Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Anadolu Ajansı'nın düzenlediği Demirören Holding'in de sponsorları arasında yer aldığı 'İstanbul Enerji Forumu' Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla başladı. İstanbul Enerji Forumu'nun açılış törenine Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Üyeleri Sinan Oktay ile Erdoğan Demirören de katıldı. Programda Erdoğan'ın yanı sıra, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da bir konuşma yaptı.
'KULLANDIĞI ENERJİNİN ÇOĞUNU DIŞARDAN SATIN ALMAK MECBURİYETİNDEYİZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeterli miktarda kaliteli ve temiz enerjinin uygun fiyatlarla ve kesintisiz olarak temin edilmesi, yani enerji arz güvenliği gelişmiş veya gelişmekte olan tüm ülkeler için kritik önemdedir. Yakın tarihte bölgemizde patlak veren krizler, enerji arz güvenliğinin ülke ekonomileri için ne kadar hayati olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır. Rusya - Ukrayna arasında bininci gününü geride bırakan savaş, özellikle enerji alanında dışa bağımlılığın risklerini göstermiştir. Türkiye, savaşan her iki tarafla kurduğu dengeli ilişkiler sayesinde, bu sancılı dönemi en rahat atlatan ülkelerden biri olmuştur. Buna mukabil, Avrupalı dostlarımız savaşın tetiklediği enerji krizini ilk elden hissettiler ve çok ciddi sıkıntılarla karşılaştılar. Şunu bir defa görmemiz gerektiğine inanıyorum; her ne kadar günümüzde enerji arzında bir kriz yaşanmıyorsa da enerji arz güvenliğinin temini noktasında her zaman hazırlıklı olmak gereklidir. Biz de bu anlayışla, enerji politikamızı çocuklarımızın emaneti olan tabiata zarar vermeden, enerji arz güvenliğimizin sağlanması üzerine bina ettik. Enerji de sürdürülebilirliğin sağlanmasına, dışa bağlılığım azaltılmasına, enerji maliyetlerinin ekonomimiz üzerinde oluşturduğu baskının mümkün olduğunca hafifletilmesine büyük önem veriyoruz. Çünkü biz etrafımızdaki birçok ülkenin aksine, kullandığı enerjinin çoğunu dışardan satın almak mecburiyetinde olan bir ülkeyiz. Bakınız burada fikir vermesi açısından, sadece geçen yılki enerji faturamızı sizinle paylaşmak istiyorum. 2023 yılında ham petrol ve petrol ürünleri ithalatımız 49 milyon tona, LPG ithalatımız 4 milyon tona, doğalgaz ithalatımız 50 milyar metreküpe ulaştı. Bu alımlar için ödediğimiz rakam ise yaklaşık 70 milyar dolardır. Dış ticaret açığımızın en büyük nedeni, sadece bizim için değil, her ülke için ciddi bir tutar olan işte bu enerji faturasıdır. Böyle ağır bir ithalat kalemi ile sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı ve gelişmeyi sağlamak, açık söylüyorum, her babayiğidin harcı değildir. Türkiye, zor olanı başarmış ve son 20 yıldır senede ortalama yüzde 5,4 oranında büyüyerek farkını ortaya koymuştur" ifadelerini kullandı.
