MERKEZ BANKASI’NIN “ÇEKİRDEK ENFLASYON” TERCİHİ VE ENFLASYONLA İLGİLİ ÖNGÖRÜLERİ

Abone Ol

Mevcut duruma göre geçen ay itibarıyla ilk gündeme gelen “çekirdek enflasyon” olgusu için sanırım birçoğumuz merak ta kalmıştır;hemen yanıtlayalım çift rakamda süreğenleşerek yükselen manşet enflasyon karşısında çok tabii olarak TCMB “çekirdek enflasyonu”tercih etmek zorunda kaldı.Çünküçekirdek enflasyon, gıda ve enerji gibi merkez bankası tarafından doğrudan kontrol edilemeyen kalemlerin manşet enflasyondan çıkarılmasıyla elde edilirken;Merkez bankalarının performanslarını daha iyi değerlendirebilmelerine ve manşet enflasyondaki kalıcı trendleri görebilmelerine yardımcı olur. Mamafih bu durum merkez bankalarınçekirdek enflasyonu hedeflemesi anlamına da gelmez. Ancak gerçekte ise eski ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı JanetYellen'in bir basın toplantısında vurguladığı gibi, satın alma gücünü belirleyen enflasyon manşet enflasyondur.Gerçekte de merkez bankasının görevi de fiyat istikrarını sağlamak sureti ile satın alma gücünü koruyabilmek olduğundan manşet enflasyonun hedeflenmesi daha uygun görülür.

* * *

Bu yönde konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Koç Üniversitesi Öğretim ÜyesiProf. Dr. Selva Demiralp’a göre;TCMB'nin teorik bir gerekçe ile çekirdek enflasyon vurgusuna geçtiğini zannetmiyorum. Bu adım daha ziyade siyasi baskılarla faiz indirimine zorlanan bir merkez bankasının çekirdek enflasyonda gözlenen düşüşü öne sürerek faiz indirimine "bahane araması" olarak yorumlanabilir.”derken;Dünkü konuşma sonrası TL'de gözlemlenen ani değer kaybı, vaktinden erken gelecek bir faiz indirimi beklentisinin piyasalarda yarattığı bu rahatsızlığı yansıtıyor.Çünkü manşet enflasyonun yüzde 19'u geçtiği bir ortamda gelecek faiz indirimi, hafta başında OVP'de açıklanan yüzde 16'lık sene sonu enflasyon tahminini bile tehlikeye sokar.”yorumu yanı sıra;”Bir kez daha, siyasi baskılarla köşeye sıkışmış bir merkez bankasının piyasaları ürkütmemek adına ikna edici olmaktan uzak, makroekonomik temelleri zayıf bir iletişim hamlesine şahit oluyoruz.”sözlerine ek olarak;”Merkez bankasının bu tür açıklamaları kredibilitesini daha da sarsıp ileriye yönelik enflasyonist riskleri artıran talihsiz çabalar olmaktan öteye gidemiyor.” Uyarısının da öne çıktığı izleniyor.

* * *

Bu kapsamda görünür o ki manevra alanı oldukça daralan TCMB'yi zor günler bekliyor.Ağustos başında Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından faiz indirim çağırısı yinelenirken Ağustos sonundaki Jackson Hole toplantısında Fed başkanı Powell tahvil alımlarında bir azaltmaya gidecekleri sinyali vermesi ile birlikte buna rağmen TCMB’nın son faiz indirimi uygula ması sonrasında TCMB'ye kritik bir görev düşüyor. Başkan Kavcıoğlu, faiz indirimi durumunda piyasalardaki hasarı asgariye indirecek bir iletişim arayışı yerine hükümetle olan iletişimine olabildiğince ağırlık vermesi zorunluluğu gözü kürken;erken gelecek sonraki bir faiz indiriminin geri tepeceğini hükümete izah etmelidir. Zira bugünkü şartlarda gelecek sonraki bir faiz indirimi, enflasyon beklentilerini ve risk primini artırarak ekonomi üzerinde daraltıcı bir etki yapacaktır.

* * *

Sonuç olarak,Ülkemiz şartlarında yükseliş yönünde süreğen hale gelen çift rakamlı enflasyon oranının temel nedenine bakıldığında; döviz kurundaki dalgalanmalardan kaynaklı oynak kur sistemi yanında; sanayinin ithal ağırlık olmasın dan yansıyan ithal enflasyona ek olarak; elektrik,doğalgaz ve elektriğe yapılan zamların yarattığı zincirleme etkileme yoluyla A’dan Z’ye tüm tüketim maddelerine yansıması neticesi adeta yukarı yönlü yapışkan hale gelmesiyle sorun daha da büyüme noktasına gelmektedir.İktisat yazınında enflasyonun özellikle üç temel nedenine vurgu yapılmaktadır: Talep enflasyonu, bir ekonomide üretilen mal ve hizmetlerin toplam talebi karşılayamadığı durumlarda oluşur. Mal ve hizmet talebindeki artışın toplam arzın artışından fazla olması mal ve hizmet fiyatlarında artışa sebep olmaktadır.Maliyet enflasyonu, bir ekonomide üretim maliyetlerinde artış yaşanması sonucunda toplam arzın azalması ve bunu takiben fiyatlar genel seviyesinin yükselmesidir. Üretim maliyetlerindeki artış, iş gücü piyasası ve ücretler kaynaklı olabileceği gibi, petrol ve gıda gibi emtia fiyatlarının yükselmesi veya doğal afetler gibi nedenlerle de gerçekleşebilir.Döviz kurundaki artışlar da üretim sürecinde ithal girdi kullanan sektörlerin maliyetleri yoluyla da enflasyona yol açabilmektedir.Bununla birlikte, devlet tarafından yapılan düzenlemeler ve vergilendirmeler de maliyet enflasyonuna neden olabilmektedir.Enflasyon beklentileri de enflasyonun oluşmasında kilit rol oynayan unsurlardan biridir. Tüketicilerin ve üreticilerin ileride fiyatların yükselmeye devam edeceğini beklemeleri durumunda, bu beklentiler geleceğe yönelik ücret talepleri aracılığıyla mal ve hizmet fiyatlarına artış olarak yansımaktadır.