Dünyadaki küresel ısınmanın son geldiği noktada bu kapsamda alınan bilgilere göre; Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), 2015 yılında yıllık sıcaklık artışı için belirlenen 1,5 derecelik eşiğin önümüzdeki beş yıl içerisinde aşılma ihtimalinin arttığını açıkladığı görüldü. Örgütten yapılan açıklamada, 1,5 derecelik yıllık sıcaklık artış eşiğinin 2024 yılına kadar aşılma olasılığının yüzde 20; bu beş yıllık dönem içerisinde en az bir kez aylık bazda geçilme olasılığının ise yüzde 70 olduğu belirtildi. Bilim insanları, dünyada sıcaklıkların sanayileşme öncesi döneme kıyasla 1,5 derece artması halinde bunun çok ciddi olumsuz sonuçları beraberinde getireceği uyarısı yapıyor. Paris'te 2015 yılında imzalanan iklim anlaşmasıyla ortalama sıcaklık artışının 1,5 derecenin altında tutulması konusunda uzlaşma sağlanmıştı. Bir taraftan da İngiltere Meteoroloji Dairesi tarafından WMO için yapılan araştırma, dünyadaki ortalama yıllık sıcaklığın 1850 yılından 1 derece daha yüksek olduğunu ortaya koydu. Bu kapsamda sıcaklık artışının dünyanın bazı bölgelerinde daha fazla hissedileceği belirtiliyor. Bilim insanları ise, kutup bölgelerinin bu yıl küresel ortalamanın iki katı olmasının beklendiğini açıklarken; ayrıca, deniz seviyelerindeki yükseliş nedeniyle önümüzdeki beş yıl içerisinde Avrupa'nın batısında daha çok fırtına görülmesi de bekleniyor.
* * *
Yapılan değerlendirmede doğal değişkenliğin yanı sıra insan faaliyetlerinden kaynaklı karbon emisyonlarının etkisi de incelenirken; ancak bu modellerde koronavirüs salgını nedeniyle karbon emisyonlarında görülen azalma henüz hesaba katılmış değil. WMO'nun Genel Sekreteri Prof. Dr. Petteri Taalas, "WMO, Covid-19 nedeniyle sanayi ve ekonomide görülen yavaşlamanın, sürdürebilir ve koordineli bir iklimle mücadelenin yerini alamayacağını defalarca dile getirdi" değerlendirmesinde bulunurken; uzmanlar tarafından önümüzdeki yıllarda 1,5 derecelik eşiğin aşılmasının uzun vadede dünyanın daha tehlikeli ve sıcak bir yere dönüşmesini engellemek için büyük emisyon kesintilerin gidilmesinin aciliyetinin önemini vurgulayacağı ifade ediliyor. Gerçekte Sonuçları görebilmek için beklemek zorunda olsak bile, hiç değilse emisyonları azaltmayı başarırsak zamanımızı iyi değerlendirmiş sayılırız. İnsanlar şimdiye kadar yaptıkları yanlışlarla geçen zaman içinde gezegeni yaklaşık 1 °C ısıttı.Bu ısınma, iklim değişiklikleri neticesi sel afetleri yanı sıra yıkıcı fırtınalar ve yangınları beraberinde getirdi ve yükselen deniz seviyeleri, Louisiana’dan Papua Yeni Gine’ye birçok bölgede arazileri su altında kalan insanları evlerini terk etmeye zorladı. Dünyayı 2 °C ısınma hedefinde tutmak bile, mercan resiflerinin neredeyse yok olması anlamına geliyor. Dünya liderlerinin iklim değişikliği üzerine iş birliği yapma konusundaki tüm taahhütlerine rağmen şu an endüstri öncesi seviyelerin yaklaşık 3 °C üzerine doğru ilerliyoruz. İklim değişikliğiyle mücadelede tükenmişlikten kaçınmak ve beklentileri yüksek tutmak için bilim insanları ve politikacıların günü kurtarmak yerine derhal ileride olacaklar konusunda vizyon odaklı gerçekçi olmaları gerekiyor.
* * *
Sonuç olarak, araştırmalar, karbondioksit, siyah karbon ve metan emisyonlarını azaltmanın etkilerini inceledi. Mücadele edilmesi en zor sorun sera gazı karbondioksit; çünkü dünya ekonomisinin çoğu hâlâ fosil yakıtlara dayanıyor. Halbuki Teorik olarak, tarım ve doğalgaz üretiminden gelen güçlü bir seragazı olan metan ve siyah karbon emisyonlarının kesilmesi daha kolay. Samset ve meslektaşları, iklim modellerini ve istatistiksel analizleri kullanarak bu iki kirleticiyi ele almanın daha hızlı sonuçlara yol açıp açmayacağını öğrenmek istediler. Analizde metan ve siyah karbonun azaltılmasının etkileri izole edildi. Araştırmacılar, sıcaklıkların bu anlamda kirleticilerin karbon salımına daha çabuk tepki verebileceğini buldu. Ancak uzun vadede metan ve siyah karbon salımını düşürmek karbondioksit emisyonunu düşürmek kadar etkili olmayacak. En iyi seçim, üç kirleticiyi tek seferde ele almak. Bu fosil yakıtlardan karbondioksit; kömür, petrol ve gaz yakılıp serbest bırakıldıktan sonra yüzlerce yıl atmosferde kalabiliyor ve sorunun bir kısmı bundan kaynaklanıyor. İklimdeki doğal değişimler, sera gazlarını azaltmanın küresel sıcaklıklar üzerindeki etkisini geciktirebiliyor. Cornell Üniversitesi’nden iklim bilimci Natalie Mahowald, bu çerçevedeki değerlendirmesinde “İklim değişimi için 100 veya 200 yıllık zaman dilimlerine bakmamız gerekirken iklim olayları,iklim bilimci olmayanlar tarafından 10 yıllık ölçülerle açıklamaya çalışılıyor. Bu, iklim değişimi konusunda temel bir yanlış anlaşılmaya yol açıyor” şeklindeki vurgulaması da oldukça önemli ve dikkat çekici bulunuyor. İklim değişimi neticesinde halen yaşanan tüm afet ve tabiat olayları aslında gelecekteki olabilecekler için ibret verici bir uyarı niteliği de taşıyor.