'SON 10 YILDA ORTALAMA 670 BİN METRE SONDAJ GERÇEKLEŞTİRDİK'
Erdoğan, son 22 yılda maden ihracatının 7 kat arttığını belirterek, “Bölgemizde ve küresel ekonomide yaşanan tüm sıkıntılara rağmen, 14 yıldır kesintisiz ve istikrarlı bir şekilde büyüyoruz. İnşallah önümüzdeki dönemde dünya ortalamasının üzerinde büyümeye devam edeceğiz. Türkiye ekonomisi büyüdükçe, nüfusumuz çoğaldıkça, milletimizin refah düzeyi ve sanayileşmemiz arttıkça, buna bağlı olarak enerji ihtiyacımız da yıldan yıla artıyor. Türkiye olarak bu gerçekler temelinde, madenden petrol ve doğalgaza, rüzgardan güneş enerjisine kadar her başlıkta ülkemizin potansiyelinden en üst düzeyde istifade etmenin çabasındayız. Enerjide de tam bağımsız Türkiye hedefiyle hiçbir alanı ihmal etmeden, çevreci görünümlü marjinal yapılardan gelen baskılara ve eleştirilere aldırmadan, yolumuza emin adımlarla devam ediyoruz. Şunun bilinmesini isterim, kim ne derse desin, enerji dahil hiçbir alanda ülkemizi muhannete muhtaç etmemekte kararlıyız. 2002'ye kadar yılda ortalama 55 bin metre sondaj yapılmışken; son 10 yılda ortalama 670 bin metre sondaj gerçekleştirdik. Madencilik sektörünün gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki hacmini, 4 kattan fazla artışla 2023 yılında 270 milyar liraya çıkardık. Son 22 yılda maden ihracatımız, 7 kat artışla 5,7 milyar dolara yükseldi. Bor madeninde dünyadaki rezervin yüzde 73'üne biz sahibiz. Bu alanda yüzde 60'ın üzerinde pazar payıyla küresel ölçekte liderliğimizi koruyoruz" diye konuştu.
'DÜNYANIN EN MODERN ARAMA VE ÜRETİM FİLOLARINDAN BİRİNİ KURDUK'
Erdoğan, sınır ötesi çalışmalardan bahsederek, “Altın madeninde sadece ülkemizde değil yurtdışında da arama faaliyetleri yürütüyoruz. Nijer'deki altın sahalarından birinde 2025 yılında üretime başlamayı planlıyoruz. Savunma sanayi başta olmak üzere ileri teknolojide stratejik bir imkan olan nadir toprak elementlerinde kısa süre önce büyük bir keşfe imza attık. Eskişehir Beylikova'da dünyanın ikinci en büyük nadir toprak elementleri rezervini keşfettik. Bu sahadaki üretimimizi geliştirerek inşallah önemli bir tedarikçi haline gelmeyi hedefliyoruz. Fosil enerji kaynakları, yükselen tepkilere rağmen enerjide hakimiyetini halen muhafaza ediyor. Türkiye, hamdolsun bu alanda da çok ciddi bir atılım içerisindedir. Doğal gaz ve petrolde 4 derin deniz sondaj gemisi, 2 sismik araştırma gemisi ve destek gemilerinden oluşan dünyanın en modern arama ve üretim filolarından birini kurduk. Bundan 4 sene önce Karadeniz'de tarihimizin en büyük doğal gaz keşfini gerçekleştirdik. Deniz düzeyinin 4 bin metre altından çıkardığımız doğal gazı çok yoğun bir çalışmayla geçen sene vatandaşlarımızın kullanımına sunduk. Sakarya gaz sahasında günlük üretimimiz 7 milyon metreküpe çıktı. Diğer sahalarımızla birlikte toplam yurtiçi üretimimizi günlük 8 milyon metreküpe çıkardık. Sakarya gaz sahasındaki üretimin artırılması için bir tane yüzer üretim platformunu envanterimize kattık. 2026 yılında üretime alacağımız bu platform ile günlük üretimimizi 20 milyon metreküpe çıkaracağız. Yani hanelerimizin yarısının ihtiyacını kendi gazımızla sağlayacağız. Ülkemizin yanı sıra sınırlarımızın ötesinde de doğal gaz ve petrol arama çalışmalarımız sürüyor. Oruç Reis gemimiz Somali denizlerindeki üç sahada faaliyetlerine başladı. Petrolde ise daha önce terör nedeniyle arama yapamadığımız bölgelerden Gabar'da, tarihimizin en büyük petrol keşfine imza attık. Rezerv ve kalite bakımından üst seviyede olan Gabar'daki kuyularımızdan günlük 57 bin varilin üzerinde petrol çıkarıyoruz. 2024 yılında, Şırnak, Hakkari, Van başta olmak üzere toplam 84 sondaj tamamladık bu sayede. 66 milyon varillik yeni rezerv keşfettik. Yurtdışındaki sahalarımızdan gelen 40 bin varille ülkemizin günlük petrol üretimi 155 bin varilin üzerindedir" şeklinde konuştu.
