KAFKAS ZERAFETİNDEN BEDEVİ İLKELLİĞİNE…

Abone Ol

Türklerin Anadolu topraklarını yurt olarak seçmesinden bu yana bin yıla yakın bir süre geçti, bu toprakları fethede fethede de Kafkaslardan Arabistan ve Afrika çöllerine kadar yayıldık. Avrupa’yı da yüzyıllar boyu ziyaret ettik…

Etkileşimler, iletişimler, birleşimler (!) filan derken bu coğrafyada yaşayan çok sayıda milletle kaynaştık.

Bu çoooook uzun ve kapsamlı bir konu, fazla derinlere dalmayalım da, olayın müzik kültürü ve folklorik yönüne bakalım.

Ben Kafkas halklarının kendilerine özgün danslarının zarafetine hayranım, hatta dünyaca ünlü Rus besteciler; Dargomyzhsky, Rubinstein, Tchaikovsky, Pahulsky, Rachmaninov, Shostakovich, Stravinsky vs. gibi isimlerin eserlerini bestelerken Çerkes, Adıge gibi Kafkas halklarının egzotik figürleri ve müziğinden esinlendiklerine inanırım. Dimitri Shostakovich’inThe Second Waltz isimli bestesini bir dinleyin ve Youtube’deki görüntüleri izleyin, bana hak vereceksiniz…

Bestelerde yaylı ve nefesli sazların ağırlık verildiği Kafkasmüziği insanın içini ne kadar açıyorsa ve insanı ne kadar romantizme bulaştırıp hayallere dalmasına neden oluyorsa, Arap ve Bedevi folklorunun bulaştığı Anadolu’daki bazı yörelerimizin müziği de insanı o kadar yoruyor, başını şişiriyor. Ne göze ne de kulağa hitap eden Bedevi tarzının davul sesleri de bana hep Afrika tamtamlarını hatırlatıyor.

İlkellik işte… Zarafetten uzak bir garip müzik türü!..

Belki davul zurnanın da kendine özgü bir güzel yanı vardır kimilerine göre ama işte bu özelliği de kendilerini folklorcu olarak tanıtan bazı isimler yine kendilerince figürler uydurarak ve bu figürleri halk oyunlarına monte ederek Anadolu insanının bile bilmediği bir tuhaf sözde halk oyunu ortaya çıkarmışlar. İnanmayan sosyal medyadan izleyebilir; orakla ekin biçmeler, testiyle su ayran getirmeler vs. vs. vs.

Var mı böyle figürler bizim Anadolu folklorunda? Köylü bile görünce şaşırıyor.

Hadi böyle pandomim görüntüleri Horona, Zeybeğe eklesenize?

İspanyol kendi dansının orijinalliğini bozuyor mu?

Yunan sirtakiye bunları uyguluyor mu?

Biz eklemişiz bazı yörelerin oyunlarına, içine de etmişiz!..

Her neyse; bunlar işin ikinci faslı da aslolan Arap istilası altındaki Türk müziği. Arabesk diye bir tür icat edilmiş, halka kakalanmış, bu türü icat eden kimilerine de devlet sanatçısı payesi verilmiş… Dünya da kendi müziğini baltalayan isme ödül veren başka bir ülke yoktur. Ve hala arap ve bedevi müziğinin bir çok açıdan bize çok yabancı gelen türlerini tv kanallarında izliyoruz.

Defler, dümbelekler, davullar eşliğinde…

Evet;

Zariflikten yana bir ulus olmamızı istemeyen, kadınları üçüncü dördüncü sınıf insanlar olarak gören, Türklerin kendilerine özgü doğayla bir bütünlük taşıyan folklorünü unutturmaya çalışıp bedevi kültürünü bize kakalamaya ant içmiş, bize uymayan ideolojilerin artık arap sevici boyutuna gelmiş yobaz uzantılarından uzak durmamız gerektiği gelinen bu noktada ortaya çıkıyor.

Hele ki müzik, dans gibi uluslararası boyutlardaki etkinliklerde özen göstermemiz gereken her şey davul sesinde değil, Kafkas danslarının zarif figürlerinde gizli, nağmelerinde de saklı…

Şimdilik bu kadar;

Bir dahakine Pavlov ve klasik Koşullanmadan söz edeceğiz…