TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak şubesinde ‘Geziye emeğimize mesleğimize sahip çıkıyoruz’ açıklaması yapıldı.
TMMOB Başkanı Emin Koramaz ve Oda Başkanı Ayhan Yüksel’in katıldığı basın açıklamasına Maden Mühendisleri Odası Başkanı Çağlar Öztürk, yönetim kurulu üyeleri, CHP il başkanı Murat Pulat, İlçe Başkanı Ebru Uzun, CHP İl Kadın Kolları başkanı Merve Kır, KESK’e bağlı şube başkanları, STK temsilcileri bazı belediye meclis üyeleri katıldı.
Maden Mühendisleri Odası Başkanı Çağlar Öztürk yaptığı açıklamada, “1960’lı yıllarda dünya genelinde gelişen yeni toplumsal hareketler, eski hareketlerden pek çok yönüyle farklılık göstermekte ve yeni talepler içermekte idi. Ancak, eski toplumsal hareketlerin konu ve talepleri yeni toplumsal hareketlerin odağını oluşturmuştur. Dolayısıyla her toplumsal olay bir sonraki için beslenme kaynağıdır. Tıpkı ülkemizde olduğu gibi” diyerek açıklamasında şöyle dedi:
1960/70 yılları arasında yapılan işçi direnişleri hak arama üzerine kurulmuş inşa edilmiş ve işçi sınıfı tarihinde onurlu yerini almıştır.12 Eylül Amerikancı faşist darbe ülkede demokrasi adına ne varsa aldı götürdü. Uyanışın ve direnişin önüne geçmek için yüz binler işkenceden geçirildi ,binlerce yurtsever tutsak edildi,bir sağdan, bir soldan deyip idamları apoletlerine eklediler,17 yaşındaki Eren’i yaşını büyütüp darağacına gönderdiler. 1986 yılında 12 Eylül sonrası ilk büyük NETAŞ grevi ve ardından 1989 bahar eylemleri gerçekleştirildi.
Günlerden 4 Ocak 1991 ;Zonguldak maden işçisi aileleri ve Zonguldak halkı ile büyük madenci yürüyüşünü başlattı. On binler hak mücadelesinde buluştu ve direniş tarihinde yeni bir sayfa açıldı.
2013 yılı MAYIS ayında ağacıma, parkıma, yaşam alanıma dokunma ile başlayan ve ülkenin dört bir köşesinde sahiplenilen ‘onurumuz, gururumuz gezi direnişi, direnme sözcüğüne başka bir anlam yükledi.Gezi parktı.ağaçtı,gezi özgürlüktü,gezi insandı,yaşama dair her şeydi.
Bu direnişlerin toplumsal tarihimizde ayrı ayrı önemli yerleri var. Ancak, nasıl ki Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının mücadeleleri, bizim kuşağın beynine özgürlük ve direniş tohumları ekmişse, halâ hafızalarda tazeliğini koruyup genç kuşaklara kılavuz olmuşsa, Gezi parkı direnişi de yeni ve gelecek nesillerin zihinlerine özgürlük tohumları ekecek, insan ve yurt sevgisini nakşedecektir.
O yüzde gezi davasında yargılamaları ve verilen mahkumiyetleri tanımıyoruz. Demokrasi ve özgürlük,Doğa mücadelesinden koparılmak istenen arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Ayrıca özgürlük ve demokrasi mücadelesi için onurlu duruşu ile kendini topluma atamış CHP İstanbul İl Başkanı sayın Canan Kaftancıoğlu’na verilen mahkumiyet kararını tanımadığımızı da kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz”
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz’da açıklamasında, “Geziye, emeğimize, mesleğimize sahip çıkıyoruz” diyerek şunları söyledi:
“Ülkemiz ekonomiden siyasete kadar her alanda büyük bir kriz içerisinde.Krizin sorumlusu olan iktidar, halkın acil sorunlarına çözüm üretmek yerine toplumsal muhalefeti susturarak başarısızlığının üstünü örtmeye çalışıyor.Son günlerde birbiri ardına yaşanan hezeyanların altında, iktidarın bu çözümsüzlüğünün telaşı yatıyor.
