Dünya’da son dönemde yaşanan covid-19 pandemisinin mutasyona uğramasını izleyen süreçte mevcut vakaların ancak zorlayıcı kapanma kararları ile kontrol ve denetim al  tına alınmak istenmesi sonrasında bir anda artan belirsizlik durumundan kaynaklı Uluslararası Para Fonu (IMF), ekonomik toparlanmanın eş zamanlı olmamasının ve gelişmiş ile yükselen piyasa ekonomileri arasında ayrışmasının beklendiğinibelirterek,salgın sırasında alınan önlemlerin uzayan değerlemeler ve artan finansal güvenlik açıkları gibi istenmeyen sonuçlara yol açabileceğini bildirmesi kaygılara yol açtı. Bu kapsamda IMF’nin son yayımladığı “Küresel Finansalİstikrar Raporu'nun Nisan 2021 sayısına göre;olağanüstü politika önlemlerinin finansal koşulları rahatlattığı ve finansal istikrara yönelik risklerin kontrol altına alınmasına yardımcı olarak ekonomiyi desteklediğine işaret edilirken; IMF'nin raporunda, "Salgın sırasında alınan önlemler, uzayan değerlemeler ve artan finansal güvenlik açıkları gibi istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Toparlanmanın eş zamanlı olmaması, gelişmiş ve yükselen piyasa ekonomileri arasında ayrışması bekleniyor." değerlendirmesinde bulunuluyor.

                       *         *         *

Söz konusu raporda, büyük dış finansman ihtiyaçları göz önüne alındığında, özellikle ABD'de faiz oranlarındaki kalıcı bir artış, riskin yeniden fiyatlandırılmasına ve daha sıkı finansal koşullara yol açarsa yükselen piyasa ekonomilerinin zorluklarla karşı karşıya olacağı aktarılırken;Zarar gören borçluların kredi kalitesi ve karlılık görünümüne ilişkin endişelerin toparlanma sırasında bankaların risk iştahını etkileyebileceğine işaret edilen raporda, eski kırılganlıklardan kaçınmak için acil olarak harekete geçme ihtiyacı olduğu vurgulanıyor. Rapordaayrıca , "Politika yapıcılar, erkenden önlem almalı ve finansal koşulların geniş çapta sıkılaşmasından kaçınarak, seçilen makro ihtiyati politika araçlarını sıkılaştırmalıdır. Sürdürülebilir ve kapsayıcı bir iyileşmeyi teşvik etmek için bilanço onarımını da desteklemelidirler." Değerlendirmesinde bulunulması da açık uyarı şeklinde kabul ediliyor. Buna ek olarak,ekonomiye kredi akışını sürdürmek ve salgının küresel finansal sistem için bir tehdit oluşturmasını önlemek için sürdürülebilir ve kapsayıcı bir toparlanma gerçekleşene kadar politika desteğinin gerekli olmaya devam ettiğine dikkat çekilen raporda, "Para politikasının, zorunlu politika hedeflerine ulaşılana kadar destekleyici kalması gerekecektir." ifadesine de yer veriliyor.

                       *         *         *

Diğer taraftan da aynı raporda;”IMF Para ve Sermaye Piyasaları Departmanı Direktörü TobiasAdrian, konuya ilişkin blog yazısında, küresel piyasaların ABD'nin uzun vadeli tahvil faizlerindeki yükselişi izlediğini, hızlı ve kalıcı bir artışın daha sıkı finansal koşullara neden olabileceğinden ve bunun da potansiyel olarak ekonomik büyüme beklentileri ne zarar verebileceğinden endişe duyulduğunun” aktarılması endişeleri de beraberinde götürüyor. Bu arada IMF Başkanı  KristalinaGeorgieva, IMF ile Dünya Bankası'nın düzenlediği Bahar Toplantıları kapsamında basın toplantısı gerçekleştirerek, fonun gelecek dönemdeki temel politika önceliklerine ilişkin değerlendirmelerdebulunurken;”Tünelin sonunda ışığın göründüğüne işaret eden Georgieva,ancak krizin karanlık bir gölge" oluşturmaya devam ettiğini”söylerken,ekonomik varlıkların tehlikeli bir şekilde ayrıştığını, ABD ve Çin gibi ekonomiler öne çıkarken, daha yoksul ülkelerin hızlı toparlanmanın gerisinde kaldığını aktarması da bir başka en dişe konusu olarak karşımıza çıkıyor. Bu yönde Son derece yüksek bir belirsizlikle karşı karşıya olunduğuna dikkati çeken Georgieva, iş kayıpları, eğitim kayıpları, aşırı yoksulluk ve açlıktan kaynaklanan daha fazla ekonomik zarar riski olduğunu belirtmesi de krizin trajik yönünü ortaya koyuyor.

                       *         *         *

Sonuç olarak, IMF Başkanı Georgieva,IMF'nin küresel politika gündeminin 3 önceliği olduğuna değinerek, bunlardan ilkinin adil aşılama olduğunun altını çizerek;”Aşı üretiminin ve dağıtımının artırılmasıyla ihracat kontrollerinin kaldırılması gerektiğini belirten Georgieva,"Aşı politikası ekonomik politikadır. Sağlık krizinin sona ermesinde sağlanan daha hızlı ilerleme, 2025 yılına kadar küresel gayrisafi yurtiçi hasılaya (GSYH) yaklaşık 9 trilyon dolarlık katkı sağlayabilir"vurgu su yanında; "Ayrışan toparlanmalar göz önüne alındığında, zararlı finansal etkileri en aza indirmek için hem büyük merkez bankaları tarafından dikkatli iletişime hem de gelişmekte olan ülkelerde ihtiyatlı politikalara ihtiyacımız var" şeklinde ki değerlendirmesi de oldukça haklı nedenlere dayanıyor. Bu meyanda Sağlık krizi sona erdiğinde hükümetlerin destek programlarını kademeli olarak azaltması gerektiğini vurgulayan Georgieva,”yeşil ve dijital altyapıya yönelik kamu yatırımlarının artırılmasının” önemine işaret ederek, ”Çoğu durumda bu, daha aşamalı vergilendirme ve şirketler için asgari vergilendirme ile uluslararası vergi oranları gibi konularda anlaşma anlamına gelecektir." Sözleri ile de tam toparlanma ya kadar geçecek sürede kamu yatırımlarının öne çıkmasının özel yatırımlarda ortaya çıkacak boşluğu doldurabileceğine değiniyor.