BİRİ ”TÜİK” DİĞERİ İSE HALKIN ENFLASYONU”
Küresel pandemikovid-19 vakalarının son geldiği noktada Artan salgın etkisi, halkın gelirlerinde büyük erozyon yaratırken, kurdaki artışla birlikte mutfaktaki enflasyon da zirveye çıktı. Alt gelir grubunun gelirinin en az üçte birini ayırmak zorunda kaldığı gıda harcamaları ekimde bir önceki aya göre yüzde 1.7 oranında artarken, ocak-ekim dönemindeki artış ise yüzde 21.5’ibuldu.Gıda harcamaların da yıllık olarak ise Ekim 2019’a göre yüzde 32 oranında artış kaydedilirken, yüzde 103.7 oranında artış gösteren sebze fiyatlarının da rekor kırdığı görüldü.Diğer taraftan da aylık gelirinin 3’te1’ini gıda harcaması için ayırmak zorunda kalan dar gelirli vatandaş ise, ocak-ekim/2020 döneminde mutfakta yüzde 21.5’lik zammını da gördü.Birleşik Kamu-İş Konfederasyonun Ar-Ge birimi KAMUAR’ın, fiyatlarını Ankara’daki pazar ve marketlerden her ay düzenli olarak derlediği ve halkın en fazla tükettiği 77 gıda maddesinden oluşan bir sepeti esas alarak yaptığı “halkın enflasyonu” araştırmasının ekim ayı sonuçları açıklandı. Buna göre, son bir yılda ekmek, un, bulgur, makarna fiyatlarında yüzde 7.6, et-balık fiyatlarında 22.7, süt ve süt ürünleri ile yumurta fiyatlarında yüzde 23.3 oranında artış yaşandı. Bir yıl öncesine göre katı ve sıvı yağ fiyatları yüzde 35.6 oranında artarken, meyve fiyatları ise yüzde 44.7 artış gösterdi. Bakliyat fiyatları son bir yılda yüzde 29, diğer gıda fiyatları ise yüzde 4.1 oranında zamlandı.
* * *
Söz konusu araştırmada Siyasi Otoritenin, Türk Lirası’nın istikrarını gerektiği gibi koruyamaması, diğer bir ifadeyle döviz kurunun alıp başını gitmesi halka enflasyon olarak dönüyor. Türkiye’nin en yoksul kesimin aile bütçesinin en az üçte birini ayırmak zorunda bulunduğu gıda fiyatları bu meyanda eylülde bir önceki aya göre yüzde 1.7 oranında artarken açlık ve yoksulluğu da olabildiğince büyüttü. Sadece ekim ayında ekmek, un, bulgur, pirinç, makarna fiyatları bir önceki aya göre, yüzde 1.6 oranında artarken, et-balık harcamalarında ise yüzde 0.8 oranında yükseliş gözlendi. Araştırmanın ekim ayı verilerine göre de, süt ve süt ürünleri ile yumurta harcamalarında yüzde 1.1 oranında artış kaydedilirken, katı ve sıvı yağ fiyatlarında ise yüzde 12.4 artış oldu.Yağ fiyatlarındaki artış ayçiçek ve zeytinyağı fiyatlarından kaynaklandı. Meyve harcamalarının yüzde 8.8 azaldığı ekim ayında sebze harcamalarında ise önceki aya göre yüzde 6.8 gibi oldukça yüksek oranda yükseliş yaşandı. Görünür o ki döviz kurundaki dalgalanma devam ettiği takdirde yıl sonuna doğru bu zamlanan tüm maddelerin tamamının yeniden zam furyasından nasibini alması kaçınılmaz olacak.
* * *
Sonuç olarak, daha önceki benzer yazılarımda belirtildiği gibi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Uysal yılın son enflasyon raporu sunumun da 2020 ve 2021 enflasyon beklentilerinin yukarı yönlü revize edildiğini açıkladı. Merkez Bankası yüzde 8,9 olan yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 12,1'e yükseltti. Süre gelen bir sıkılaştırma politikası izlediklerini ve bunun süreceğini söyleyen TCMB Başkanı Uysal, dolarda devam eden yükseliş için “Merkez Bankası’nın kuru bir yerde sabitleme gibi bir hedefi olamaz” açıklamasında bulunması karşısında; Manşet enflasyon beklentileri yukarı yönlü revize edilirken gıda enflasyonuna dair beklenti de yukarı çekildi. Buna göre daha önce yüzde 10,5 olarak açıklanan 2020 gıda enflasyonu beklentisi yüzde 13,5 olarak belirlendi. Bilindiği gibi TCMB’nın aldığı önlem ler manzumesinde Ekim ayında ise banka politika faizini sabit tutarken, likidite sıkılaştırma adımlarının üst sınırını belirleyen geç likidite penceresini 150 baz puan artışla yüzde 14,75’e çıkardı. Bu hamlelerin etkisiyle ağırlıklı fonlama maliyeti yüzde 13 sınırına kadar dayandı. Mamafih fiili duruma göre gerçekten yüksek enflasyonun düşürülerek fiyat istikrarı sağlanmak isteniyorsa; mutlak şekilde tüm verilerin olabildiğince sağlıklı olması ve ekonomi politikalarının kısa orta ve uzun vadede plan ve programa dayanması gerekiyor.