Bilindiği gibi Libya ile 27.11.2019 tarihinde Deniz Yetki Alanı Anlaşması imzalamamızın ardından Yunanistan’da Mısır, İsrail, Kıbrıs, İtalya ve Ürdün ile benzer bir anlaşma imzalamıştı. Bu anlaşmanın diğer bir özelliği de çok uluslu bir anlaşma olmasıydı Elbette ülkemizin yapmış olduğu anlaşma da Birleşmiş Milletler nezdinde geçerli bir anlaşmadır. Ancak ne var ki Yunanistan’ın yapmış olduğu anlaşma çok uluslu olmasından dolayı daha fazla güç kazanırkenbu durum Libya ile bizim ülkemizin yapmış olduğu anlaşmayı gölgede bıraktığı yönünde görüşler bulunmaktadır. Yunanistan bu girişimle Doğu Akdeniz konusunda söz sahibi olduğunu da bir şekilde hissettirmiş pozisyona gelmiş oldu.Aslında Doğu Akdeniz gerek petrol, gerekse doğal gaz yönünden zengin bir bölgedir. Doğu Akdeniz aynı zamanda sıcak deniz olarak birçok ülkeyi birbirine bağlayan geniş bir deniz safhasıdır. Ülkemizin güney tarafı da bu deniz ile çevrilidir. Bu sebeple ABD, Fransa ve İngiltere açısından vazgeçilmez bir bölgedir. Bu bölgenin elde tutulması demek Rusya’nın da sıcak denize inme politikası açısından son derece önemlidir. Aynı zamanda kurulması planlanan bir devletçiğin sıcak denizle buluşturulma projesi gibi sebeplerden dolayı da Akdeniz kontrol altında tutuluyor.
* * *
Olayın gerçek temeline inildiğinde küresel süper devlet ler geleceği planlarlarken ihtiyaç duydukları bölgeyi en kısa zamanda ele geçirmek isterler. Bu sebeple bölgeyi çok öncesinden kontrol altına alırlar. Aslında bu uzun vadeli bir plandır. Legal olarak bölgeye yerleşmenin planıdır. Bölgeye yerleşmek adına kimi zaman iç çatışma çıkartırlar, kimi zamanda barış ve demokrasi adı altında siyaset yaparlar. Bol bol devrim yaparlar. Turuncu Devrim, Gül Devrimi, Mor Devrim, Lale Devrimi gibi kulağa hoş gelen devrim icat ederler. Arap Baharları da bu devrimlerin devamıdır. Bu planlar en fazla uyguladıkları bir yöntemdir. Çünkü toplumu etkilemek ve dolduruşa getirmek bu tür devrimlerle daha kolay olur. Sonrası malum.Örnekleride halen mevcut durumda alenen ortadadır.Libya’da,Mısır’da,Irak’ta ne olmuşsa bugün Suriye’de de benzer tablo oluşuma girmiştir.Gelinen son noktada ise bugün Akdeniz’de ülkemizi yakından ilgilendiren gelişmeler yaşanıyor. Yunanistan Suudi Arabistan, İngiltere, Fransa ve ABD ile savunma amaçlı anlaşmalar imzaladı. Yunanistan’ın arkasında ise ABD, İngiltere ve Fransa gibi güçler de var. Yoksa Yunanistan kendi başına bu girişimleri yapamaz.
* * *
Ancak Yunanistan bugün Doğu Akdeniz’de hamle üstüne hamle yapıyor. Bu hamlelerden birisi de Suudi Arabistan ile yapmış olduğu anlaşmadır. Suudi Arabistan bir İslam ülkesi olmasına rağmen ülkemizin yerine Yunanistan ile anlaşma yapıyor. Yunanistan bu girişim ile bir taraftan İslam ülkelerini bölerek parçalıyor, diğer taraftan da ülkemizin ileriki dönemde Suudi Arabistan ile olası bir güç birliğini önlüyor. Suudi Arabistan ise dün Osmanlı’yı nasıl arkadan vurmuşsa bugün de ülkemizi arkadan vuruyor. Suudi Arabistan’ın ülkemizden çok İsrail ile de ikili ilişkileri var. Suudi Arabistan’ın almış olduğu bu roller hiç kuşkusuz İslam karşıtı ülkelerinin ekmeğine yağ sürmektedir. Suudi Arabistan’ın Yunanistan’ın yanında yer alması AKP iktidarının dış politika beceriksizliğinin de bir kanıtıdır.Bu durum AKP iktidarının Avrupalı ülkeler ile arasının bozulmasından sonra İslam ülkeleri ile de arasının bozulmaya başladığının bir kanıtıdır.
* * *
Sonuç olarak, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı Yunanistan, ABD, İngiltere ve Fransa ve Suudi Arabistan ile ikili anlaşmalar yapabiliyor. Yunanistan bu ikili anlaşmaları kime karşı yapıyor? Anlaşma yapılan ülkeler NATO ülkesi ise Türkiye Cumhuriyeti de bir NATO ülkesi değil midir? O halde NATO ülkeleri kime karşı savunma işbirliği yapıyorlar? Bu soruların yanıtı ise alenen ortadadır.Yunanistan bugün ABD, İngiltere, Fransa’dan aldığı destek ile Akdeniz’de çeşitli hatalarla yarattığımız boşluğu dolduruyor. Yunanistan ayrıca adım adım ülkemizikuşatıyor.Daha da doğrusu ABD, İngiltere ve Fransa Yunanistan’a verdikleri destek ile ülkemizi kuşattırıyorlar.Türkiye olarak bu duruma seyirci kalmak yerine Ülkemizin hava savunması için acil gereksinimi olan ABD’ye F-35 savaş uçakları için ödenen 1 milyar 400 milyon dolar karşılığı F-16 savaş uçakları talebimizle ilgili halihazırda ABD’den net cevap gelmemekle birlikte; daha evvel ABD’li 11 Kongre üyesi grubunca ABD Başkanı Joe Biden’a Türkiye hakkında bir mektup gönderenkongre üyelerinin, Biden’a gönderdikleri mektupta, Türkiye'nin ABD ve müttefikleri için 'tehlikearz ettiği' belirtilerek, F-16'ların satışının gerçekleşmemesi gerektiği bildirilmesi yanında; bu sayının son dönemde 41 kişiye çıktığı da görülmektedir.Böyle bir durumda ortaya çıkan belirsizlik sebebiyle Türkiye’nin zaman kaybetme lüksü olmadığı gibi olası durumlara karşı önlem alınmak üzere derhal diğer alternatif savaş uçağı alımına yönel melidir.Çünkü Türkiye’ nin içinde bulunduğu coğrafyadaki stratejik ve jeopolitik konumu itibarıyla çevresinde dost mu düşman mı ne olduğu belli olamayan kuşatmanın halen devam etmekte olduğu göz önüne alındığında Türkiye’nin Yunanistan kurduğutuzağına düşmemesi gerekmektedir.