Ülkemizdeki belli periyotlarda gerçekleşen elektrik zamları görünür o ki bir türlü hız kesmemektedir.Elektrik fiyatlarında geçtiğimiz 1 Temmuz'dan itibaren geçerli olmak üzere tüm abone gruplarına yüzde 15 zam yapılması gerçeğine ek olarak Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine görede, 2018'den bu yana mesken abonelerinin elektrik faturaları yüzde 122 civarında zamlanmış bulunuyor.Bu arada da Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun, tarifelerde değişikliğe gidilmesinin nedeni olarak elektrik üretiminde oluşan maliyet artışlarını göstermesi de bir hayli ilginç yaklaşım. Gerçekte fatura bileşenleri incelendiğinde;2021 yılının Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarını kapsayan üçüncü çeyrek elektrik fiyatlarına %15 zam yapıldı. 2021 Ağustos ayında evler 0,9156 TL’den, iş yerleri ise 1,2175 TL'den elektrik kullanacak. Böylece2016 yılından 2021 yılına kadar elektriğe gelen toplam zam iş yerleri için %193, evler için ise %122 oldu. Akaryakıt başta olmak üzere enerji faturalarındaki bedel, fon ve vergi yükleri de giderek artıyor. EPDK’nın 1 Temmuz’dan geçerli olmak üzere açıkladığı yeni elektrik tarifesine göre, 4 kişilik ailenin asgari yaşam standartlar için harcayacağı 230 kilovatsaatlik (kWh) enerjinin bedeli 142.2 TL’ye yükselmiştir. Söz konusu faturanın sadece yüzde 50,9’unu oluşturan 72.4 TL enerji bedelidir. Faturanın yüzde 29,7’sini oluşturan 42.3 TL dağıtım bedeliyken, TRT payı, belediye tüketim vergisi ve enerji fonu da dahil olmak üzere geriye kalan yüzde 19,3’sine denk gelen 27.5 TL ise fon ve vergilerden oluşmaktadır.
* * *
Bu arada maalesef ayrıca belirtmek gerekir ki,elektrik faturalarına diğer fon ve vergilere de KDV uygulanarak, verginin vergisi alınmaktadır. Temel girdi niteliğindeki enerji alanın dolaylı vergi toplamanın aracı gören bu anlayıştan bir an önce vazgeçilmelidir. Elektrik faturalarının mevcut yükü kapsamında OECD Ülkelerine göre mukayese yapmak gerekirse; Türkiye’nin hem endeks değeri hem de artış hızı bakımından OECD ülkeleri içinde zirveye yerleşmesi, tüm dünyada enerji maliyetlerini artıran unsurlar olmakla birlikte ülkemizde özel bir durumun da olduğunun göstergesidir. Yaşanan zamların ardında özelleştirme ve piyasalaştırmaya dayalı enerji politikaları yatmaktadır. ‘Elektrikte 12.7 milyar dolarlık özelleştirme yaptık’ güzellemeleriyle kamuoyuna sunulan elektrik dağıtım bölgelerinin özel sektöre devir işlemlerinin başladığı 2009 yılından bu yana, enerji fiyatlarındaki artış devasa noktada ivmelenmiştir.Özelleşen dağıtım şirketlerine aktarılan dağıtım bedelinin de faturalar içindeki payı, düzenli zamlarla artırılmaktadır.Son tarifeyle birlikte dağıtım bedelinin aile faturalarına 42.3 TL olarak yansıdığı düşünülürse, özelleştirme sonrası dağıtım bedelinin yüzde 503 düzeyinde arttığı görülecektir.2009’de faturanın yüzde 12’sini oluşturan dağıtım bedelinin, son tarifede faturanın yüzde 29,7’sinden sorumlu olması, dağıtım özelleştirmelerinin etkisini direkt olarak gözler önüne sermektedir. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun ‘kolay fatura’ adı altına geçeceğini duyurduğu yeni fatura uygulamasında dağıtım bedelinin ayrı bir kalem olarak yazılmayarak gizlenmeye çalışılmasının altında yatan gerçek de budur.
* * *
Sonuç olarak,hal böyle iken,Özelleştirme bedelleri için uluslararası finans kuruluşlarından ihtiyaç üzerine döviz bazlı aldıkları kredileri ödemekte zorlandıkları ifade edilen dağıtım şirketlerine, kârlı bir yapı sunulmasının toplumsal maliyeti de çok ağır olmuştur. Gerçekte ise mutlak şekilde temel bir insan hakkı olan enerjiye erişim;kamu hizmeti ilkesi kapsamında sağlanmalıdır. Enerjinin ucuz, kaliteli ve kesintisiz bir şekilde sunulması temel vatandaşlık hakkıdır.Bu çerçevede mevcut özelleştirme ve piyasalaştırma uygulamalarında son vererek, kamunun yeniden inisiyatif aldığı bir yapıya dönüş sağlanmalıdır.Enerji alanının şirketlerin kârlarını artırma temelli yönetilmesi anlayışına son verilerek, bir an önce kısıtlı kaynaklarımızı en iyi şekilde maksimum seviyede değerlendirecek, kamu yararını esas alan siyasi ve ticari müdahalelerden uzak bir yapı kurulmalıdır.Ak si takdirde her seferinde cari olan enflasyon oranının çok üstün de elektrik KWS tine yapılan zamların arkası kesilmeyeceği gibi, haksız kazanca alışan elektrik dağıtım şirketlerinin zam taleplerinin de bir türlü sonu gelmeyeceği muhakkak bir durum dur.ÇünküMakina Mühendisleri Odası (MMO) Enerji Çalışma Grubu’nun raporuna göre konutlarda tüketilen ve kilovatsaati 91,56 kuruşa karşılık gelen birim fiyatın 47,43 kuruşu enerji bedeli, 26,51 kuruşu dağıtım bedeli, 17,62 kuruşu ise vergi ve fonlardan oluşuyor. Buna göre yurttaşlar ödedikleri her 100 liralık elektrik faturasının 19 lirasını Hazine’ye ödüyor.