Gazeteci Muzaffer Akgün, tanıştığım dönemler 1999 ile 2000 li yılların başıydı. Akgün, hızlı bir gazeteciydi.Gazetecilik refleksi çok güçlüydü. Adalet Gazetesi. Doğru Haber.
Yerel basın adına gerçekten çok dinamik bir yapısı vardı.
Köşeleri okunur. Tüm sokağın sesini yazılı basına dökerdi.
Her  türlü bilgiler ondan geçerdi. Güçlü bir kulis bilgisi vardı. Önemli bir istihbarat  ağıda vardı.
Köşe yazısı ve kulis bilgileri ile  gazetesinin tam bir sayfasını dolu dolu kullanırdı. Güçlü bir kadro yapısı vardı. Gazeteciliğe ilk başladığım yıllarda Akgün ile tanıştık.
Görüştük. Bir arada olduk.
Meslektaş olarak her zaman birlikteliğimiz karşılıklı görüş alışverişlerimiz olmuştur. Tabi ki anlaşamadığımız konular olmuştur. Ama karşılıklı diyalog ile her sorunu çözerdik.
Doğru haber ve Adalet gazetesi her daim iyi  ve güçlü gazete olmuştu.
Muzaffer Akgün işe birlikte Cevdet Akgün, Meryem Demir ve muhabir kadrosu ile Zonguldak yerel basının nabzı tutulmuştur. Zaman zaman dergi ile bu yayım süreleri daha geniş ortamlara hitap etmiştir.
Muzaffer Akgün ile Zonguldak Gazeteciler Başkanı olduğum dönemde karşılıklı birçok görüşmelerimiz olmuştur.
Hiç unutmuyorum ZGC’ de yönetici iken rahmetli Yusuf Günaydın’ı kaybetmiştik. Cemiyet önünde tören düzenlemiştik.  Muzaffer Akgün, rahmetli başkan Günaydın’ın cenazesinin nakli olurken, kendi personeli olan o dönem doğru haber de muhabirlik yapan Şakir ( Şalter) arkadaşımızı yanına vermişti.
Her türlü ihtiyaçlarını da karşılayarak bu refakat durumunu sağlamıştı. Kolay değil.
Trabzon’a gidilecek, cenazeye katılım ve geri dönülecek. Tam 1600 km. yol. Gerçekten çok cesurca ve bir kadar da sahiplenici bir karardı.
Gazeteciler Cemiyetine sahip çıkılmış. Merhum Başkan  Günaydın, yalnız bırakılmamıştı. Bizler de uygun görmüştük. O günler benim cemiyette yönetici olarak çok yeni dönemimdi. Muzaffer Akgün’ün yaptığı bu cesur hareketi hiçbir basın kuruluş yapamamıştı. O günü ve Akgün’ün sahip çıkma hareketini hiç unutmam. Böyle bir gazeteciydi. Her gazeteciye de sahip çıkardı. Elinden gelen katkıyı da  varsa maddi, yoksa manevi yerine getirirdi.
Basın kuruluşu olarak yerel gazetecilikten ayrılmasını hiç istememiştim. Renkli bir kişilikti. Heyecan veren kalemi vardı. Yerel basına her daim güç veriyordu. Genel ve yerel seçimler olsun, ilin nabzını tutarlardı.
Süreçte  her zaman ZGC’ ye destekleri olmuştur. Yönetimlerde yer almışlardır.  İcracı kurullarda görev almışlardır. 
Tabi ki Zonguldak Gazeteciler Cemiyetinin, hizmet binasının 1991 yılında alınmasında Muzaffer Akgün’ün büyük destekleri olmuştur. Siyasi erkanı bu konuda ikna etmiştir. ZGC’ ye verilmesinde katkısı önemlidir. Değerlidir.
 Sonraki süreçlerde belki ayrılıklar yaşanmıştır ama sonunda bir araya gelinme başarılmıştır.
Tabi ki Muzaffer Akgün’ ün yaşadığı talihsiz kaza ve sonraki süreçte geçirdiği bazı rahatsızlıklar sonrası yerel basından da koptu.