'HER BÖLGEDE GÖZÜNÜ PARA BÜRÜMÜŞ ANLAYIŞIN BIRAKTIĞI DERİN ACILARA RASTLIYORUZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ 'Ne pahasına olursa olsun ekonomik büyüme' anlayışının kültürümüzde de medeniyetimizde de yeri yoktur. Geçtiğimiz yüzyılda bir damla petrolü oluk oluk akan insan kanından daha değerli gören materyalist zihniyetin elinden dünyamız çok çekti. Afrika'dan, Asya ve Latin Amerika'ya gittiğimiz her bölgede gözünü para, altın ve gümüş bürümüş anlayışın geride bıraktığı derin acılara rastlıyoruz. Sömürgeciler sadece insanları katletmediler. Milyonlarca masumla birlikte büyük bir çevre katliamı da gerçekleştirdiler. Zümrüt yeşili ormanları, gürül gürül akan nehirleri, gölleri, havayı suyu, maddi menfaatleri uğruna ya yok ettiler, ya zehirlediler ya da kirlettiler. Her alanda insanı merkeze alan, tabiata zarar vermeyen, sorumluluk duygusu en üst düzeyde olduğu bir politika benimsiyoruz. İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın ilkesi, enerji ile ilgili yürüttüğümüz bütün çalışmalarda temel referans kaynağımızdır. Son 22 yılda, temiz ve yenilenebilir enerjiye ciddi yatırımlar yapıyor, rüzgâr, jeotermal, güneş, nükleer gibi alanlarda dev projelere imza atıyoruz. Toplam kurulu güç içerisinde yenilenebilir enerjinin payını yüzde 60'a yükselttik. Bu oranla Avrupa'da 5'inci, dünyada 11'inci sıradayız. Hedefimiz 2025 yılında Avrupa'da ilk 3'e, dünyada ise ilk 9'a girmektir. Şu an 31 bin megavat olan rüzgâr ve güneş enerjisi kurulu gücümüzü inşallah 2035 yılında 120 bin megavata yükselteceğiz. Nükleer enerjinin iklim krizi üzerinde olumsuz etkisinin bulunmaması, bizi bu temiz kaynağı yönelten sebeplerden birisidir. Akkuyu nükleer güç santrali projemizle temiz enerji yanında, milletin 70 yıllık hayalini gerçeğe dönüştürüyoruz. Akkuyu'da tüm ulusal ve uluslararası güvenlik standartlarına uygun olarak 4 nükleer reaktörün inşası aynı anda devam ediyor. Akkuyu tümüyle devreye girdiğinde, Türkiye'nin elektrik ihtiyacının yüzde 10'unu karşılayacak, böylece yıllık 7 milyar metreküp doğal gaz ithalatı ile 35 milyon ton karbon salımını önleyecektir. Sinop ve Trakya nükleer güç santrali projelerimize ilaveten, küçük modüler reaktörlere yönelik çalışmalar da yürüyor. Nükleer enerjide 2050 senesinde inşallah 20 bin megavatlık bir kapasiteye ulaşmayı hedefliyoruz. Biz enerji kaynaklarına asla bir rekabet çatışma ve sömürü unsuru olarak görmüyoruz. Enerji hatlarının sadece enerji değil, istikrar güvenlik huzur ve refah taşıması gerektiği kanaatindeyiz. Buna göre Türkiye 7 doğal gaz boru hattı, ikisi yüzer 4 LNG tesisi, 15 giriş noktası ve diğer avantajlarıyla dünyanın önde gelen enerji ticaret merkezlerinden biri olma imkanı ziyadesiyle sahiptir" ifadelerini kullandı.
