Döviz piyasalarındaki konjonktürel dalgalanmalara göre ulusal para karşısında değer kazanması ya da değer kaybet mesi dolayısı ile zamanla döviz kurlarını da değiştirmekte dir.Döviz kurunda meydana gelecek değişimler, ülkeler arasında mal, hizmet ve sermaye akımları yanında, ekonomik büyüme ve enflasyon gibi değişkenleri de etkilemektedir. Bu değişkenlere ilişkin ekonomi politikası amaçlarının gerçekleştirilebilmesi için döviz kuru sisteminin seçimi gereklidir.Döviz kurunda meydana gelen bu değişimlerin enflasyon üzerindeki etkisi döviz kurunun fiyatlara geçiş etkisi yoluyla anlatılmaktadır.Döviz kurunun büyüme üzerindeki etkisi ise;esnek kur sisteminde döviz talebinde meydana gelen artış ile birlikteulusal paranın değerini yitirmesi ihracatı artırırken ithalatı azaltacak ve böylece ekonomik büyümeyi olumlu etkileyecektir. Ülkedeki enflasyonu düşürmek için hükûmetin sabit kur sistemini uygulaması sonucunda enflasyonun düşürülememesi, ulusal paranın değer kazanmasına neden olacak ve bu da ithalatı artırırken ihracatı azaltacak,böylece ekonomik büyüme de olumsuz etkilenecektir. Bu kapsamda dolayısıyla döviz kurundaki herhangi bir değişimin çeşitli kanallar yoluyla yurt içi fiyat düzeyini etkilemesi, literatürde geçiş etkisi, diğer bir deyişle geçişkenlik olarak nitelendirilmektedir.Bu yönden de döviz kurlarında ortaya çıkan dalgalanmalar birçok kanal vasıtasıyla enflasyonu doğrudan etkileyebilmektedir.
* * *
Mevcut duruma göre iktisat teorisyenlerinin de savunduğu teze göre parasal aktarım mekanizması içerisinde döviz kurunun etkisi oldukça büyüktür.Buna göre döviz kurundaki değişmeler üç farklı kanal üzerinden enflasyonu etkile mektedir.İlk olarak: Açık bir ekonomide döviz kurlarındaki bir değişme,yurt içi ve yurt dışı mallar arasındaki nispi fiyatlarıetkilemektedir.Bu da net ihracatı etkileyerek enflasyon üzerinde etki yaratmaktadır.İkinci olarak: Döviz kurundaki değişmeler,tüketici fiyat endeksini direkt etkileyecektir. Bu etkinet ihracatın yarattığı dolaylı etkiden çok daha kısa sürede gerçekleşecektir.Sonolarak:DövizKurundaki değişmelere bağlı olarak ücret düzeyi,yurt içindekifiyat artışına uyum göstermekte ve yeniden ayarlanmaktadır.Döviz kurlarındaki dalgalanmaların büyüklüğü ve hızı, döviz kuru sistemleri, ülkelerin dışa açıklık derecesi döviz kurlarının fiyatlara yansıma etkisini etkilemektedir.Eğer kurlardaki dalgalanmalar küçük olursa firmalar genellikle bu değişimi fiyatlara yansıtmayabilir.Esnek kur sistemi ile sabit döviz
kur sistemi kıyaslandığında, esnek kur sisteminde döviz kuru ile fiyatlar arasındaki ilişki önemini yitirmektedir. Dışa açıklık derecesi yüksek olan ülkelerin döviz kuru hareketleri ara ve nihai mal fiyatlarında daha büyük dalgalanmaya yol açacaktır.”
* * *
Sonuç olarak, bu yönde yeni değerlendirmelerde bulunan ve 2018’de yaşanan kur krizini bir yıl önceden tahmin eden ekonomist Charles Robertson,”Türkiye’nin önümüzdeki iki yıl içinde tekrar kriz yaşayabileceği uyarısında bulunurken;Rusya merkezli yatırım bankası RenaissanceCapital’in küresel baş ekonomisti Charles Robertson, Türkiye’nin yüzde 7,4 ile hızlı büyüme kaydettiği 2017 yılında, ekonomideki ısınmanın sonunun iyi olmayacağı uyarısında bulunmuştu. Robertson’ın tahminlerini aktaran Bloomberg, Türk Lirası’nın ekonomi yönetiminin değiştiği kasım ayı sonrasında en çok değer kazanan para birimi olduğunu,Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın düşük faiz politikasından geri adım atıp yeni ekonomi ekibinin geleneksel para politikası izlemesini desteklemesinin, bu gelişmede etkili olduğunu”belirtirken,Robertson’un yeni senaryosu kapsamında “Türkiye ekonomisinde yeni bir genişleme ve daralma döngüsü yaşanacak. Yılın ikinci yarısında faiz indirimlerine gidilecek ve bu da 2022’de, yani 2023’teki başkanlık seçimlerinin hemen öncesinde güçlü kredi büyümesini beraberinde getirecek ve sonra yeni bir kriz olacak.” derken, alternatif olarak da Aslında Türkiye’nin bir seçeneği var. TL çok ucuz ve Türkiye ihracat odaklı büyüme modelini uygulayabilir. Bu da ödemeler dengesini destekleyecektir. Yatırımlar için döviz getirecektir. Türkiye ekonomisi dengelenecektir. Faizin uzun süre yüksek seviyelerde tutulmasıyla enflasyon kalıcı olarak kontrol altına alınabilir. Bu Türkiye için daha iyi bir uzun dönemli hikaye olur ancak büyüme görece düşük olabilir. Bu senaryoda büyüme yıllık yüzde 3-4 olur.”şeklin deki değerlendirmesine bakılırsa, biraz olsun gerçeklerle örtüş düğü görülüyor.
KAYNAK:Türkiye’deDöviz Kuru ve Enflasyon İlişkisi Analizi (Koray DUMAN) Aldeniz Üniversitesi