Görünür o ki siyasi otoritenin uygulamaya koyduğu ve 1967 senesinden 1977’ye kadar yürürlükte kalan dövize çevrilebilir mevduatı (DÇM) çağrıştıran dövize endeksli mevduat (DEM) uygulaması ile ilgili tartışmalar devam ediyor. Amerikan yatırım bankası GoldmanSachs analistleri Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulan uygulamayı 4 maddede değerlendirmeye gitti.GoldmanSachs raporunda şu ifadelere yer verdi; Buna göre,
1 – Açıklamanın TL üzerinde kayda değer bir etkisi olmasına ve mudilerin endişelerinin hafifletilmesine katkıda bulunabilmesine rağmen, önlemler para biriminin değer kaybetmesinin ve enflasyon artışının temel nedenine cevap vermiyor. Repo oranına yakın oranlarda krediye erişimi olan herhangi bir kurum veya hane,mevcut ve beklenen enflasyon oranları dikkate alındığında, gayrimenkul veya döviz satın almak için borç alma teşvikine sahiptir. Dolayısıyla, bu önlemin enflasyonu veya döviz kurunu yapısal olarak istikrara kavuşturmasının mümkün olmadığını düşünüyoruz.”deniliyor.
* * *
Konuyla ilgili olarak,GoldmanSachs’ın raporunun diğer maddesi durumundaki açıklamada ise;
2 – Önlem esas olarak mevduat piyasasındaki dolarizasyon oranını düşürmeyi hedefliyor gibi görünüyor. Ancak, ne Türk Lirası üzerindeki baskının buradan kaynaklandığını ne de mevduat piyasasının dolarizasyonunun potansiyel finansal istikrarsızlığın ana kaynağı olduğunu düşünmüyoruz. Önlemin şu anda bankaların dışında döviz veya diğer varlıklarda tasarruflarını elinde bulunduran tasarruf sahiplerini, tasarruflarının daha fazlasını bankalara yatırmaya nasıl teşvik ettiğini net olarak bilmiyoruz.
3 – Lira’nın değer kaybetmesi durumunda, mudilerin zararlarının Lira ödemeleri yoluyla tazmin edilmesi, tazmin eden kurum için büyük kayıplara yol açabilir. Kimin ve kim tarafından tazmin edileceği bilinmeden riskin boyutunu tahmin etmek zordur.
4 – Hazinenin veya Türkiye Merkez Bankası olası zararları telafi edeceğini varsayarsak, bu durum kamu bilançosuna ek kur riski getirdiği için kredi açısından olumsuz bir gelişmedir.Şeklindeki değerlendirmelere de yer veriliyor.
* * *
Bu yönde diğer bir değerlendirmede bulunan Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşlarından Fitch ise;para
politikasındaki belirsizlik ve yüksek enflasyon ortamında TL'de daha fazla yaşanabilecek değer kaybının bankalar için makroekonomik ve finansal istikrara yönelik risk oluşturduğuna yer verirken, Fitch, yeni yayımlanan Türk bankacılık sektörünün 2022 görünümüne dair yeni raporunda, zorlu faaliyet koşulları ve yerli yatırımcının güveninin azalmasının da teşkil ettiği risklerin Tük bankaları için olumsuz bir durum oluşturduğu kayda geçerken,Raporda, bu durumun bankaların kredi profilleri için olumsuz olduğunu ifade eden Fitch,hükümetin bankacılık sistemine müdahale etme ihtimalinin arttığını ve bankacılık sektörünün 2022 için görünümünün 'kötüleştiğini' belirtiyor.
* * *
Sonuç olarak,Kredi Derecelendirme Kuruluşu Fitch;”TL, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) eylülden beri toplamda 500 baz puan faiz indirimine gitmesiyle 2021'in başından Aralık ortasına kadar dolar karşısında yüzde 50 değer kaybetti.” Vurgulaması yaparken,”Ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın tasarruflarını değerlendirenlerin kurdaki yükselişten etkilenmemeleri için yeni bir sistem uygulanacağına yönelik açıklamasıyla TL yüzde 20'nin üzerinde değer kazandığına” değinilirken, Fitch;“sürdürülebilirse TL'deki toparlanmanın ve dövize çevrilebilir mevduat sisteminin bankalar için olumlu olmasını bekliyor ancak programın kapsamı ve etkileri henüz belirsizliğini koruyor.” Açıklaması yapılıyor.Söz konusu değerlendirmeler dikkate alındığında her ne kadar ihtiyatla karşılansada,olası risklere de işaret edilen Fitch’in değerlendirme sinde mevcut risklere de işaret edilirken;”Bu risklerin bankaların kredi profilleri için olumsuz olduğunu belirten Fitch, "Bu durum hükümetin bankacılık sistemine müdahale olasılığını artırabilir ve sektör için 'kötüleşen' görünümümüzü 2022'de yönlendirebilir" şeklindeki görüşlerinin de öne çıktığı görülüyor.