Zonguldak'ta, 3 Mart 1992’de meydana gelen grizu faciasında yaşamını yitiren 263 maden işçisi için Maden Şehitleri Anıtı'na tören düzenlendi.

Zonguldak Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese Müdürlüğü'nde, 3 Mart 1992'de grizu faciasında yaşamını yitiren 263 maden işçisi için Maden Şehitleri Anıtı'nda anma töreni düzenlendi. Törene, Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Hakan Yeşil, Genel Sekreter Yener Arslanbuğa, Kozlu Şube Başkanı Dursun Başbakıcı, şube yöneticileri, Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Başkanı Çağlar Öztürk, maden mühendisleri katıldı.

Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi'nce gerçekleştirilen törende, saygı duruşunda bulunuldu, Maden Şehitleri Anıtı'na çelenk konuldu.

Maden Mühendisleri Odası Başkanı Çağlar Öztürk yaptığı açıklamada,  “Ölüm hep bize, bize mi düşer” diyerek şunları söyledi:

“Bugün 3 Mart 2023, 1992 yılında Zonguldak Kozlu’daki kömür madeni ocağında grizu patlaması sonucu 263 maden emekçisini kaybettiğimiz büyük facianın  31. yılı. 31 yıl önce yaşanan büyük acıya rağmen, gerekli düzenlemeler yapılıp gerekli önlemler alınmadığı için, işyerleri çalışanların mezarı olmaya devam ediyor” diyerek şunları söyledi:

“Her yıl binlerce emekçi çalışırken hayatını kaybediyor. Ülkemizdeki iş cinayetlerine dikkat çekebilmek, insan hayatının, işçi sağlığının ve iş güvenliğinin önemini vurgulamak için, 3 Mart tarihi TMMOB tarafından “İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü” olarak ilan edilmiştir.

Bu yıl “İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü”nü çok acı verici koşullar altında anıyoruz.6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan ve 11 ilimizi etkileyen depremde resmi açıklamalara göre 45.000’in üzerinde can kaybı yaşandı. Tüm ülkemize baş sağlığı diliyor, ölenlerin yakınlarının acısını paylaşıyoruz. Deprem bir doğa olayıdır. Doğa olayını felakete dönüştüren, toplumsal bir trajedi haline getiren iktidarın iş bilmez politikaları ve yönetim anlayışı olmuştur.

Yerleşim planlarının riskler gözetilerek yapılmaması, yapıların inşasında bilimsel-teknik şartlara uyulmaması, kentsel dönüşüm uygulamalarının deprem riskini ortadan kaldırmak için yapılmaması ve “imar barışı” gibi nedenler şehirlerimizin yerle bir olmasına neden olurken, acil durum ve afet yönetimindeki yetersizlikle felaketin boyutlarını daha da artırmıştır.

Birçok ülkede 7.7 ve 7.6’nın üzerinde büyüklükteki depremlerde çok az can kaybı olurken ülkemizde on binlerce can kaybı olması “kader planının parçası” olarak izah edilemez. Yer seçimi, projelendirme, yapım, denetim konularında bilim doğrultusunda davranılsa, bu boyutta bir yıkım ve can kaybıyla karşılaşmayacağımızı hepimiz biliyoruz. Deprem karşısında sergilenen “kader planının parçası” yaklaşımı, iş cinayetlerinde de “Bunlar olağan şeyler, literatürde iş kazası diye bir olay var, bunun yapısında, fıtratında olan şeyler" biçimindeki anlayışın uzantısıdır.

İşçi sağlığı ve güvenliği alanında “devrim” olarak nitelendirilerek 2013 yılında yürürlüğe konulan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çalışma yaşamını düzenleyen tek yasa değildir.

Deprem bölgesinde gece vardiyasında çalışan pek çok emekçi ve hastanelerde çalışan çok sayıda sağlık emekçisi depreme işyerlerinde yakalanmış, yıkılan işyerleri ve hastaneler pek çok çalışanın hayatını kaybetmesine neden olmuştur.  Depremin hemen ardından işverenlerin, işyerlerindeki malları kurtarmak için işçileri işyerlerine sokması ya da çalışmaya zorlaması nedeniyle meydana gelen artçı depremlerde hayatını kaybeden işçiler olmuştur. Deprem sonrası oluşan milyonlarca tonluk enkaz kaldırılmaya başlandı, enkaz kaldırma işlemi özellikle asbest nedeniyle hem bu işte çalışanlar hem de çevredekiler için risk oluşturmaktadır.

Bizler, her 3 Mart’ta olduğu gibi bugün de iş cinayetleri ile mücadele etmek için sesimizi yükseltiyoruz. Ölüm, yaralanma ve sakat kalma; esnek ve güvencesiz çalışma hiçbir emekçinin kaderi değildir. İnsan onuruna yakışır, güvenli ve güvenceli çalışma hakkımız, mesleğimiz için sesimizi yükseltiyoruz. Tüm ülkede, tüm çalışma alanlarında iş güvenliği önlemlerinin artırılması, bağımsız denetim sisteminin yerleştirilmesi, iş cinayetlerinin ve iş kazalarının durdurulması için yılmadan mücadele edeceğimizi kamuoyuna saygı ile duyururuz” (Şaban YILMAZ)