Zonguldak İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünde görev yapan ve bugüne kadar birçok dernek başkanlığı görevini de yürüten Gülhan Yıldız yaptığı açıklamada, “ İlk kez bir fotoğrafı bunca mutlulukla  paylaşım yapıyorum. Çünkü bu fotoğrafta, itibarım ve gururum var. Aslını soracak olursanız eğer, bu fotoğrafı ve bu metni yazarak kendimi ifade etmeyi düşünmüyordum. Fakat,  şehrimizde yayımlanmakta olan bir gazetede hakkımda yazılanlar üzerine bu açıklamayı yapmam gerektiğini düşündüm” dedi.

Güner, lodosa karşı uyardı Güner, lodosa karşı uyardı

Yıldız açıklamasında, “ Gördüğünüz üzere, bugün adliye sarayındaydım. Uzun zamandır takıntılı biri tarafından taciz ediliyordum. Bu taciz, Ö U adlı  kişi tarafından tarafıma iftiralar atarak, yüce devletimizin önemli makamları kullanılarak gerçekleşmiştir. Tüm incelemeler sonucunda bugün, müşteki olarak bulunduğum duruşmada şüpheli ciddi ceza almıştır” diyerek şunları söyledi:

“Bilinmelidir ki, gazetecilik etikliğine yakışmayan bir üslupla, magazin haberi yaparcasına  hakkımda oluşturulan "suçlu" algısını kınıyorum. Bir haberi kaleme alırken, biraz daha okunsun diye, insani değerleri yok saymak gazetecilik midir?

Ben bu süreci yaşarken, şehrimizde sözde İstanbul sözleşmesi savunucuları olan sözde kadın hakları savunucuları, malum tacizciyi dinleyerek, şahsımın düşmesini görmek adına bu durumu fırsat bilip ucuz dedikodulara çanak tutmuşlardır. Böyle bir durumda kadının yanında olması gereken bu küçük kitle umurum olmasa da. Çok merak ediyorum doğrusu,  bu altivistler mi kadınları koruyacak?

Hep derim, kadınları düdük çalıp iki basın açıklaması ile koruyamayız!

Sözlerimi bitirmeden önce, gazetede  işçiliği ve sekreterliği basite indirgeyen faşist tutum için söyleyeceğim tek şey ise,  "İŞÇI OLMAKTAN GURUR DUYUYORUM"  işçi olmam söz hakkımı elimden almaz. Kaldı ki, işçilik ve sekreterya hizmetini küçümsemek ancak sizin gibi hadsizlere yakışan bir tutumdur. Tüm işçilere selam olsun!

Evet, dünyanın en iyi insanı olmayabilirim, elbette eksiklerim vardır. İnsan sahip olduğu şeylerle sınanıyor bu hayatta. Kendimi anlatmak ve susmak arasında gidip geldim çoğu zaman. Bu süreçte ne hissettiğimi hiç bir zaman tam anlamıyla anlatamayacağım. Anlatsamda, anlaşılamayacağımı bildiğimden aylardır sustum. İşte tam bu noktada kendime yani özüme döndüm. İnsan, en çok üzüldüğü ve kırıldığı yerden tükenir ve daha  güçlenerek oradan ayağa kalkar. İyi insanlar öylece ortaya çıkmıyorlar, oluşuyorlar.

Son olarak; yüce Türk Adaletine ve avukatım Buse Meriç' e, biricik evladıma ve aileme, bu süreçte bana inanan İl Müdürüm ve değerli büyüğüm Taner Dursun  ve değerli eşine, canım  mesai arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler. Sevgili Perihan Uğurlu' ya Can dostlarım Mukadder Yalçın ve Cengiz Yilmaz'a Sonsuz teşekkürler. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” (Haber Merkezi)

Editör: Murat Barutçu