Bir Fevkanidir gidiyor, Belediye Başkanımız Alan durup dururken ve bu kentte yapılması gereken onca iş varken, onca düzenleme güzelleme varken, tuttu kafayı Fevkani Köprüye taktı ve “yıkacağım” diyerek kent halkı yerine hurdacıların kalbini fethetti.
Yıkım ihalesi de yapıldı,
Yapıldı ama, “şaibeler var” deniliyor,
“Dosyalarda Yanlış yapıldı” deniliyor,
“Yeniden ihaleye çıkartılması gerekir” deniliyor…
Bu konuda eski Belediye Başkanımız Secaattin Gonca ile görüştük, “ihale dosyasında belediyeden kaynaklanan hata olduğu söyleniyor, katılanlardan biri dava açarsa ihale yenilenir” yorumunu yaptı.
“Köprünün Tapusu” konusunu da sorduk kendisine “bilemiyorum ama bir protokol var” dedi…
Bu arada bazı kamu görevi yapan ve yapmış olan inşaat mühendislerinin de görüşlerini aldık, bu tür yapıların mühendislik dilinde “sanat yapısı” olarak isimlendirildiğini, köprülerin, otogarların, menfezlerin vs. yapılaşmaların bu kapsama girdiğini söylediler.
Sanat yapılarının yapımı ve yıkımı için ayrı yönetmeliklerin var olduğu belirtiliyor.
Bizim Fevkani de bir “sanat yapısı” olarak geçiyor mühendislik dilinde ayrıca halkın anladığı sanat açısından da kültürel fonksiyonları var.
TTK yıllar önce EKİ iken köprüyü ünlü mimar Asım Kömürcüoğlu’na projesini çizdirtmiş, Alman Maig firmasına yaptırtmış, demiryolu bağlantıları ile birlikte Türkiye’de bir ilk olarak tarihe de geçirtmiş, çelik konstrüksiyon kullanılmış ve aradan da tam 67 yıl geçmiş…
Şu protokol konusuna gelelim;
Zamanla köprünün altına dükkanlar inşa edilmiş, Zonguldak burası biliyorsunuz adamlar boş buldukları yere bir şeyler dikiyorlar, yapıyorlar… Köprü altı da böyle olmuş. Bir protokol böyle gündeme gelmiş. EKİ o dönemde Zonguldak Belediyesi ile bir protokol imzalamış “madem öyle gel böyle” diyerek “al köprü senin olsun, bundan böyle ben karışmıyorum, bakımını da onarımını da sen yap” demiiiiş.
Demiş ama köprünün altından çok sular geçmiş olduğu ve dükkanlar tarafından istila edildiği için gereken bakım altına değil üstüne o da ara sıra asfalt dökülerek ve ağırlığı artırılarak yapılmış. Hatalı bakım yani…
Her neyse;
Belediyelerin böyle durumlarda sahiplendikleri böyle sanat yapılarını kafalarına göre yapıp yıkmaları için yapılan protokollerde “terkin” sözcüğünün geçmesi gerekiyor.
Biz de şimdi soruyoruz; TTK yani dönemin EKİ’si bu köprüyü Zonguldak belediyesine terkin kapsamında teslim etmiş mi?
Etmemişse belediye burası için ne yıkım kararı alabilir ne de yıkım ihalesi açabilir…
Eğer açarsa sadece başına iş açar!
Çünkü bu köprü belediyeye sadece ve sadece emanet edilmiş bir köprü, yıkması için verilmemiş. Bu durumda belediyenin yaptığı emanete hıyanet!.. Kimsenin babasının köprüsü değil bu köprü!
Belediyeye düşen bir an önce köprünün onarımını başlatmaktır. Çeşitli üniversitelerce bu konuda verilen raporlarda da yıkım değil onarım önerilmektedir.
Ayrıca Fevkani Köprünün bu kentin kültürel mirasının bir parçası olduğu da inkar edilemez, öyle yıllarca bu kente gelmeyip de uzaktan “yıkın gitsin canıııım, yenisi yapılsın” demek de safdilliktir.
Yerine yeni bir proje yapılmadan bir kentin ana ulaşım arterlerini de yıkmak akıl, mantık ve bilimle bağdaşmamaktadır.
Bu konu bir süre daha tartışma konusu olacak, halkın iradesine rağmen birileri işi inada bindirecek, “Çanakkale Geçilmez” şeklinde dağlara taşlara yazdığımız destan Zonguldak’ta da belki “Fevkani Yıkılmaz” şeklinde gönüllerde hayat bulacak, ya da büyük bir hayal kırıklığı yaşanacak;
Tercih Belediye Başkanının olacak!..
Ya kalpları kıracak, ya da gönüllere taht kuracak…
Biz Zonguldak Belediye Başkanımız Selim Alan’ın bu konuyu çok iyi ama çok çok iyi düşünmesini öneriyoruz, köprüyü yıkmak yerine limandaki kömür depolarını kaldırıp o alanları halka açmak görüşünü destekliyoruz. Başkan Alan “yüzde 85 halk destek veriyor” dediği söz konusu alan için destek veren oranın aslında yüzde 95 olduğunu öne sürüyoruz. Destek vermeyen yüzde 5’lik bölümü de Allah’a havale ediyoruz.
Hadi bakalım kolay gelsin Başkan…
Boş ver köprüyü, hayatın akışına bırak…
Yıkmaya değil, yapmaya bak!..