Öteden beri bilindiği gibi küresel pandemikoronovirüskovid-19 vakalarındaki artışla ilgili belirsizlikler halen devam  ederken,gelişmekte olan ekonomilerin borçlanma kabiliyetinin sınıra yaklaştığına dair işaretler var. Yerel borç piyasalarında faiz oranları yükseliyor. Yabancı yatırımcılar artık iştahlarını kaybediyor: CapitalEconomics'in bir sermaye akışı takipçisi, yükselen piyasaların Ağustos ayında 30 milyar dolarlık net sermaye çıkışına maruz kaldığını öne sürüyor ki bu, piyasa paniğinin doruğunda Mart ayında kaydedilen 55 milyar dolardan bu yana en büyük çıkışdurumunda.Nakit sıkıntısı çeken ülkeler, pandeminin neden olduğu ekonomik krizden çıkış yollarını bir anlamda ya “ödünç” alıyorlar,ya da açık finansman yoluyla olayı geçiştirmeye çalışıyorlar.Yatırımcıların, düşük küresel faiz oranlarından kaynaklanan yükselen piyasa borçlarına olan iştahı, koronavirüs şoku altında sarsılan gelişmekte olan ülkelerde bir mali felaketi önledi. Mamafih ancak analistlere göre, hükümetler pandeminin ekonomik etkilerinden kurtulmaya çalışırken bir taraftan da gelecek için daha büyük sorunları biriktiriyorlar.

    *        *         *

Geçtiğimiz mart ayında salgın patlak verdiğinde piyasaları sarsan panik içinde, birçok kişi, gelişmekte olan piyasaların yeni bir bir borç krizine sürükleneceğinden korkuyordu.Borç temerrüdü yerine, yeni borçlanma oldu. Gelişmekte olan ülkeler 1 Nisan’dan bu yana uluslararası tahvil piyasalarında 100 milyar dolardan fazla para topladı.Gelişmekte olan bir piyasa araştırma şirketi olan Tellimer’ın baş ekonomisti StuartCulverhouse, “Mart ve Nisan ayları arasında ülkeler arasında ayrım gözetmeyen borç ödemesi endişeleri çok azaldı. Gelişmekte olan pazarlar için sistemik sorunlar öngörmüyoruz deniliyorsa da;Ancak diğerleri, pandeminin uzun vadeli etkisinin göz ardı edilmesinin zor olacağından endişe ediyor. SociétéGénérale’de yükselen pazarlar stratejisti Phoenix Kalen “Pek çok yerde V şeklinde iyileşmeler gördük ve bu, [pandeminin] bir defaya mahsus, birkaç ay gibi kısa vadede acı verici ancak kalıcı bir etkisi olmayacağı konusunda iyimserliği körükledi. Ancak zaman geçtikçe ve daha fazla enfeksiyon, daha fazla tecrit, dünya çapında ekonomik faaliyetler üzerinde daha fazla kısıtlama gördükçe, gerçekler ağır basacak” şeklinde uyarıyor.

   *        *         *

Geçtiğimiz haziran ayına kadarki üç ay içinde gelişmekte olan dünyanın çoğunda gayri safi yurtiçi hasılada çift haneli daralmalarla birlikte, ekonomik zarar beklenenden çok daha fazla oldu. Açıkça tam belirgin olmasa da stagflasyonla ilgili   bir görünümün öne çıktığı izleniyor.Pek çok ülkede, kamu maliyesi harap durumda. Nijerya’nın federal hükümeti Ocak ve Mayıs ayları arasında gelirlerinin yüzde 72’sini borç servisine harcadı. Güney Afrika hükümeti, bu yıl GSYİH’nın yüzde 15’ine eşit bir bütçe açığı bekliyor. Bu, salgın daha başlamadan önce öngörülen açığın hemen hemen iki katından fazla.Bu arada Yoksulluğa Karşı Tek Kampanyanın Afrika Direktörü EdwinIkhuoria, “Neredeyse tüm emtia bağımlı ülkeler aynı durumda” değerlendirmesiyle gelinen en son noktayı açıklamaya çalışıyor.Ancak şimdiye kadar, yardım başvuruları düşük. Düzinelerce ülke IMF ve Dünya Bankası’ndan acil durum fonu almış olsa da, bu destekler çoğunlukla küçük miktarlarda. Yalnızca Mısır ve Ukrayna, Stand-By Düzenlemeleri olarak bilinen yeni IMF programlarına toplam 10,2 milyar dolarlık başvuru yaptığı açıklanıyor.

          *        *         *

Sonuç olarak,analistler, çoğu şartlara bağlı kredilendirmenin birçok ülkeyi IMF’den bu tür bir yardım istemekten caydırdığını; hele ki küresel mali koşullar bu kadar gevşekken borçlanmanın daha cazip bir seçenek haline dönüştüğünü özellikle vurguluyorlar. Hal böyle iken gittikçe ağırlaşan borç yüklerini rekor seviyelere çekiyor. Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s ise, en büyük 19 gelişmekte olan piyasada borcun GSYİH’ye oranının yalnızca bu yıl için ortalama 10 puan artmasını bekliyor. Dahası ülkelerin faiz oranlarının rekor düzeyde düşük olduğu bir dünyada bile sonsuza kadar borçlanamayacağı konusunda uyarıda bulunuyor. Moody’s e göre bir noktada, bütçe kısıtlamaları hükümetlerin hem harcamalarını hem de faiz ödemelerini karşılayamayacak hale gelmesine neden olurken; borç bu kadar hızlı bir şekilde şişmeye devam ederse, bir yerde sürdürülemez hale gelecek.Gelişmekte olan ekonomilerin borçlanma kabiliyetinin sınıra yaklaştığına dair işaretler var. Yerel borç piyasalarında faiz oranları gittikçe yükseliyor.Yabancı yatırımcılar iştahlarını kaybediyor: CapitalEconomics’in bir sermaye akışı takipçisi, yükselen piyasaların Ağustos ayında 30 milyar dolarlık net sermaye çıkışına maruz kaldığını öne sürüyor ki bu, piyasa paniğinin doruğunda Mart ayında kaydedilen 55 milyar dolardan bu yana gerçekleşen en büyük çıkış olarak değerlen diriliyor.