Çataklı açıklamasında, “ 2023-2024 eğitim-öğretim yılının ilk döneminde eğitim, AKP iktidarının gericileştirme ve piyasacı politikalarına hız vermesi ve yaşanan ekonomik krizle birlikte tam anlamıyla can çekişmiştir. Eğitimde AKP iktidarının yarattığı ve yıllardır çözüm iradesi gösterilmediği için kronikleşen sorunlar büyümüş ve bu sorunlara yenileri eklenmiştir” diyerek şunları söyledi:
“İhtiyaç duyulan sayıda derslik ve okul (yine) inşa edilmedi. Büyükşehirlerde bile yüzlerce okula birkaç okulu dolduracak sayıda öğrenci sıkıştırıldı. Eğitim vardiyalı ve daha niteliksiz hale getirildi.
Okul içinden okul çıkarma sihirbazlığıyla ikili ve taşımalı eğitim garabetleri, kalabalık sınıflarda eğitim sorunu devam etti. Çocuklarımız sabah ışıklar açılacak kadar karanlık, birçok yerde 50-60 kişilik kalabalık sınıflarda, uykusuz ders dinlemeye, akşamın geç saatlerinde evlerine dönmeye mahkum edildi.
Derin yoksulluk yaşayan veli ve öğrenciler, sosyal devlet ilkesine uygun politikalar belirlemeyen yöneticiler yüzünden çok zor bir dönem yaşadı. Çocuklarımız musluklardan su içti, aç karnına derslere girdi. Karma eğitimi ortadan kaldırma girişimleri arttı. Okul öncesi eğitime, ilkokullara, ortaokullara mescit eklenerek, okul mekanlarının din ve farklı inançlar karşısında tarafsızlığı ortadan kaldırıldı.
Zorunlu din dersinin yanına zorunlu seçmeli din dersleri konuldu, okulların resmi tatil edildiği hafta öğretmenlere dini eğitim seminerleri düzenlenir hale geldi.
Eğitimdeki barınma sorunu daha da derinleşti. KYK yurdu inşa edilmediği ve özel yurtlardaki fiyatlar otel konaklama fiyatlarıyla yarışır hale geldiği için üniversite öğrencilerinin barınma sorunu geçen yıllara göre ağırlaştı.
Bu yarıyılda yaşananlar da bir kez daha göstermiştir ki: çağdaşlık ve emek düşmanı bir yönetim anlayışı nedeniyle eğitim, hastalığı her dönem biraz daha ağırlaşan bir insana dönüşmüştür. Dünyada Başöğretmen unvanlı bir liderin kurduğu tek ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nde ülkenin geleceği için tehlike çanları çalmakta, ülkenin geleceği olan öğrenciler eğitimsizliğe itilmekte ve geleceğin mimarı olan eğitim emekçileri itibar saldırısına uğramaktadır.
Bu hastalığın tek tedavisi ise Eğitim-İş’in her zaman savunduğu gibi bilimsel, laik, çağdaş, adil ve kamusal bir eğitim sistemini inşa etmektir” (Haber Merkezi)