ENAGRUP’A GÖRE HAZİRAN AYINDA ENFLASYON ZİRVEDE GÖRÜNÜYOR

Abone Ol

Öteden beri çift rakamda seyreden yüksek enflas yonun son geldiği noktada Enflasyon Araştırma Grubu olan ENAGRUP’a göre açıklanan Haziran/2022 Ayı enflasyon verileri kapsamında (31.05.2022--30.06.2022) gün lük fiyat değişimle rinden elde edilen ENAGRUP Fiyat Endeksi aylık bazda %8,31 oranında artarken;yıllık bazda ENAGrup Tüketici Fiyat Endeksi,E-TÜFE'deki hesaplamaya göre 12 aylık artış oranı %175.55 olarak gerçekleşti.Bu Yıl başından itibaren 6 Ay lık (Ocak-Haziran) Artış ise: 71.43% oldu. ENAG'ın hesaplama larına göre haziranda ayın en fazla fiyat artışı yüzde 16,51 ile konut kaleminde oldu. TÜİK, alt grupları gösterge olarak alındığın da en fazla aylık düşüş yüzde 0,80 ile sağlık en fazla yükseliş de yüzde 16,51 ile konut kaleminde oldu.

* * *

Bu anlamdaki ENAGrup Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) ve TÜİK ana harcama grup enflasyon oranlarına bakıldığında ulaştırma yüzde 14,81, konutta, yüzde 16,51 oranında artış olurken., Ekmeğin aylık fiyat artışı yüzde 18,32, şeker çeşitlerindeki aylık fiyat artışı ise yüzde 17,05 oranında gerçekleşti. Genel olarak çift rakamda artışını sürdüren yüksek enflasyonun sebepleri incelendiğinde, özellikle gelişmekte olan ülkelerin imalat sanayiinde kullanılan birçok hammadde, yarı mamul durumdaki maddeler ithalat yoluyla sağlanmaktadır. Ekonomileri dışa bağımlı olan bu ülkelerde uygulanan iktisat politikaları da zaman zaman değişim göster diğinden farklı sonuçların alındığı da görülmektedir. Bunun yanı sıra gerek küresel ekonomilerde izlenen dalgalanmalar ve kırılganlıklar yanında devresel değişimler; gerekse döviz kurunda yaşanan oynaklıkların da sonucu olarak yaşanan değişimler de dikkate alındığında; gelişmekte olan ülke ekonomilerindeki sert etkileri daha fazla olmaktadır.

* * *

Hal böyle iken, bir de ayrıca temel girdi durumundakiPetrol,doğalgaz ve elektrik gibi enerji kaynakla rının kıt durumda olduğu gelişmekte olan ülkeler deki talebin ülke dışından karşılanmasıyla da girdi maliyetlerinin devasa boyuta ulaştığı da bir vakıadır. Çok tabii olarak girdi maliyetlerindeki zaman zaman döviz kuru kaynaklı izlenen fiyat artışlarının uygulanmakta olan döviz politikaları ile çok yakından ilişkili olmasıyla da durum daha da ağırlaşmaktadır.Nitekim yüksek enflasyonu engelleme konusunda gösterilen tüm çabalara rağmen artan enflasyon sarmalının toplumsal açı dan tüm kesimleri psikolojik anlamda etkilerken; mevcut talebi büsbütün tetikleyerek yüksek enflasyonu daha yüksek seviyelere kadar tırmandırması da tesadüf değildir.

* * *

Sonuç olarak, yüksek enflasyon sarmalının perva sızca içine dalan fırsatçıların “kısa gününvehipermarketlere kârı anlayışı” ile fiyat tekeli oluşturarak yapmak iste dikleri büyük boyutlu mali nitelikli vurgunları da buna dahil etmek gerekiyor.Bu yönde yaşanan örneklemelerde de hipermarketlerin Devlet Kuruluşu olan Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu’nun, fahiş fiyat artışı yaptığı değerlendirilen 896 firmaya toplamda 25 milyon 448 bin 428 lira idari para cezası uygulanmasına karar vermesi misal gösterilebilir.Buna ek olarak da yüksek enflasyon nedenleri arasında gösterilen talep enflasyonunda da dolaşımdaki para miktarında artma olurken, maliyet enflasyonunda bu artış görülmez; ancak fiyatlar ve ücretler artar. Bir sonraki aşamada, doğal olarak tedavüldeki para yetersiz kaldığından para arzı tekrarartar.Türkiye’de yaşanan durumda hemen hemen buna benzemektedir.Gerçekte eğer yüksek enflasyon ciddi olarak önlenmek isteniyorsa; sanayi sektörlerinin ithal ağırlıklı ara malı talebinin mümkün olabildiğince Yurt içinden karşılanması,çok yüksek katma değere sahip ileri teknoloji ürünü ve marka üretmeye yönelik olmak üzere önce bunun alt yapısı olan eğitim reformunun gerçekleştirilerek; Türkiye’nin yüksek teknoloji alanındaki kabiliyetinin en üst seviyelere ulaştırılması; AR-GE’ye hak ettiği değerin de verilmesi gerekmektedir. Kısaca ve özetle; yüksek düzeydeki ileri teknoloji, toplumsal refahın,zenginliğin ve gelişmenin altın anahtarıdır.