Ülkemiz şartlarında iktisadi açıdan yaz aylarında iyice belirginleşen toparlanma eğilimi her nedense GSYH’nin %60-65’ni teşkil eden hane halkı tüketimine yansımazken; buna bağlı olarak da yaz mevsimi süresince tüketici güveni nin de gerileme kaydettiğine tanık oluyoruz.Nitekim öteden beri devam eden bu durum nihayet 1 Eylül’de açıklanan BloombergHT Tüketici Güven Endeksindeki gerileme ile kendini açıkça gösterdi.Öyle ki daha evvel yayınlanan TUIK Tüketici Güven Endeksi de yön değiştirip aylık bazda gerilemeyabaşlamıştı.MamafihBloomberg Sitesindeki yer alan mesaja göre Bloomberg HT Tüketici Güven Endeksi Ağustos ayında yüzde 7,71 azalarak 60,06 değerini alması pek de sürpriz olmadı.Endeksin detaylarına incelendiğinde, tüketicinin mevcut durum algısında ve geleceğe ilişkin beklentilerinde gerileme yaşanıyor. Pandemiye yönelik kapanmaların ardından iki ay yükseliş yaşayan Tüketici Güveninin Ağustos ayında tekrar gerilediği izleniyor.Özellikleyangın ve seller ile yaşanan afetler, pandemiye yönelik vaka ve kayıp sayılarındaki artış güven kaybının nedenleri arasında görünüyor.

* * *

Diğer taraftan da nflasyonun yükseliş eğilimini sürdürmesi de güven kaybına yol açan diğer faktör denilebilir.Bu çerçevede, Bloomberg HT Tüketici Beklenti Endeksi bir önceki aya göre yüzde 14,19 azalarak 65,90 değerini aldı.Hal böyle iken, halen içinde bulunduğumuz dönemin dayanıklı tüketim malları ile otomobil ve konut alımı için uygunluğunu ölçmeye çalışan Bloomberg HT Tüketim Eğilimi Endeksi ise yüzde 3,70 gerileyerek 37,55 değerini aldı. Özellikle konut ve otomobil alım istekliliğindeki düşüş bu gerilemede oldukça etkili oldu.Bu kapsamda TÜİK verisine yönelik gelişmeleri yorumlayan Yatırım Finansman Araştırma Ekibi;”Tüketici Güven Endeksi (TGE), Ağustos’ta %1,6 düşüşle 78,2’ye geriledi (Temmuz: 79,5)3 aylık ortalamalara göre Ağustos 2021 itibariyleTGE bir önceki çeyreğe göre de %0,1 artarken, geçen yılın aynı dönemine göre %1,8 geriledi.Tüm alt endeksler kötümser alanda kalmayı sürdürdü. Aylık bazda hanenin maddi durumu ve dayanıklı tüketim mallarına harcama düşüncesi artarken,hanenin maddi durum beklentisi ve genel ekonomik durum beklentisi üst üste 2.ayda da düşüş gösterdi.Hanenin maddi durumu endeksi aylık bazda %5,8 artarak 61,3 oldu (Önceki: 57,9, -%5,1 idi).

-Hanenin maddi durum beklentisi aylık bazda %1,4 azalarak 78,6 oldu (Önceki:79,8, -%3,8).

-Genel ekonomik durum beklentisinde aylık bazda % 9,6 azalarak 75,3 oldu (Önceki: 83,2, -%3,3).

-Dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi aylıkbazda %0,7 artarak 97,7 oldu (Önceki: 97,0, +%0,1).Bu duru mu okuyucularımıza yeniden hatırlatmada bulunursak;0-200 aralığında değer alan TGE’nin, 100’den büyük olması tüketici güveninde iyimser durumu; 100’den küçük olması tüketici güveninde kötümser durumu açıklıyor.

* * *

Sonuç olarak,okurlarımızın bu durumu izah yönünden çelişki ye düşmemesi açısından; Prof Fatih Özatay,ekonomi büyürken tüketici güveninin gerilemesine aşağıdaki attığı twitle ay nen şöyle izah ediyor;”Fatih Özatay @OzatayFatih olarak ;

“Yeni GSYH verisinde en ilginç noktalardan biri şu:

Ücretli kesimin GSYH’den aldığı pay 2019 ikinci çeyreğe kıyasla 3.8 puan, 2021 birinci çeyreğe göre 2.6 puan düşmüş durumda.Önemli bir büyüme var ama çalışanlar bu büyümeden giderek daha az pay alıyorlar; İyi haber değil.” Şeklinde kısa bir anlatımla olayı izah ediyor.Uğur Gürses’in tweeti de gelir dağılımındaki adaletsizliği anlatıyor. Tüketici güveninin düşmesinin önemli nedeni, anketlerde çoğunluğu teşkil ettiğini düşündüğümüz orta ve dar gelirlerinin ekonomik pastadan gün geçtikçe daha az pay alması olabilir mi? Sorusuyla günde me geliyor. Yani buna göre gelir pastasından iş alemi diğer adıyla patronlar %45-50 arasında pay alırken; çalışanların ise mevcut gelir pastasından aldıkları gelirin daha da düşerek yak laşık %36,7 dan %32,9 a kadar küçüldüğünü görüyoruz.Buna göre ikinci çeyrek büyüme rakamı olan %21,7 lik performans göstermiş olsa da; 2020'nin aynı dönemine göre baz etkisiyle yüksek bir büyüme oranı getirisi olarak algılandığından; buna ait sağlıklı bir değerlendirme yapılabilmesi için en doğrusu yıl sonu itibarıyla 31.12.2021 tarihine göre açıklanabilecek yıllık büyüme rakamını sabırla beklemek ve buna göre değerlendirme yapmak en mantıklısı ve anlamlısı gibi görünüyor.