'HER SEÇİM ÖNCESİNDE DOĞAL GAZ BULUYORLAR DİYEREK ÇAMUR ATTILAR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefete yüklenerek,“Her biri birer gurur vesilesi olan tüm projeleri hayata geçirirken tüm bu önemli adımları atarken açık söylüyorum milletimizden başka yanımızda kimseyi bulamadık. Enerjide Türkiye gerçekten tarih yazarken, halkımız bundan sevinç duydu, istifade etti, hayatı pek çok alanda kolaylaştı ama muhalefet bu sevinci ve gururu paylaşmaya, buna destek olmaya ne yazık ki yanaşmadı. Nükleer enerjiymiş, doğal gaz keşfiymiş, yeni boru hatlarıymış, doğal gaz depolamaymış, petrol kuyularıymış, maalesef bunların hiçbiri muhalefetin gündeminde olmadı. Hidroelektrik santrallerimizden, nükleer enerji tesislerimize, madenlerimizin kullanılmasından petrol ve doğalgaz arama çalışmalarımıza kadar hiçbir gayretimizde hükümetimize destek vermediler. Doğu Akdeniz'deki sismik arama faaliyetlerimizin bölgedeki rakiplerimizin söylemleriyle eleştiri yağmuruna tuttular. Karadeniz'deki keşfimizde 'her seçim öncesinde doğal gaz buluyorlar' diyerek çamur attılar. Adeta akla ziyan argümanlara öne sürdüler. Türkiye'nin Somali'de Libya'da ne işi var cümlesi, bu süreçte muhalefetten en sık duyduğumuz eleştirilerden biriydi. 22 yıl boyunca aktörler değişti, genel başkanlar değişti ama muhalefetin, bilhassa Cumhuriyet Halk Partisi'nin enerji hamlelerimizle ilgili karın ağrısı bir türlü geçmedi. Şimdi çıkmışlar bizi çarşıya pazara davet ediyorlar. Biz çarşıdan pazardan gelirken siz gidiyordunuz. Bir siyasi parti olarak çarşıda pazarda, sokakta, muhalefetten çok daha güçlü bir şekilde zaten varız. Halkımızla olan gönül bağımızı bugüne kadar hiçbir zaman koparmadık" diye konuştu.
'SAYIN ÖZGÜR ÖZEL, ÖNCE KENDİSİ TÜRKİYE'NİN ENERJİ YATIRIMLARINI BİR TANISIN'
Erdoğan, yapıcı eleştiriye açık olduğunu belirterek, “Burada cevabı verilmesi gereken asıl sorular şunlardır: CHP Türkiye'nin enerji alanında gurur kaynağı olan projelerini niçin bir kez olsun ziyaret edemedi? Sayın Özel neden Filyos'taki doğal gaz tesisimizi ziyaret etme zahmetinde bulunmadı. Akkuyu santralimizin nerede olduğundan, ne işe yaradığından enerji arz güvenliğimize nasıl bir fayda sağladığından acaba sayın Özel'in haberi var mı? CHP'li yöneticilerin ülkemizin enerji yatırımları ile ilgili kayıtsızlığının, daha doğrusu bir türlü geçemeyen hazımsızlığının gerçek sebebi nedir? Sayın Özgür Özel, bizi bir yerlere davet etmek yerine önce kendisi Türkiye'nin enerji yatırımlarını bir tanısın, buraları ziyaret etsin. Fikir sahibi olmadan önce bilgi sahibi olmaya gayret etsin. Yoksa halka söylediklerinin hiçbir anlamı olmaz ve olmayacaktır. Biz muhalefetten gelen her türlü yapıcı eleştiriye açığız, bakınız bundan sonra da samimiyiz. Ama laf olsun torba dolsun siyasetine de asla pirim vermeyiz. Hele ki Gazi meclisimizin çatısı altında önceki gün şahit olduğumuz şiddet görüntülerine, kaba kuvvete kesinlikle müsamahamız yoktur. Komisyon basarak, üyesi dahi olmadığı komisyonda terör estirerek muhalefet yaptıklarını zannedenler, derin bir yanılgı içindedir. Biz yarım asrı bulan siyasi hayatımızın hiçbir döneminde kabadayılığa zorbalığa ve eşkıyalığına boyun eğmedik bundan sonra da eğmeyiz. Daha önce de dile getirdim, CHP'nin bölücü örgütünün siyasi aparatlarıyla kurduğu ve adına 'kent uzlaşısı' dediği ittifak, CHP'yi enfekte etmekte, zehirlemekte, şiddete meyilli hale getirmektedir" şeklinde konuştu.