TCMB Para Politikası Kurulu’nun 14.07.2021 günlü gerçekleştirdiği en son yedinci toplantısında aldığı kararla faiz oranını değiştirmeyerek %19.00 seviyesinde sabit tuttuğu izlenirken;Banka’nın yaptığı açıklamalarda "Nisan Enflasyon Raporu tahmin patikasındaki belirgin düşüş sağlanana kadar para politikasındaki mevcut sıkı duruş kararlılıkla sürdürülecektir." Açıklaması yanı sıra”mevcut para politikasının güçlü bir şekilde korunacağı” mesajını verdi ise de; karar sonrası piyasalardan olumlu ya da olumsuz tepkilerin alınmadığı da diğer izlenen bir durum.TCMB’nın yayımladığı raporda ise;küresel ekonomilerde aşılanmada ki artışla birlikte toparlanma yaşandığını buna karşılık yükselen küresel enflasyonun uluslararası finansal piyasalara etkilerinin öneminin korunduğuna dikkat çekilirken;TCMB, emtia fiyatlarındaki artış eğilimi, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve taşımacılık maliyetlerindeki artışın uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının yükselmesine yol açtığını vurguladı. Yurt içinde ikinci çeyrekte kısıtlamaların iç talebi bir miktar azalttığına değinen banka, dış talebin gücünü koruduğuna değinerek;Bu dönemde aşılanmanın etkisi ile hizmet ve turizm sektöründe canlılığın arttığını,kredilerin ılımlı bir seyir izlediği ifade edilirken kredilerdeki ılımlı seyir, ihracattaki güçlü seyir, altın ithalatında yaşanan gerileme ve turizm faaliyetlerindeki canlılığın cari açığın düşmesine yardımcı olacağının da altını çizdiği izlendi.
* * *
Bu arada TCMB’nınyılın ikinci yarısında cari fazla beklediğini ortaya koyduğu görülürken;son dönemde açılma ve ertelenmiş talebe bağlı olarak artış gösteren bireysel kredi kullanımında ise, alınan makroihtiyati tedbirlerin etkileri izleneceğini belirterek enflasyonda hedef olan %5 seviyesine ulaşana kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edeceğini,ithal girdi maliyetlerindeki yükselişin yanında bazı sektörlerdeki arz kısıtları, açılmanın etkisiyle yaz aylarında güçlü talebe bağlı olarak enflasyonun artabileceği bunun enflasyon dinamiklerinde oynaklıklar oluşturabileceği riski ile karşı karşıya olduklarını bu yüzdende enflasyonda belirgin düşüş sağlanana kadar para politikasındaki mevcut sıkı duruş kararlılıkla sürdürüleceğinin ifade edildiği görüldü,TCMB’nınfaiz oranını sabit bırakmasıyla ilgili olarak öyle görünüyor ki,enflasyonist gelişmeler ve sermaye akımlarındaki değişiklik piyasada belirleyici unsur durumunda kalacak.Bu yönde özellikle temmuz ayının ilk haftasında ana girdi maliyetleri arasında yer alan doğalgaz ve elektriğin KWS ile diğer yapılan zamlarla yarattığı enflasyonist etkilere bakıldı yükseliş trendini sürdüren çift rakamlı süreğen enflas yonun sonraki aylara da kademe kademe yansıması söz konusu.
* * *
Sonuç olarakTCMB’nın faiz oranını sabit bırakmasıyla döviz kuru üzerindeki denge TL.fiyatı henüz tam oturuşmuş değil.Bunun için belli bir zamana ihtiyaç var. Yani açık bir tabirle bekle- gör politikası ile yakın ilişkili. Mamafih burada kabul edilmesi gereken asıl gerçek çift rakamda seyreden enflasyon ciddi bir düşme kaydetmediği sürece faiz indirimine gidilmesi başka baş ka sorunlara yol açabileceği de gün gibi aşikar. Çünkü iktisadi açıdan enflasyon oranı yüksek olan ülkede faiz oranları da yüksek olmalı ve vadeli kur enflasyon oranı farkı kadar prim yapmalıdır. Bazı ülkelerde, yüksek enflasyon oranlarına rağmen merkez bankası piyasaya müdahale ederek döviz kurlarının yeterince yükselmesini engelleyebilir. Bu durumda ulusal para aşırı miktarda değerlenmiş olmaktadır. Böyle bir uygulamadadövizin gelecekteki olması gereken değeri, enflasyon oranları ve faiz oranları farkından daha küçük olacaktır. Bu da uluslararası alanda oldukça akıcı bir niteliğe sahip olan kısa vadeli fonların (sıcak para) ülkeye girişlerini özendirecektir. Bu durum döviz sıkıntısı içerisinde bulunan ülkeler için geçici bir rahatlık vermiş olmasına rağmen, daha sonra bu ülkelerin kaynak dengelerini bozarak, ekonomik krizle karşı karşıya gelmelerine de neden olmaktadır. Böyle bir durumda ise;globalleşen dünya ekonomisinde Türkiye’nin de makro istikrarı koruması açısından döviz kuru, faiz ve enflasyon oranlarındaki değişim seviyelerinin birbirine yakın ve bunlardaki değişimlerin de düşük seviyelerde tutulması iç ve dış ekonomik istikrarın korunması açısından önem kazanmaktadır.