Zonguldak'ta önemli sayıda depremzedemiz oldu.
Birçok kısmı konutlara yerleşti.
Yurtlarda çok az olduğunu biliyoruz.
Toplamda en son depremzede sayımız 5612 rakamında idi.
Fakat geçtiğimiz gün bazı muhtarlarla görüştüğümüzde.
Bir kısım depremzedelerin geri döndüğünü öğrendik.
Buda şunu gösteriyor.
Depremzedelerimiz şartlar iyileştikçe geri dönecekler.
Deprem hasarı gören depremzedelerimiz var.
Deprem korkusu ile oralardan ayrılan depremzedelerimiz var.
Tabi ki çok kolay değil.O psikoloji.
Travma. Kolay atlatılacak gibi değil.
Başa gelmeyen bilmez.Hiç unutmuyorum.
Gölcük depremi.Düzce depremi.
Uzun yıllar hiç unutulmadı. Hep hafızalarda derin yaşadı.
Bu depremzedelerimiz içinde böyle olacak.
Çok geniş bir coğrafya. Kolay değil.
Tam 11 il. Nüfus olarak on beş milyon.
Hatta daha fazla. Tabi ki depremzedelerimizin başımızın tacı.
Onlara her daim bakacağız. Onlar içinde çok çalışacağız:
Onlardan hiçbir zaman şikayetçi, olmayacağız.
Onlara Zonguldak’ta misafir değil.
Ev sahibi hissini vereceğiz. Onlara bakmakla yükümlüyüz.
Hem de her daim.
Devamla.
Suriyeli de pek çok.
1.7 milyon Suriyeli sadece o bölgede var.
Bu Suriyeliler ne olacak?
Artık bizim kimseye bakacak durumumuz yok.
Konumumuz hiç yok.
Kendi halkımıza bakacağız.
Suriyeliler artık ülkelerine dönsün.
Ya da artık nereye gitmek istiyorlarsa gitsinler.
Tam 13 yıldır Suriyeli mültecileri.
Sığınmacıları.
Allaha şükür.
Ülkemizde üç öğün bakıyoruz.
Yediriyoruz.
Barınma sağlıyoruz.
Her türlü hizmeti alıyorlar.
Göç müdürlüğümüz bile kuruldu.
Ama nereye kadar.
Bilinen beş milyon Suriyeli.
Bilinmeyeni yazmıyoruz.
AB gerekli desteği zaten vermiyor.
Verse de yeterli değil.
Birleşmiş Milletler ise verdiği destek hiçbir şeye merhem olmuyor.
Yük kimde?
Tabi ki devletimizin üstünde.
Hem de ağır bir yük.
Tam 700 bin Suriyeli çocuk doğmuş ülke topraklarında.
Maşallah doğum odaklı çalışma çok iyi.
Hepsi de ülkemizi okullarında eğitim ve öğretim görüyor.
Yetiştiriyoruz.
Türkiye Cumhuriyetinin, Milli Eğitim bakanlığımızın okullarında eğitim ve öğrenimlerini görüyorlar.
Ülkemiz kültürü ile eğitim alıyorlar.
Türkçe’ yi öğreniyorlar.
Tabi ki çocuklar bizlerin baş tacı.
Onlar yeni nesil olacak.
Ama ülkelerinin bayrağını dalgalandır sınlar.
Türkiye'ye de hizmet etsinler.
İleride devlet görevlisi veya yöneticisi olduklarında.
Türkiye’ ye olan borçlarını ve vefayı her daim göstersinler.
En azından yaptığımız yatırımın karşılığını bir şekilde alalım.
Sorunlu komşu değil.
Ülkemize katkı verecek, destek verecek komşu istiyoruz.
Diğer ülkelerle birlik olup, bize terör ihraç eden komşu istemiyoruz.
Bu ağır deprem sonrası yaraları sararken.
Savunma Bakanımız Akar, Paşamız söyledi.
Tam kırk bin Suriyeli dönmüş.
Keşke bu rakam önce 400 bin sonra dört milyon olsa.
Keşke.
Suriyelilerin geri dönüşü adına projeleri ivedilikle ortaya koymalıyız.
Ya ülkelerine ya da AB ülkelerine.
Bizim artık ev sahipliğimiz bir noktaya kadar idi.
Buda sona erdi.
Devletimiz gerçekten elinden geleni fazlasıyla yaptı.
Yerine getirdi.
Getirmeye de devam ediyor.
Kuru kuruya övgülere artık karnımız tok.
Hele ki hep takdir ediliyoruz.
Bunu da geçelim.
Gerçeklere dönerek yol alalım.
Suriyeliler eve dönüş projesine start ve hız verelim.
İstikamet ya Suriye veya AB.
Veya tek şartımız Suriye ve Irak topraklarının artık bir kısmı Türkiye Cumhuriyeti topraklarına geçsin.
Geçmeli.
Zaten geçmişten gelen tarihi haklarımız var.
Buna Musul ve Kerkük dahil.
Suriye dahil.
Şimdilik nokta.