Küresel piyasalardaki özellikle son dönemdeki gelişmelere dikkat edildiğinde; enflasyon oranla rındaki beklenmeyen artışlar yanında yaşam mali yetinin dar gelirliler aleyhine dönüşmesi krizinin daha da ötesinde; geniş bir yelpazede geniş eğilim li önemli değişimler yaşanırken, demografi(nüfus hareketleri), jeopolitik, çevresel maliyetlerin ağır bastığı bir ortamda maalesef hızlı da ol sa yapılan düzeltici eylemler yeterli gelmediği gibi daha ana litik derinlemesine reformlar artık ihtiyaç olarak zorunlu hale geldi. Bu yöndeki mevcut sorunlar yumağı gittikçe daha da büyürken;Dünyadaki sanayileşmenin getirdiği çevresel kirlenme alabil diğine artarak, aşırı hava koşullarının neden oldu ğu bozulma; iklim eyleminin maliyeti; daha değiş ken jeopolitik ve dünya ticareti için belirsiz bir gelecek: Tüm bunlar, bazı politika yapıcıların kalı cı bir şekilde dünya ekonomisini daha da pahalı hale dönüştüreceğine inananların ise hızla arttığı nı görüyoruz.

* * *

Gelinen noktada Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva, bu ay Brüksel’de düzenlenen bir etkinlikte yaptığı açıklamada, “Tektonik plakalar değiştiği için ekonominin nasıl şekilleneceği konusunda büyük bir belirsiz lik var” derken bu değişimin de “acı olacağını”da vurgulaması oldukça dikkat çeken bir söylem.Esa sında bu noktaya nasıl geldiğimiz, dünya merkez bankacılarına, geçen ay Wyoming’deki yıllık top lantılarında, merkez bankalarının bankacısı ola rak bilinen Uluslararası Ödemeler Bankası’nın (BIS) başkanı Agustin Carstens tarafından ortaya koyarken;” Carstens’e göre, 1990’lardan itibaren dünya ekonomisinin çoğu, istikrarlı jeopolitik, teknolojik gelişmeler, küreselleşmede bir sıçrama ve geniş bir işgücü havuzu da dahil olmak üzere iyi huylu kuyruk rüzgarları sayesinde otuz yıllık sağlam,düşük enflasyonlu büyümenin tadını çıkar dı.

* * *

Ancak hükümetler vizyon temelindeki siyasi gele cek için gerekli yatırım ve reformlar yapma zamanını değerlendirmek yerine, daha fazla büyü meyi kovalamak için pervasızca borç aldılar. Küreselleşme birkaç insanı olabildiğince çok zen gin ederken, bu gidiş milyonlarca insanı daha kö tü duruma soktu.Öyle ki geçmişte yaşanan 2008/ 09 mali krizi, pandemi ve Ukrayna savaşı, ucuz borç ve tam zamanında tedarik zincirleri tarafın dan körüklenen bu büyümenin ne kadar kırılgan olduğunu da açıkça ortaya koydu.Bu gelişmeleri demografik açıdan ele aldığımızda ise; İkinci Dün ya Savaşı’nın sonu ile 1964 arasında doğan ABD’ li “baby boomers” neslinin hepsi 2030 yılına ka dar emekli olurken,Avrupa’da yaşlı insanlar gele cekte 2060’tan itibaren 2: 1 oranında gençlerden daha fazla olacak; Çin’de, 65 yaş üstü oranı 1950’ lerden bu yana üç katına çıktı.

* * *

Sonuç olarak,zaman içinde yaşlanmanın fazla g örüldüğü bazı ülkeler tersine dönen büyük demo grafik değişimin önüne geçmek üzere; yaşlanma nın emek gücünü küçülteceği ve daha ziyade enf lasyonist etkilere sahip olduğu tezi gerçekte geç miş dönemde 2020 li yıllarda dikkat çekmeye başlamış olsa da; mamafih daha şimdilerde ABD Federal Rezervi, pandemiden bu yana işgücüne katılımda görülen büyük düşüşün yarısının, baby boomers’ın emekli olmasına bağlı olduğuna dik kat çekiyor.Bu yönde bazıları da demografi ve enflasyon arasındaki bağlantının nihayetinde ken di kendini dengelediğini savunuyor. Ülkesi ekono mide en hızlı yaşlanma hızına hazırlanan Kore Merkez Bankası, sonunda yaşlı bir nüfusun bir ekonomideki talebi azalttığına ve böylece ücretle ri ve fiyatları aşağı çektiğine inanıyor. Bununla birlikte, bu, Çin’in yükselişinden bu yana geçen yirmi yıl içinde ucuz ve kolayca bulunabilen tüke tim malları akışı yaratan dünya ticaretinde ne ola cağına bağlı olabilir. Aslına kalırsa Finansal Siste mi Yeşillendirme Ağı’ndaki (NGFS) merkez ban kaları grubunun bu ay yayınlanan analizlerine gö re, daha yeşil politikalara “derhal koordineli bir geçiş”, uzun vadede diğer senaryolardan daha az maliyetli. Ancak bu durum hep gözardı ediliyor.