevşetildi.
Kafeler, restoranlar, toplantılar, kongreler, düğün ve nişan törenleri korona tedbirleri kapsamında yeniden açıldı.
Ülke olarak sevindik. Hasret kaldığımız kafelere, restoranlara koştuk.
Arkadaşlarla, dostlarla sarmaş dolaş olduk.
Sokaklara attık kendimizi. Kol kola yürüyüşler yaptık.
Hasret kaldığımız her şeyi yaptık.
İyi mi yaptık peki?
İyi etmedik!...
Zonguldak olarak turuncu iken kırmızıya geçtik.
“Bana bir şey olmaz” mantığıyla hareket ediyoruz.
Kendisini düşünmeyen, karşısındakini de düşünmüyor. Sokaklara potansiyel bir tehlike olarak kendimizi bırakıyoruz. Bilinçsizce hareket ediyoruz.
Yarını yaşamak istiyorsak bu gün bu zorluklara katlanmalıyız.
Sevgiyle kalın!