Gündem

KESK: Kader değil katliam

Abone Ol

KESK’e bağlı Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası Zonguldak Şube Başkanı Vaci Esen yaptığı açıklamada, “14 Ekim 2022 Cuma günü 16.00/24.00 vardiyasında saat 18.15’te Bartın’ın Amasra ilçesinde TTK’ya bağlı Amasra Müessese Müdürlüğüne bağlı kömür ocağında yaşanan grizu patlaması sonucu resmi açıklamalara göre 41 maden emekçisi hayatını kaybetmiş, 11’i yaralanmıştır” dedi.

Esen beraberinde, KESK’e bağlı sendikaların şube başkanları, yönetim kurulu üyeleri, CHP Merkez İlçe Başkanı Ebru Uzun ve yönetim kurulu üyeleri ve STK temsilcileri ile birlikte Madenci Anıtında yaptığı açıklamada, “”Öncelikle hayatını kaybeden madencilerin ailelerine başsağlığı, yaralılara acil şifa diliyoruz.
Kaza sonrası ESM Genel Başkanı, Zonguldak Şube Yönetim Kurulu Üyeleri ile Amasra İşyeri Temsilcilerimizin de bulunduğu heyet, facianın yaşandığı ocağa gitmişler ve kurtarma çalışmalarını yakından izlemişlerdir” diyerek şunları söyledi:

“Amasra’da meydana gelen facianın meydana gelişi, yapılacak adli ve teknik incelemeler sonucu ortaya çıkacaktır. Madencilik, barındırdığı tehlikeler nedeniyle bilgi, deneyim, uzmanlık ve
sürekli denetim gerektiren tehlikeli bir işkoludur.

Son yıllarda, madencilik gibi ağır ve tehlikeli sektörlerde uygulanan özelleştirme, taşeronlaştırma, güvencesizleştirme politikaları toplu iş
cinayetlerini arttırmıştır. AKP tarafından kamuda yapılan kadrolaşma, sözde yetkili sendikanın da onayı ile siyasallaşıp, liyakata önem verilmeyerek kurumların yapıları ve işleyişleri
bozulmuştur. TTK’ya bağlı sahaların rödövansla özel şirketlere verilmeye başlanması özelleştirmenin ilk adımı olarak yorumlanmış ve bu durum maden emekçileri arasında tedirginliğe neden olmuştur.
KADER DEĞİL KATLİAM!
Ülkemizde yıllardır iş cinayetleri “kader, fıtrat” denilerek geçiştirilmekte, sorumlulara verilen ödül gibi cezalar, yakınlarını kaybedenlerin acıları daha da derinleştirmektedir. Yakın zamanda
Soma’da kaybettiğimiz 301 madencinin tüm sorumluluğu kazada ölen 5 maden mühendisine ve görevleri kalite ve tonaj takibi olan TKİ’nin 2 kontrol mühendisine yüklenmiş, Soma davasında tutuklu şirket elemanı kalmamıştır. İhaleyi açan, sözleşmeyi onaylayan kamu görevlilerine ise hiçbir şekilde dokunulmamıştır.
Madencilik sektöründe yaşanan kazaların tamamı gerekli tedbirlerin alınması ile önlenebilecek facialardır. Madencilik bilim ve teknolojisi, grizu patlamalarını önleyecek bilgi birikimi ve deneyimine sahiptir. Bu nedenle bu tip kazalar önlenebilir niteliktedir. Bugüne kadar başta Soma, Ermenek, Şırnak, Karadon, Kozlu faciaları olmak üzere yüzlerce maden emekçisi benzer şekilde hayatını kaybetmiştir. Grizu önlenemez veya öngörülemez bir facia değildir. Bilim ve
tekniğin ışığında tespit edilebilir ve önlenebilir bir durumdur. Metan gazının yoğun olduğu ocaklarda maliyetlerden kaçınmadan sondajlarla metan gazı tahliye edilmeli, üretim faaliyetleri
yönetmeliğe uygun şekilde kontrol sondajları yapılarak gerçekleştirilmedir.

Gaz İzleme İstasyonlarında görevli personellere gerekli acil durum eğitimleri verilmeli, ocak içerisindeki gaz sensörlerinin kontrolleri ve kalibrasyonları düzenli şekilde yapılmalıdır.
Maden ocaklarının denetimleri yetkili kuruluşlarca düzenli şekilde yapılmalı, sorunları çözücü nitelikte ve tespit edilen eksikliklerin giderilmesini sağlayacak şekilde etkin çalışma yöntemleri
belirlenmelidir. Üretimde ve iş güvenliğinde teknolojik yatırımlar artırılmalı, ocaklarda işçi açıkları
giderilmelidir. Özellikle işçi sağlığı ve güvenliğini tehdit eden üretim birimlerinde liyakatli, deneyimli çalışanlara öncelik verilmelidir. Meslek içi eğitimlere önem verilip, tüm çalışanlar güncel eğitimden geçirilerek, moral ve motivasyonu yükseltilmelidir.
GERÇEK SORUMLULAR BULUNSUN!
Yaşanan bu katliam tüm yönleriyle araştırılmalı, gerçek sorumlular mutlaka cezalandırılmalıdır. Görevi kendilerine verilen işleri yapmak olan birkaç vardiya amiri günah keçisi ilan edilmemeli, faciaya neden olan tüm etkenler dikkatle araştırılarak kamuoyu bilgilendirilmelidir. Bu katliamlar bir daha yaşanmaması için. Ülkemizde, işçi sağlığı ve iş güvenliğini gereksiz maliyet olarak gören, taşeronlaşma eliyle
kuralsız ve güvencesiz çalışma ortamı yaratan, kar hırsıyla çalışanları ölüme mahkum eden politikalardan derhal vazgeçilmedir. Emekçilerin çalışırken ölmediği, meslek hastalıklarına
yakalanmadığı, kurallı, örgütlü, güvenceli, sağlıklı bir çalışma hayatı kurulmalıdır.
ESM olarak iş cinayetleriyle aramızdan ayrılan tüm emekçileri saygıyla anıyor, gerçek sorumluların cezalandırılması için davanın takipçisi olacağımızın sözünü veriyoruz”

Esen’in konuşmasının ardından açıklamaya katılanlar Madenci Anıtına karanfil bıraktılar. (Şaban YILMAZ)