Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından, 16 Ekim Dünya Gıda Günü 2020 yılı teması; “Hep birlikte büyütelim, besleyelim ve sürdürelim” olarak ilan edilirken,Dünya Bankası raporunda; israf edilen gıdanın açlıktan ölen insanların 15 katını besleyecek miktarda olduğu bilgisi yer alırken, Türkiye’de 1 yıl içinde yaklaşık 1,7 milyar ekmeğin çöpe atıldığı, bu arada 214 milyar liralık gıda israfı yapıldığı belirtiliyor. Öte yandan da Dünya Gıda Günü dolayısıyla açıklama yapan Türk Veteriner Hekimler Birliği (TVHB) Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu, içinde bulunduğumuz pandemi sürecinin tüm zamanlardan farklı olduğuna vurgu yaparak, “Yarının dünyası farklı olacaktır. Bu farklılık sebebiyle yeterli ve güvenilir gıdaya erişim tüm devletlerin öncelikli konusu olmaya devam edecektir. Zira devletlere düşen temel görev insanlarının yeterli ve güvenilir gıdaya erişiminin sağlanmasıdır.”değerlendirmesi yapılıyor.
* * *
Diğer taraftan da Dünya Gıda Günü dolayısıyla açıklama yapan Türk Veteriner Hekimler Birliği (TVHB) Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu, içinde bulunduğumuz pandemi sürecinin tüm zamanlardan farklı olduğuna vurgu yaparak, “Yarının dünyası farklı olacaktır. Bu farklılık sebebiyle yeterli ve güvenilir gıdaya erişim tüm devletlerin öncelikli konusu olmaya devam edecektir. Zira devletlere düşen temel görev insanlarının yeterli ve güvenilir gıdaya erişiminin sağlanmasıdır.” sözleri yanı sıra; “Dünyada, her 9 insandan biri yetersiz beslenmekte, her gün açlığa bağlı nedenlerle yaklaşık 25 bin kişi hayatını kaybetmekte, yine her yıl yaklaşık 600 milyon insan güvenilir olmayan gıda tüketimi nedeniyle hastalanmaktadır. Afrika’da çocukların açlıktan ve 10 liralık antibiyotik ilaçları alamadıkları için ölmeleri acı vericidir. Durum bu iken; çeşitli uluslararası kuruluşlar, bu rakamların yüzde 20 civarında artacağını rapor etmektedir.”vurgusu da yapılıyor. Ayrıca açıklamasını sürdüren Eroğlu “yetersiz ve niteliksiz beslenme, mikro besin elementlerinin yetersizliği gibi beslenme sorunlarının neden olduğu sağlık harcamaları ile obezite ve aşırı kilonun da küresel ekonomi üzerindeki yükünün yıllık olarak 3,5 trilyon ABD doları düzeyinde olduğu tahmin edilmektedir.”şeklinde sözlerini sürdürdüğü izleniyor.
* * *
Gerçekte gıda israfı, tüketiciye ulaştırılan gıdanın tüketici tarafından tamamının veya bir kısmının tüketilmeden atılması veya tüketiciden kaynaklanan nedenlerden dolayıbozulmasıdır.Dünyada da her yıl üretilen gıdanın 1.3 milyon tonu, yaklaşık üçte biri, çöpe atılmaktadır. Bu rakam, dünya enerji tüketiminin %10’undan fazla bir değere eşittir. Ekonomik yükü ise 750 milyar dolardır. 2030 yılında gıda israfının yıllık olarak 2.1 milyar tona çıkacağı ve bu israfın parasal tutarının 1.5 trilyon dolara tekabül edeceği tahmin edilmektedir.Hal böyle iken tarım ve gıda etiği; insan faaliyetleri üzerine yoğunlaşan uygulamalı etik alanlarından biridir, tarım ve gıda sisteminin değer sorunlarını inceler.Dolayısıyla tarım ve gıda etiği; gıdanın üretiminden tüketimine kadar olan süreçte doğru değerlerin araştırılması ve bu değerlerin uygulanması ile ilgilidir. Ayrıca tarım ve gıda etiği, insanların mevcut durumu sorgulamasını, daha kapsamlı düşünmesini, daha duyarlı olmasını ve esas itibarıyla doğru olan şeyleri yapmak için yoğunlaşmasını sağlar. Fakat uygulamaya baktığımızda bahse konu gıda etiği ve sorgulama açısından gelinen bilinç düzeyi de zımnen yeterli olamadığı gibi ne yazık ki gıda maddeleri üzerindeki her türlü yapılan hile tağşiş ve sahtekarlıkların geldiği noktada neredeyse olay had safhaya ulaşarak resmen ahlaksızlık noktasında zirve yaptığı da bilinen bir durumdur.
* * *
Sonuç olarak, küresel anlamdaki Dünya ölçeğinde;1.3 milyar insanın günlük 1.25 doların altında,dünya nüfusunun yarısının günlük 2.5 dolar gelirinin bulunduğu büyük çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere dünya nüfusunun %12.9’unun yetersiz beslendiği, 780 milyon kişinin güvenilir içme suyuna erişemediği ve her yıl 760 milyon çocuğun ishalden öldüğü bir dünyada ürün kaybının ve gıda israfının önlenmesi konusunda bireyler, örgütler ve devlet seviyesinde
önlemlerin alınması gerektiği çok açıktır. Ürün kaybının önlenmesi ile ilgili konuların daha çok örgütler ve devlet, ürün israfı ile ilgili konuların da daha çok birey ve birey ile devlet işbirliğiyle ele alınması durumunda daha etkili olacağı da açıkça söylenebilir. Bu yöndeki israf çeşidine bakıldığında;Gıda israfının genellikle tüketim alışkanlıklarından kaynaklan dığı söylenebilir. Yüksek düzeyde gıda harcaması yapmak, ihtiyaçtan fazla satın almak, evde pişen yemeğin yenmeyen kısmını çöpe atmak, tabağına aldığı yemeği bitirmemek, israf ettiğinin farkında olmamak gibi hususlar da bu kapsamda rahatlıkla değerlendirilebilir.Özellikle bu açıdan bir genelleme
yapıldığında;yüksek gelir gruplarında gıdayı çöpe atmaeğilimi aslında daha yüksektir.Bu kapsamda, tüketimin toplumsal statü göstergesi olarak algılandığı da söylenebilir.Çünkü tüketim esas olarak,toplumun yapısına, kültürüne ve döneme göre değişkenlik gösteren sosyal bir olgudur. Bu arada da tüketim açısından toplumsal bilinç düzeyinin verilebilecek eğitimle birlikteileri derecede yükseltilmesi maalesef artık zorunluluk oluşturmakla beraber, ürün kaybı ve gıda israfının etik olmadığı inkâr edilemez bir gerçektir, açıkça bunların önlenmesi için gerekenleri yapmak ahlakın insanlara yüklediği çok önemli görevlerden biridir