Gelişmelere bakıldığında Bankaların TL mevduat için uyguladıkları faiz oranı44 baz puan yükselişle yüzde 14,95 olurken dolar mevduat faizi 4 baz puan artışla yüzde 1,48 ve Euro mevduat faizi ise değişmeyerek yüzde 0,74 oldu.TL bazlı ticari kredilerin faiz oranı ise aynı haftada bir önceki haftaya göre 49 baz puan azalarak yüzde 18,30 oldu. TL bazlı konut kredi faizleri 39 baz puan artışla yüzde17,88, taşıt kredi faizleri 77 baz puan azalışla yüzde 17,08 ve ihtiyaç kredi faizleri 53 baz puan artışla yüzde 22,85 şeklinde gerçekleşti.Hal böyle iken,dolar bazlı ticari kredilerin faiz oranı aynı haftada 93 baz puan azalışla yüzde 3,93 olurken Euro bazlı ticari kredilerin faiz oranı 44 baz puan artışla yüzde 3,15 seviyesine çıktı. Bu arada ticari kredilere uygulanan mevduat faizi TL için yüzde 3,35 olurken Dolar ve Euro için sırasıyla yüzde 2,45 ve yüzde 2,41 oldu. TL ticari kredilerdeki mevduat alım-satım farkı da dolar ve Euro kredilere uygulanan faizin yukarısında seyretmeye devam ediyor. Son duruma göre bankaların uygulamalarına bakıldığın da Faizlerin yüksek olduğu dönemlerde bankaların kredilere uyguladıkları faiz oranının mevduata uyguladıkları faiz alısatım farkı yükselmektedir. Bir başka deyişle kredi/mevduat alım-satım farkı faizlerin yüksek olduğu dönemlerde yükselmektedir. Bu durumu bankaların faiz artışlarını mevduattan önce kredilere yansıttıkları görülüyor.
* * *
Bankaların faiz değişikliği uygulamalarının kredilere yansımasını gözlemleme sonrası çok tabii olarak her faiz artışının kredi maliyetlerini artarak etkilemesi ile ortaya çıkan maliyet artışlarının piyasalarda domino etkisine neden olduğu kadar hemen hemen neredeyse tüm tüketim kalemlerinin yukarı yönlü fiyat yükselişlerini daha da büyütmektedir.Örnek vermek gerekirse üretici- tüketici arasındaki açık ara fiyat farkının gerçek sebebine bakıldığında bu gerçeğin burada da karşımıza çıktığı izlenir.Kur şokları da bu fiyat artışlarını çok olumsuz etkilemektedir. Burada adına gizli enflasyon dediğimiz genel fiyat düzeyinde birikimli şekilde ortaya çıkan enflasyon aynı zamanda sürünen enflasyon olarak da isimlendirilmektedir.Aslında özellikle Türkiye gibi yüksek şekilde çift rakamda seyreden enflasyon oranı durumunda enflasyonu düşürebilmek için alınacak önlemlerin uygulanacak politikaların bir bütün halinde tam olarak ele alınmasında büyük yarar bulunmaktadır.
* * *
Sonuç olarak, öteden beri yanlış izlenen iktisat politika larının neticesinde özellikle bilinen serbest piyasa ekonomisi kuralları dışına çıkılması halinde de yüksek seviyedeki süreğen enflasyon gündeme gelmekte; toplumun bütün kesimlerini etkileyen şiddette olması halinde de çok ağır ekonomik ve sosyal bunalımlar da arkadan gelmektedir.Bilhassa Ülkemiz şartlarında olduğu gibi toplu ücret artışlarının gündem olduğu dönemler sonrası genellikle kendi kârından fedakârlık yapmak iste meyen işverenlerce işten çıkarmaların artması da buna açık örnek olarak gösterilebilir. Burada uzun dönemli bir uygulamayı gerektiren maliye politikaları da enflasyonu devlet harcamalarında, vergi sisteminde değişiklikler yaparak da önleme yapılabilir.Ancak maliye politikaları nın başarılı olması için diğer politikalarla desteklenmesi değişen şartlar göze alınarak durumsal tedbirlerin alınma sı ile mümkün olabilir. Dolayısı ile başta yüksek enflas yon başta olmak üzere eğer iktisadi parametrelerin gerçek istikrarın sağlanması anlamında düzelmesi isteniyorsa, deneme-yanılma yöntemi çok yüksek maliyetli olduğu için bunun yerine faiz-enflasyon sarmalının önü ne geçebilmek adına doğru teşhis ve doğru önlemleri ala bilecek iktisat kuramlarını uygulanmasında büyük yarar bulunmaktadır.