Spor

Futbol skor odaklı bir oyun... Topu çerçeveyle buluşturamadıktan sonra ne desek boş!

Abone Ol

Futbol netice odaklı bir oyun. Gol de futbolun temel unsuru. Kazanmak için meşin yuvarlığı ne yapıp edip beyaz çerçeveyle buluşturmak lazım. Deyim yerindeyse “Gol yoksa, galibiyet de yok...”

Tıpkı dün yaşandığı gibi!

Allem ettik, kallem ettik yine de gol bulamadık. Kalemizde golü görüp 1-0 yenik duruma düşmemize rağmen kazanmayı o kadar çok istedik ki... Allah’ı var, futbolcular skoru değiştirme adına ellerinden gelen çabayı fazlasıyla gösterdi. Bir sezon boyunca bulamadığımız gol pozisyonu sadece bir maçta bulduk. Bulduk da işin sonuna bak sen!

İkinci devre rakibin 57’nci dakikada 10 kişi kalmasıyla birlikte kalan bölümü tek kale oynadık desek hiç abartmış sayılmayız.  Adeta rakibi kendi sahasına hapsettik. Bunda rakibin eksik oynaması da etkili oldu tabi ki...

Kenar organizasyonları vardı, uzaktan şut denemelerinde bulunduk, penaltı ürettik, rakip kale alanına bir başka tabirle 6 pasın içine kadar girdik ama maalesef o topu bir türlü çerçeveden içeri sokamadık. Buna beceriksizlik de diyebilirsiniz, kaleci Haydar Yılmaz faktörü de...

Haydar demişken...

39 yaşındaki bir kaleciden bahsediyoruz. Öyle tecrübeli, öyle soğukkanlıydı ki alınan galibiyette rolü çok büyüktü. İlk yarıda Fatih’in şutlarında duvar ördü, ikinci yarıda Ercüment’in penaltısında gole izin vermedi, Emre Kara’nın şutunda iyi yer tuttu, Hakan Çevik’in uzatma dakikasında kafa şutunu çizgi üzerinden nasıl çıkardı doğrusu hayretler içindeyim.

Sadece bunlarla sınırla kalsa iyi, bunun gibi birçok pozisyonda kalesinde devleşti Haydar. Tam ‘gol’ diye sevineceğiz, bir bakmışsınız Haydar oracık da bitivermiş. Yiğit’i öldür, hakkını ver. Hiç şüphesiz bu sezon izlediğim en iyi kaleci performansıydı. Maçı izleyenler bana hak verecektir.

Haydar çok iyiydi de biz mi kötüydük. Buna da katılmıyorum. Yenilgiyi asla hak etmedik. Aksine galibiyeti hak eden taraf kesinlikle Zonguldak Kömürspor’du.

Pekala bir takım sayısız net gol pozisyonuna giriyorsa neden kaybediyor. Hem de mutlak kazanmak zorunda olduğu bir maçta. Asıl sorgulanması gereken yer burası.

Yakaladığımız pozisyonların bir tanesini gole çevirsek, arkası çorap söküğü gibi gelecekti. İşte o zaman 1-0 Vanspor lehine olan skor, bizim lehimize çok farklı olabilirdi.

Benim hatırladığım ilk yarıda Fatih’in iki şutu, Embiya’nın ceza sahasında bomboş pozisyonda kale yerine havaya diktiği top, ikinci yarıda Ercüment’le kaçan penaltı, Embiya’nın kale çizgisi üzerinde ıska geçtiği kafa topu, Emre Kara’nın şutu, Hakan’ın altıpas içinde kafa şutu... Pozisyonlar say say bitmiyor.

Bu sezon özelinde pozisyon zenginliğinin en üst seviyeye çıktığı bir maçtı dünkü 90 dakika. Bu yönüyle bakıldığında üstün olan taraf Zonguldak Kömürspor’du ama kazanan Vanspor.

Şimdi soruyorum... “İyi oynayıp kaybetmek mi, eksik ve kötü oynayıp kazanmak mı?”

Bana sorarsanız skor derim. Güzel futbol sadece skoru taçlandırır. Zor deplasman olarak görülen Zonguldak’tan, üstüne üstlük 10 kişiyle galip çıkabiliyorsanız, hiç iyi ya da kötü futbol denklemine girmem. Bir şekilde 3 puanı almışsam gerisi teferruattır.

Kimse sizin iyi oyununuza bakmaz, kimse sizin kaçırdığınız gollerle ilgilenmez. Skor odaklı futbolda, herkes skor başarısını konuşur, skoru alkışlar.

Dün kazanmış olsaydık, bugün Play-Off özelinde farklı ve umutlu şeyler konuşuyor olacaktık. Mevcut tabloda 40 puanla 8’inciyiz. Play-Off hattında yer alan 4’üncü Ankara Demirspor, 5’inci 1461 Trabzon ve 6’ncı İskenderunspor’un 9 puan gerisindeyiz. Arada bir de geçmemiz gereken 7’nci Karacabey Belediyespor var. Onu da 8 puan geriden takip ediyoruz.

Kalan 12 maçlık periyotta bu farkların kapanması çok mümkün gözükmüyor. Biz seri yakalayacağız, rakipler ise seri halde kaybedecek. Bu hiç olası gibi değil.

Yine de çıkmayan candan ümit kesilmez. Matematiksel olarak şansımızın tükendiği ana kadar umudumuzu yitirmeyeceğiz. Play-Off olmazsa kendimiz için, arma için, prestijimiz için oynayacağız. Öyle ya, ilk defa Play-Off yarışının içinde olmuyor değiliz. Dolayısıyla ligi bırakacak halimiz yok. Ortada 12 maç, alınması gereken 36 puan var.

7 yıldır mücadele ettiğimiz 2. Ligde yakaladığımız en yüksek puan rakamı 48. Mesela kendimize şöyle bir şart koşabiliriz. Neden 50 puan ve üzerine çıkıp bir ilki başarmayalım...

Son söz olarak şunu da ifade edeyim.

Antrenman sahası olmayan, kendi kulüp tesislerini kullanamayan, “göçebe bir futbol hayatı” yaşayan takımın bu şartlarda bu ligin 8’incisi olması bile benim nazarımda büyük bir başarıdır.