Çaycuma Uçurtma Şenliği’nden yeni döndüm. 18. kutlamaydı bu. Yanlış duymadınız, on sekizinci şenlik. Dile kolay…
Zaman ne çabuk da geçiyor. Yazar olarak bir kez daha davet edilmiştim. Yıllar öncesinde de coşkuluydu. Bu coşkuyu şimdilerde daha da büyütmüş. Etkinlikleri çoğaltmış. Eğitim Sen’in Çaycuma Belediyesiyle birlikte öncülük ettiği bu etkinliğe, her yaştan Çaycumalılar severek katılıyorlar. Yetmiyor, çevre illerden, ilçelerden, kasabalardan, köylerden de büyük katılımlar oluyor. Şenliği daha yakından izleyip katkılarda bulununca şu kanıya vardım: Bir ilçede bu denli etkili olan, on sekiz yıla kol atan bu kültürel etkinliği önce Türkiye’ye, sonra da tüm dünyaya duyurulması gerektiğine inanmaya başladım. Dünya ölçeğinde duyurulacaklar arasında UNESCO başta gelebilir. Katılım belgesi alınarak daha kurumsal, daha evrensel hale getirilebilir…
OYUN VE EĞLENCENİN ÖTESİNDE
Uçurtma yapmak, şenlik düzenlemek kadim kültürlerden birisidir. Şoven, dindarlık, günah gibi korkular içermez. Bu şenliklerin öznesi çocuklar olmakla birlikte, babalar, dedeler, anne ve nineler de yabana atılmamalı. Çaycuma Eğitim Sen Temsilciliği bu şenliği günübirlik eğlence olmaktan çıkarmış, kurumsal bir şenliğe, eğitim ve yaratma etkinliğine dönüştürmüş. Uçurtmaların yanında neler yok ki. Yazar etkinlikleri, şarkıcılar, tiyatro gösterileri, karikatür çalışmaları, yontu atölyeleri, seramik yapımları, say say bitmiyor. Her etkinlik kendi alanında olağanüstü güzellikler ve yaratıcılıklar taşıyor…
Bütünün şekillenmesinde küçük gibi gözüken ayrıntılar çok önemlidir. Örnek vermek gerekirse, uçurtmaları uçuran rüzgârlar olduğu kadar, uçurtmaların kuyruklarıdırlar da. Temel özneleridir. Çok önemli gözükmeyen kuyrukları olmazsa uçurtmalar yerden kalkmazlar, kalkamazlar. Ayrıntıları görmezlikten gelmek, bilime, fizik yasalarına ters düşmektir. Uçurtma yapan, onu havalandıran her çocuk, bilim kurallarını farkında olmadan yerine getirir. Bu durum yadsınacak küçümsenecek bir durum değildir. İşte bu yüzden uçurtma uçurmak, sıradan bir oyun, eğlence değildir. Tüm yaratıcıkların eğlenceye dönüştürülmüş halidir. Uçurtmasıyla yerçekimi yasalarını yenen bir çocuk, objeleri farklı yönleriyle, boyutlarıyla tanır. Ayrıntının ve öz benliğinin ne olduğunu anlar, öğrenir. Doğayı bozmadan onun yanında, gerekirse karşısında olabileceğini, ona kafa tutabileceğini öğrenir. Bu durum uçurtma uçuranı bilinçlendirirken özgürleştirir de. Kendisi uçmadığı, uçamadığı halde doğayı bozmadan, doğa yasasının ötelerine aklıyla ulaşabileceğini, bunu başkalarıyla paylaşabileceğini kavramasına yardımcı olur.
Eğitim Sen, ne yaptığının bilincindedir. Eğitim ve öğretim uğraşısını dört duvarla sınırlamıyor. Bu görevini eğlence boyutunda dışarıya, kitlelere, günlük yaşantılara taşıyor. Öğretmenin çağdaş, ekonomik sorunları yanında, çocukların, öğrencilerin okul dışında, doğayla birlikte eğitileceklerini en iyi biçimde görüyor. Bu uğraşıyı en insancıl boyutta bilerek gerçekleştiriyor. Kısacası eğitimin bu özgün durumunu eğlenceli, bilimsel, kitlesel boyutlara taşıyarak yeni bir farkındalık yaratıyor. Sendikanın bu alandaki başarısını çok önemserken, Çaycuma Belediyesinin emek verenlerini de yürekten kutluyorum…
UÇURTMA ÖZGÜRLÜKTÜR
Bir kez daha gördüm ki, uçurtma şenliklerinin üç temel öznesi var. Bunların birincisi gökyüzü, ikincisi çocuklar, üçüncüsü uçurtmalardır. Yaratıcılık ve özgürlük içeren uçurtma eylemi üç özneyle birlikte örülür ve kuvvetlenir.