Ülke tarihimizin en kitlesel ve uzun süreli halk hareketlerinden biri olan Gezi Direnişi ve Canan Kaftancıoğlu davalarında birbiri ardına verilen mahkumiyet kararları iktidarın çaresizliğinin dışa vurumudur.
Aralarında TMMOB Yönetim Kurulu üyemiz Mücella Yapıcı, Şehir Plancıları Odamızın İstanbul Şubesi’nin eski başkanı Tayfun Kahraman ve Mimarlar Odamızın Hukuk Müşaviri Can Atalay’ın da bulunduğu arkadaşlarımıza verilen cezalar, hukukun gereği olarak değil, iktidarın toplumsal muhalefeti cezalandırma ve sindirme siyasetinin sonucu olarak verilmiştir.İktidar güdümündeki mahkemenin verdiği bu cezaların hiçbir hukuki dayanağı ve toplumsal meşruiyeti bulunmamaktadır.
Gezi Direnişi ve bu direnişin parçası olmuş herkes, tarih karşısında ve toplum vicdanında tertemiz ve lekesizdir. Siyasi iktidarın arkadaşlarımız nezdinde cezalandırmak istediği Gezi Direnişi olduğu kadar, parkına, şehrine, doğasına, tarihine sahip çıkan mühendis, mimar ve şehir plancılarıdır.
Buradan iktidara sesleniyoruz: hukuku ve yargı organlarını siyasal çıkarlarınız doğrultusunda kullanmaya çalışmayın. Buradan aynı zamanda yargı organlarına ve yargıçlara sesleniyoruz: kararlarınızı iktidarın ihtiyaçlarına göre değil, hukukun evrensel ilkelerine göre verin.Hiç kimsenin bu ülkeye, bu halka bu denli kötülük yapmaya, bu denli acı çektirmeye hakkı yok.Ama bilin ki, iktidar zorbalığına bugüne kadar hiç boyun eğmedik, bundan sonra da asla boyun eğmeyeceğiz.
Gezi Direnişini, Gezi Davası’nda ceza alan arkadaşlarımızı, uğruna bedeller ödediğimiz değerlerimizi, kamusal faydayı ve meslektaşlarımızın haklarını savunmaya devam edeceğiz.
Özel sektörde çalışan meslektaşlarımızın çalışma koşulları kriz derinleştikçe daha da zorlaşıyor. Meslektaşlarımız kriz koşullarında ilk gözden çıkarılacaklar listesinde bulunuyor. İşsizlik tehlikesi, düşük ücretler ve güvencesiz çalışma ücretli çalışan meslektaşlarımızın ortak kaderi haline geldi.
Ülkemizin bugün içinde bulunduğu krizden kurtuluşun yolu, bu krizi yaratan nedenlerin tümüyle ters yüz edilmesinden geçmektedir.Tek adam rejimine karşı halk egemenliği anlayışının, neoliberal politikalara karşı kamucu politikaların, toplumsal kutuplaşmaya karşı bir arada yaşamın, baskı ve zorbalığa karşı demokratik hak ve özgürlüklerin savulması ve geliştirilmesi hepimizin ortak ihtiyacıdır. Ülkemizin geleceğini kurtarabilmek, daha iyi koşullarda yaşayabilmek ve çocuklarımızın geleceğini güvenceye alabilmek için mücadelemizi ortaklaştırmak ve büyütmek zorundayız.
Yaşadığımız tüm baskılara rağmen demokrasiye, özgürlüklere, bağımsızlığa, laikliğe ve toplumculuğa olan bağlılığımızdan taviz vermeyeceğiz.Ülkemizi kasıp kavuran kriz koşullarında meslektaşlarımızın ekonomik, demokratik ve mesleki faydalarının geliştirilmesi için mücadele etmekten de vazgeçmeyeceğiz!Türkiye’nin içinden geçtiği bu karanlık dönemde, Gezi’ye, emeğimize ve mesleğimize sahip çıkacağız!Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” (Şaban YILMAZ)