Zonguldak'ın Kırat Mahallesi'nde 10 Kasım'da yol kenarındaki ormanlık alanda Afganistan uyruklu Vezir Mohammad Nourtani'nin yanmış cesedi bulunmuştu. Yaşanan acı olayın ardından mahkeme süreci devam ederken, geride kalan acılı aile ise yaşam mücadelesini Zonguldak’ta sürdürüyor.
Hiçbir geliri olmayan ve yapılan yardımlarla ayakta kalmaya çalışan eş Kamergul Maliki, oğulları yürüme engelli Sayid Mohammad (22), Pir Mohammad (16), işitme engelli Ali Rıza (13), Said Riza Nourtani (2) ve gelini Şaziye Mohammadi (19) ile 2 odalı evde hayatta kalmaya çalışıyor.
Eşinin ölümünün ardından yapılan haberlerle olay Tüm Türkiye’de yankı uyandırmıştı. Birçok kişi ise aileye yardım elini uzatmıştı. Ancak bu yardımlar 3 günün ardından sona erdi. Şuan ise mahalle halkının ve cami cemaatinin yardımlarıyla yaşamlarını idame ettirmeye çalışıyorlar.
“PARA YARDIMI YAPACAKLARDI, BUNU REDDETTİM”
Olayın yaşandığı günden itibaren çocuklarını sokağa dahi çıkaramayan Kamergul Maliki devlet yetkililerine seslendi. Maliki konu ile ilgili olarak, “Oğullarımı camiye kadar götürüp geri getiriyorum. O adamlardan korkuyorum. Bir bayan, avukatla kapımıza geldi. Bana para verip bu olayın üzerini kapatmamı istedi. Bu sebeple öğrendim ki artık evimin adresini de biliyorlar. Kocamın iş yeri sahibinin eşi. Bir avukatla geldi. Para verip yardım etmek istediğini söyledi. Olayın üstünü kapatmak istedi fakat kabul etmedim. Olay Ramazan Bayramı’nın birinci günü oldu. Bayramın birinci günü çocuklarımla dışarı çıkacaktım. Bir an kapının önüne geldiler. Bende tercümanımı aradım neden geldiklerini ve ne istediklerini öğrenmek için. Eşinin adını söyledi ve onun karısı olduğunu… Bana yardım etmek istediğini, yanındaki de avukat olduğunu söyledi. Bende kabul etmedim yardımını. Para yardımı yapacaklardı. Bunu reddettim, kabul etmedim. Ellerinde birçok evrak ve bazı kâğıtlar vardı. Ben bunları gördüğümde daha çok tedirgin oldum. Reddettiğim halde hala kapımın önünde durmaya devam ediyorlardı.” dedi.
“BANA YARDIM ETMEK İSTESELERDİ ÖNCELİKLE EŞİMİ ÖLDÜRMEZLERDİ”
Yardım teklifinin iyi niyetle yapılmadığını iddia eden Maliki, “Gerçekten bana yardım etmek isteselerdi öncelikle eşimi öldürmezlerdi. Demek ki bana yardım etmek istemiyorlardı. Amaçları başkaydı. Eğer gerçekten yardımcı olmak isteseydi eşime zarar vermezdi. Bu da davamı geri çektirmek istediklerini gösteriyor.” dedi.
“ONUN YARDIMLARI OLMASA BİZ GERÇEKTEN AYAKTA DURAMAYIZ”
Türkiye’ye yerleştikten ve eşi öldürülmeden önce Kızılay’dan yaklaşık 1000 TL civarında bir para yardımı aldıklarını söyleyen Maliki, bu yardımında eşinin ölümü sonrasında kesildiğini ifade etti. Yardıma ihtiyacı olduğunu belirten Maliki, “Ev kiramı ödemem lazım, ödeyemiyorum. Ödeyemezsem beni evden atarlar. Fakat şöyle dediler, ‘Evi kendi üzerine alman lazım.’ Ben de ‘Bunu yapamam’ dedim. Cami hocası bize gerçekten bize çok yardımcı oluyor. Onun yardımları olmasa biz gerçekten ayakta duramayız.” dedi.
DEVLET YETKİLİLERİNE SESLENDİ
Devlet yetkililerine seslenen Maliki, “Oğlumun bacağı sakat. Onun için kimliklerimizin, sigortalarımızın açılmasını istiyorum. Çünkü tedavi görmesi gerekiyor. Bunun dışında, artık kapımızı öğrendiklerini biliyorum ve çok korkuyorum. Kendimi asla güvende hissetmiyorum. Almanya’da bir abim var ve onun yanına gitmek istiyorum.”dedi.
“KENDİMİ BURADA GÜVENDE HİSSETMİYORUM”
Göç İdaresi’nden cevap alamadıkları için mağdur olduklarını söyleyen Maliki, “Birleşmiş Milletleri aradım. Gerçekten burada kalmaktan korktuğumu söyledim. Benim için bir şey yapmalarını istedim ancak bu durumun Göç İdare’nin elinde olduğunu söylediler. Ya red vermeli ya da beni kabul etmeleri gerektiğini söylediler. Göç İdaresi ne reddediyor ne de kabul ediyor. Bunu bekliyorum. Kendimi burada güvende hissetmiyorum. Bir an önce işlerimin hallolmasını istiyorum.” şeklinde konuştu.