Bilindiği gibi Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan mevsim etkilerinden arındırılmış tüketici güven endeksi, Ekim ayında bir önceki aya göre %0,1 oranında azaldı; Eylül ayında 82,0 olan endeks, Ekim ayında 81,9 oldu.Bu arada geçen 12 aylık döneme göre mevcut dönemde hanenin maddi durumu endeksi Eylül ayında 71,8 iken, Ekim ayında %3,3 oranında azalarak 69,4 e düşerken,gelecek 12 aylık döneme ilişkin hanenin maddi durum beklentisi endeksi Eylül ayında 79,1 iken, Ekim ayında %0,6 oranında artarak 79,5 oldu ise de;gelecek 12 aylık döneme ilişkin genel ekonomik durum beklentisi endeksi Eylül ayında 83,3 iken, Ekim ayında %2,3 oranında azalarak 81,4 oldu.
* * *
Hal böyle iken,Krizin etkilerini derinden hisseden vatandaşlar da, ekonominin daha da kötüye gideceğini düşünüyor. Her 10 kişiden 8’i ekonomide daha kötü bir gidişat bekliyor.Buna göre 10 kişiden neredeyse 8’i Türkiye ekonomisinin daha da kötüye gittiğine inanıyor. Rekor üstüne rekor kıran döviz kurları ve salgın etkisiyle eriyen gelirler, halkın büyük bir bölümünü karamsarlığa sürüklemiş durumda.Araştırma şirketi Metropoll tarafından gerçekleştirilen ‘Ekim 2020 Ayın 5 Rakamı’ araştırmasına göre seçmenin yüzde 78.1’ide‘ekonomideki gidişat kötüleşmektedir’ görüşüne katıldığını açıklarken,diğer taraftan da Seçmenin yüzde 20’si ekonomide daha kötü bir gidişat beklemediğini belirtti. 10 kişiden 6’sı yanlış ekonomi politikalarının ekonomideki kötü gidişatın temel sebebi olduğuna inanırken, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ekonomideki gidişatı kötüleştirdiğini söyleyenlerin oranı yüzde 45.9, liyakatsiz ekonomi yönetiminin burada sebep olduğunu açıklayanların oranı ise yüzde 45 oldu.
* * *
Sonuç olarak, araştırmaya göre, ekonomi yönetiminin yinelediği bir argüman olan ‘dış güçler’ konusu ise halkın çok fazla gündeminde değil. Ekonomideki kötüleşmeyi dış güçlere bağlayanların oranı yüzde 22.7’de kaldı. Seçmenin yüzde 54.7’si muhalefet partilerinin mevcut ekonomik durumu düzeltecek kadrolara sahip olmadığına inanırken, muhalefet partilerinin ekonomideki sorunları çözeceğine inanların oranı ise yüzde 36.9’da kaldı. Ekonominin sırtında bir kambur haline gelen ve döviz üzerinden verilen garantilerle, büyük bir kara delik haline gelen KÖİ projeleri de vatandaşı rahatsız ediyor. Özel şirketlere hasta ve yolcu garantisi verilerek yapılan yol, köprü, şehir hastaneleri gibi projelerin kamulaştırılması gerektiğini söyleyenlerin oranı da yüzde 64’ü buluyor.Metropoll tarafından gerçekleştirilen Türkiye’nin Nabzı-Ekim 2020 araştırmasına göre, ekonomideki gelişmelerin siyasi açıdan da önemli bir dönemeç yarattığına işaret ediyor. Araştırmaya göre ise ilk kez, AKP oyları yüzde 30’un altına düşerken, özellikle ekonomik zorluklar seçmenlerin yaklaşımını da değiştiriyor. Araştırmaya göre kararsız seçmen oranı, Ekim 2020 itibarıyla, yaklaşık yüzde 25 oranına tırmanırken, tarihin en yüksek oranlarından birine ulaştığı da izlenen bir durum şeklinde karşımıza çıkıyor. Bu durumda siyasi dengelerde taşlar yerinden oynarken, önümüzdeki aylar itibarıyla eğer ekonomideki kötü gidiş durdurulamazsa 2023 seçimlerine doğru ABD dekine seçimlere benzer sonuçlarla karşılaşma olasılığı da yakın bir ihtimal olarak gözüküyor.