Gazetesini satmasını kendi adıma hiç istememiştim. 
Çünkü Akgün ailesinin yerel basında kalması tarafındaydım.
Maalesef bazı gelişmeler gazetenin satışını biranda gündeme getirdi. Gazetenin satışı sonrası ise yerel basında çok da uzun süreli yer alınamadı.
Uzun zamandır da rehabilitasyon bakım merkezinde ki tedavi süreci. Her an çok yakında iyi olacak ve  Zonguldak’a döneceği beklentileri, bizleri de mutlu ediyordu.
Merhum Akgün’ü Bursa / Kestel bakımevinde ziyaret ettim.
Güzel bir rehabilitasyon merkeziydi. Destek alarak yürümeye başlamıştı. Konuşması iyiydi. Oradan biraz daha moralli ayrılmıştık.
Tabi ki bu dediğim yıllar önceydi. Hemen her ay telefonla arar, başkan nasılsın derdi. Fotoğraflarını ZGC duvar panosuna asmıştım.  Mutlu olmuştu. İnşallah yine mutlu edeceğiz.
Telefonla aradığında Zonguldaspor’ u sorardı. Zonguldak siyaseti ile ilgili bilgiler alırdı.
Gazetecilik refleksi hiç bitmedi. Evet. 
Merhum Akgün, Kaymakam olabilirdi. Sonra daha üst rütbelere gelebilirdi.
Ama gazetecilik mesleğini tercih etti. Gazetecilik aşkı ağır bastı. Gazetecilik mesleği ile yoğruldu.
Zonguldak dışında ki yaygın basında ve siyaset arenasın da basın denince ‘’Akgün Kardeşler’’ her daim gündeme gelirdi.
  O günlerden bugünlere gelindi .Dün cenazesinde yer aldık. Aile kabristanına gittik.
Defini  gerçekleştirdik. Dualarımızı ettik. 
Akşam uzunmehmet caminde ki kuran- ı kerim törenine katıldık.
Elimizden geldiğince görevimizi yapmaya çalıştık. Kolay olmadı. Zordu.
Bugün adına Muzaffer Akgün’ün Adalet ve Doğru haber gazetelerinin arşivleri ZGC’ de özenle muhafaza ediliyor.
Saklanıyor. Muzaffer Akgün, ismi orada yaşayacak, yaşatılacak.
Cenazesinde herkes vardı. Çok kalabalıktı.
Zonguldak’tan uzun süredir ayrı olmasına rağmen unutulmamış , kalplerde ve gönüllerde yaşatmış. 
Yaşatılmış. Gazeteci meslektaşlarının çoğunluğu oraydı.
Vefasızlar hariç.
Ayrıca Bartın ilinden gazeteciler vardı. 
Karabük’ de gazeteciler örgütü başkanı ve meslektaşlar vardı.
Ereğli ilçesinden katılım oldu. Bölge adına sevilen bir gazeteciydi.
Bazı talihsizlikler bu duruma getirdi. Yoksa halen daha gazetecilik görevini yerine getirirdi.
 Çok genç yaşta kaybettik. Bence olgunluğunun baharında gitti.
Zonguldak’a ve ailesine karşın daha çok görevleri vardı.
Olmadı.
Akgün ailesine başsağlığı diliyorum. Cevdet Akgün’e sabırlar diliyorum.
Abisinin vefatı onu derinden sarstı.İnşallah çabuk atlatır. 
Meryem Demir ve çoçukları Melih ve Ecenaz, Akgün’ün acısını paylaşıyorum.
Çok kolay değil. Ailenin reisini, Baba kaybetmek çok kolay değil, yeri  doldurulamıyor.
Başsağlığı diliyorum.
Muzaffer Akgün, gazetecilik olarak Zonguldak’ta bir eser bırakmıştır.
Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.
Bizler hakkımız helal ediyoruz.Helal olsun.
Ruhu şad olsun.
Şimdilik nokta.