Bilim

Bu çalışma literatüre geçecek

Abone Ol

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nde yapılan çalışmada D vitamini ile ilgili laboratuvar çalışması yapıldı. Yapılan çalışmayla literatüre yeni bilgiler eklenmesi bekleniyor.

ZBEÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Büyükgüzel’in danışmanlığında Öğr. Gör. Dr. Gökçe Üstündağ’ın laboratuvar destekleri ile Yüksek Lisans Öğrencisi Ecem Öykü Özdoğan tarafından Yüksek lisans tezi çalışmaları doğrultusunda Biyoloji Bölümü Hayvan Fizyolojisi laboratuvarında D vitamininin model organizma olarak meyve sineği Drosophila melanogaster üzerine etkisi konulu çalışma yapıldı.

Çalışmayla insan ve hayvanlar üzerinde yaşama, gelişme ve ömür uzunluğu üzerinde literatür bilgisinin az olması sebebiyle literatürü genişletmek adına oldukça önemli olduğu dikkat çekildi.

D vitaminin insan ve hedef olmayan diğer canlılar açısından önerilen dozlarında kullanıldığında bilinen bir toksik etkisinin olmaması bu D vitaminin yüksek dozlarda tarım zararlıları ile mücadelede kullanılabilirliği, düşük dozlarda ise özellikle faydalı böceklerin biyolojik özelliklerinin iyileştirilmesi açısından oldukça önemli bir sonuç olduğu ifade edildi.

Maddenin denenen konsantrasyonlarında elde edilen veriler ışığında tarım zararlıları ile mücadelede kullanılabilirliğinin test edilmesi çevreye az toksik etkisi bulunan kimyasal kullanımı açısından oldukça önemli olacağı kaydedildi.

“Hormonlara benzer kimyasal yapıya sahip”

Yapılan değerlendirmelerde D vitaminin yağda çözülen bir vitamin olarak steroid hormonlara benzer bir kimyasal yapıya sahip olduğuna dikkat çekildi. Son on yıldır sadece bir vitamin değil hormon olarak işlev gördüğünün altı çizilerek yapılan açıklamada şöyle denildi:

“D vitamini dışarıdan besin yoluyla alınabildiği gibi ve endojen bir formda vücutta öncü maddelerden aktifleştiirlmektedir. Fakat her formu biyolojik olarak aktif değildir. En yaygın form olan kolekalsiferol (D3), UVB ışınlarının veya güneş ışığının etkisi ile deride sentezlenebilir. Ergokalsiferol (D2) ise bitkilerde, bazı gıda ve balıklarda bulunun bir formdur. D vitamininin vücutta kullanılması için hidroksilasyon denilen 2 basamaklı bir reaksiyon ile aktif forma getirilir. 1. Basamak, karaciğerde kalsidol veya 25-hidroksivitamin D [25(OH)D]’ ye dönüşümüdür. 2. Basamak ise böbreklerde kalsidol hidroksile edilir ve aktif form olan kalsitriol veya 1,25-dihidroksivitamin D [1,25(OH)D] dönüştürülür. Kalsitrolün bağışıklık sistemi, kardiyovasküler sistem, endokrin sistem ve diğer metabolik yollar üzerinde arttırıcı etkileri bulunmaktadır. Depresyon ağrı ve kanserlerde de rolü olduğu bilinmektedir.

Eksikliğinde raşitizm, osteomalazi ve osteoporoz gibi kemik hastalıkları, kolon, prostat ve meme kanserlerinde artış, depresyon, solunum enfeksiyonları ve çeşitli kas-iskelet, fibromiyoloji ağrıları görülmektedir. Fazlalığında toksik etki göstermektedir. Bu toksisite sonucu gastrointestinal rahatsızlıklar, poliüri, polidipsi, nörolojik rahatsızlıklar, kalp aritmileri, hiperkalsemi ve hiperfosfatemi gibi rahatsızlıklar meydana gelmektedir. Olgun veya olgunlaşmamış meyvelerle beslenen, tarım alanlarında meyveleri kurtlandırıp kalitesini düşürdüğü de bilinen aynı zamanda meyve sineği olarak da adlandırılan bir tarım zararlısı olan Drosophila melanogaster, model organizma olarak en eski tarihe sahip, yaşlanma, genotoksiksite çalışmalarında, genetik ve gelişim biyolojisinde en çok kullanılan organizmalardan biridir. İdeal model organizma olma nedenleri arasında, laboratuvarda yetiştirilmesinin düşük maliyetli olması, üreme döngülerinin yani hayat devrinin kısalığı, birçok Drosophila geni ile insan genlerinin homolog olması ve aynı zamanda biyotransformasyondan sorumlu enzimlerinin insandakilerle benzer olması sayılabilir.”

Yüksek Lisans Öğrencisi Ecem Öykü Özdoğan üzerinde çalıştığı bu araştırmada D vitamininin model organizma olarak kullanılan Drosophila melanogaster’in bazı biyolojik özelliklerine etkisini araştırmayı sürdürdüğünü ifade etti. (İHA)