GİTTİKÇE GERİLEN ABD-TÜRKİYE İLİŞKİLERİNDE   RÜZGAR NE TARAFA DOĞRU ESİYOR?

Abone Ol

Dış bağlantılı bir haber ajansına göre ABD’nin Brüksel’e ‘NATO üyesi Türkiye’nin uzlaşmaya yakın olduğu bir zamanda’ zor durumda bırakılmamasını söylediği” bilgisine yer verilirken,AB Konseyi, Oruç Reis gemisinin Doğu Akdeniz’deki gaz arama faaliyetlerinden sorumlu tutulan iki TPAO yetkilisine yaptırım kararını böylece askıya almıştı. “Uzlaşmaya yakın olmaktan”kasıt ise Türkiye’nin görünür de Yunanistan’la 62’incisi 16 Mart’ta Atina’da yapılan istikşâfigörüşmeleriydi.Hal böyle ikenABD ve AB’nin yönetimleri nin yüzeysel olarak Türkiye’deki insan hakları ve demokrasi hakkındaki son durumu hakkında samimi olmadıkları gibi tamamen siyasi ve askeri çıkarlara yönelik amaçlarını gerçekleştirmek üzere Türkiye’deki bir kısım yaşananları kendileri ne malzeme yaptıkları da gün gibi ortada.Bu arada da ABD-Türkiye gerginliğinde ikide bir ortaya sürülen S400 Yüksek İrtifa Hava Savunma Sistemi konusu ise sadece buzdağının su üstünde kalan küçük bir bölümü durumunda.Asıl sorun ABD’ nin Türkiye üzerinde artık kaybetmeye başladığı psikolojik baskı unsuru yanında hükmetme vesayetinin neredeyse yok olma sürecine girmesi; ABD tarafından zaman zaman günde me gelen baskı ve tehdit yaklaşımlarının şu anda işe yaramaz hale gelmesinin endişe ve sıkıntı konusu olması rahatsız edici bulunuyor.

     *        *         *

Hal böyle iken Ülke olarak bir NATO ülkesiyiz ama NATO’nun koruduğu ülkelerden birisi de değiliz. Açıkça söylemek gerekirse, NATO konumu ile ABD’nin Rusya’yı çevreleme politikasına destek veriyoruz.Konuya bu açıdan baktığımız zaman ABD’nin zoraki konumda gözden çıkaramadığı bir ülke sayılabiliriz. Ancak bu konum diğer NATO ülkelerinden farklı olmamızı sağlamıyor.Kâğıt üzerinde görünürde NATO’nun değerli bir ortağıyız ancak ayrıcalığımız daha önceleri ön planda iken son dönemde ise NATO’nun önemli üyeleri olan Fransa, Almanya, İtalya ve Yunanistan’dan sonra geliyor. Diğer taraftan da Her şey bir yana şu an için ortada büyük bir proje var. Bu projenin adı Büyük Ortadoğu Projesi’dir. Şimdilik bu proje şu an için durmuş gibi görünse de aslında içten içten devam etmektedir. Biden’ın seçilmesiyle birlikte belli ki ileriki dönemlerde daha da hız kazanacak.Bölge üzerindeki gelişmeler de açıkça buna işaret ediyor. Esasen ABD’nin öncelikli politikalarından birisi de budur.Bu proje ile Ortadoğu ülkelerini yeniden şekillendirecekler. Ortadoğu’nunbaşta petrol olmak üzere yeraltı zenginliklerine el koyar larkenİsrail’in güvenliğini de genişleme ve büyüme politika sının startı olan BOP ile sağlamış olacaklar.Aslında gerçek te Büyük Ortadoğu Projesi’nin amaçları ile NATO’nun amaçları da aynıdır.Ayrıca şunu da göz ardı etmemek gerekir ki Ülkemiz hiçbir dönemde olmadığı kadar beka sorunu ile karşı karşıyadır. Bunu anlayabilmek için Türkiye’nin Ortadoğu komşularından Irak ve Suriye’nin son geldiği noktaya bakmak yeterli olup ABD’nin sinsice gerçekleştirmeye çalıştığı BOP’nin adım adım hedefine yaklaştığını görmemek mümkün değildir.

     *        *         *

Sonuç olarak,birilerinin Türkiye’yi içinde bulunduğu coğrafya şartları bakımından yalnızlaştırma politikası çabasını sürdürdü   ğü bir dönemde ABD'nin tutumunun yeni yönetimle daha da sertleşebileceği ihtimali ve sıkıştırmalar,AB'nin alma niyetinde olduğu yaptırım kararı ve ABD'yle koordineli hareket edeceğini açıklaması, ayrıca Yunanistan ve GKRY'nin bölgemizde aramızın iyi olmadığı ülkelerle dayanışma içine girmesi, tabloyu daha da sıkıntılı hale getirmiştir.Buna bir de ayrıca ekonomik zorluklar eklenincebizzarur halihazırdaki dışişleri politikasını yeniden tekrar gözden geçirme ihtiyacını ortaya çıkarmıştır.Böyle bir tabloda,zorlukların üstesinden gelebilmek için dış politikada keskin dönüşler yapma ihtiyacı ile önce ABD ve AB'ye temiz birer sayfa açma çağrısında bulunulmuş, gerilimi hafifletecek girişimlerde bulunulmuş, Yunanistan'la istikşafi görüşmelere başlanmıştır.Şimdi de sıkıntılıolduğu muz ülkelerle, hoşnut olmasak da, diyalog kurarak ve üslup yumuşatarak görüşmelere başlanmıştır. Gelinen son noktada  ise;süregelen ABD politikasına bir de Biden’in Yunanistan hayranlığı, siyasi hayatı boyunca Yunanistan büyükelçisi gibi çalıştığı, Kıbrıs'ta daima Yunan tarafında yer aldığı da eklenince Yunanistan’ın memnuniyeti yadırganmamalı, ancak onurlu bir ülkeyse, düştüğü bu durumda egemenliğini de sorgulamalıdır.ABD’nin amacı, Türkiye’yi çeşitli alanlarda sıkıştırarak Rusya’yla yaptığı işbirliğine son vermesini sağlamak, tamamen ABD çıkarlarını gözeten ve NATO’da söyleneni yapan bir ülke durumuna getirmektir.Bu arada ABD’nin sıkıştırılmaya çalıştığı alanlardan biri de Türkiye’nin NATO’daki veto yetkisini sınırlamak,Yunanistan,Bulgaristan,Romanya üzerinden hareketle Montrö’yü önemsizleştirerek Türkiye’nin NATO’nun güney kanat olma özelliğini zayıflatmak, alternatif olarak güney kanadı,Yunanistan ana karası-Girit-GKRY hattında oluşturmaktır.NATO 2030 ve Brooking Enstitüsü raporları da bu yöndedir. Türkiye’nin bu noktada izleyebileceği yeni vizyon temelindeki dış politika ile bu duruma son verecek önlemleri mutlaka en kısa sürede almalıdır.

KAYNAK:1-“Dış Politikada Keskin Dönüş”;2-“Sorunlu Tatbikat DefenderEuropa-21”(Em.Tümg.Armağan KULOĞLU