Her şeyden önce mavi gökyüzü büyük bir sonsuzluktur. Güneşiyle, bulutuyla, rüzgârıyla evrenin gücünü, büyüklüğünü, sınırsızlığını düşündürür bizlere. Çocuklar havalanan uçurtmalarına bakarlarken, bu sınırsız gökyüzüne de bilinçli olarak bakmaları gerekir. Bakmak da yetmez, onu içlerine çekmeliler, gökyüzüyle dolmalılar. Evlerine giderken mavi, sonsuz, ışık dolu kocaman bir gökyüzünü de beraberlerinde evlerine götürmeliler.
İkinci özne çocuklardır. Yüzlerce, binlerce çocuk uçurtmalarıyla birlikte rüzgâra karşı koşarken bir direncin, yaratıcılığın, rekabetin de habercisidirler. O anda yeni şeyleri öğretmenlerinden değil, doğadan öğrenmektedirler. Uçurtmalarıyla yer çekimini yenerken, yok ederken yeni bir güç kazanmışlardır. Kendilerine karşı özgüvenleri artmış, tazelenmiştir. Doğanın da bir öğretmen, öğretici olduğuna inanmışlardır. En çok kendi güçlerine, yaratıcılıklarına…
Bu şenliğin üçüncü öznesi uçurtmalardır. En iyi uçanların dengelerinin, ölçülerinin en doğru kullanılanlar olduklarını anlamışlardır. Renkleri, püskülleri, süsleri ve her türlü güzellikleri kararan içlerine yeni renkler katmıştır. Tüm bunlar hoş sürprizlerin birer simgesi olmuşlardır. Hiçbir renk sıradan bir renk değildir. Hiçbir kâğıt yabana atılamaz. Hiçbir ölçü dengesiz kullanılamaz; israf edilemez, eksik bırakılamaz. Hiçbir çıta burada ağaç sayılamaz. Hiçbir ip işlevsiz kullanılamaz. Görevleri ve tanımları değişmiştir. İşte bu dengeler bütününün yeni adı uçurtmadır.
SONUÇ
Çaycuma’daki Eğitim Sen’li öğretmenler, 18 yıllık deneyimleriyle sıradan bir şenlik yaratmamışlardır. İçeriği öz be öz eğitim olan özgün bir şenlik zinciri oluşturmuşlardır. Uçurtma şenliğinin sıradan bir eğlence olmadığını kanıtlanmışlardır.
Bir kez daha altını çiziyorum; bu şenliğe, eğitime ulusal anlamda destekler bulunmalı. Etkileri ulusal, uluslararası boyutlara taşınmalı. Unutmayalım ki ulusları kurtaracaklar olanlar özgür, yükseklerden uçan, yepyeni özgünlükler yaratan çocuklarımız, gençlerimiz olacaklardır.
Sevgili çocuklar, gençler, hep güzelliklere açın uçurtmalarınızı, hep umuda koşun. Atamızın dediği gibi gelecek göklerdedir. Unutmayın, sizlerin yapacağınız başarıları ve güzellikleri yalnız yeryüzü beklemiyor, gökyüzü de bekliyor…
UÇURTMAM BULUTLARDAN YÜCE
Uçurtmam mor, pembe
Sevdalı çocuklar gibi ışığa renge
Sadece uçmuyor o
Her uçuranın gönlünü
Pembe, mor renklere boyuyor
Uçtuğunda evler, apartmanlar cüce
Uçurtmam hepsinden yüce
Benimki de sarı, yeşil bir uçurtma
Çiçeklerden, çayırlardan alıyor rengini
Gökyüzündeyken hep yeryüzünü selamlıyor
Gün yetmiyor ona
Şimdi zaman gece
Uçurtmam zamandan da yüce
Mavi, kahverengi bir uçurtma benimki de
Yükseliyor
Yükseliyor
Az gelmiş gibi rengi
Bir de gökyüzünün mavisine bulaşıyor
En çok rüzgârları, fırtınaları seviyor
Rüzgâr, fırtına ne ki küçük birer hece
Uçurtmam onlardan yüce
Kırmızı, beyaz bir uçurtma benimki de
Her gören onu Türk bayrağı sanıyor
Alı al
Akı ak
İpi kısa gelmiş olmalı ki
Dar gelince gökyüzü
Koparıverdi ipini
Yükseldi de yükseldi
Şimdi aşağıdaki dağlar ece
Uçurtmam dağlardan da yüce
Bilir misiniz?
Çocuklar da birer uçurtmadırlar
Hem de şimdiden geleceğe
Görünmez kanatlarıyla uçarlar
Yolları inişli, çıkışlı, düzce
Gerçek umudumuz onlar, özce
Mehmet GÜLER