Zonguldak’ta 21 Haziran 1921 tarihi kurtuluş günüdür, aynı zamanda, milli mücadele veren asker ve milis güçlerinin de gurur günüdür…

Rezil olmak istemiyorlar Rezil olmak istemiyorlar

O gururun da bu sene 102’üncü yıldönümüdür…

Kurtuluş savaşında topyekûn verilen mücadelenin ve isimsiz kahramanların anısına hitaben…

Fransız askerleri Zonguldak topraklarına çıkartma yaptığı süreçte neler yaşandı?

Yurdun her köşesinde milli mücadele devam ediyor, Fransızlar ve müttefikleriyle kanlı çatışmalar yapılıyor.

Zonguldak ve çevresinde Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerine bağlı güçler yeni yapılanıyor.

Zonguldak’ta Fransız birlikleri ile gerilla savaşı yapılıyor.

Kuvayı Milliyeciler ile Laz Emin, ipsiz Recep, Dursun Reis ve Devrekli Muharrem çetelerinden oluşan kuvvetlerin birlikteliği direnişi güçlendiriyor. Türk Kuvvetlerinin Ereğli’ye hareket etmesi Fransızların düzenli olarak yaptıkları, uçaklarla havadan gözlemler sonucu üstlerine rapor ediliyor. Fransız uçakları, şehirde oluşabilecek bir direnişe karşı da zaman zaman ahaliyi uyaran havadan bildiriler dağıtıyor…

Zonguldak’ta milis kuvvetler Fransız birliklerinin konuşlandığı noktalara gerilla tarzı saldırılar düzenliyorlar. Yayla Mahallesi, Topbaşı ve Kozlu’daki Fransız askerleri birlik bölgelerinde lokal saldırılar düzenleyerek yıldırma operasyonları yapılıyor.

Fransızlar, 1919 Mart'ından itibaren Zonguldak ve Havzası'nı işgal etmeye başladılar. İşgallerde Tunus, Fas, Cezayir ve Senegal'li Fransız müstemleke askerleri kullandılar. İlk günlerde Zonguldak'ta Güney Cephesi'ndeki gibi çetin bir direnişle karşılaşmadılar. Bunun nedeni, askeri birlik eksikliği ve Kuvay-i Milliye'nin henüz bölgede örgütlenmemiş durumda olmasıdır.

Zonguldak'a gelen ilk işgal birliği, 8 Mart 1919'da bir subay komutasında bir miktar polis, jandarma ve piyade erinden oluşmaktaydı. Akabinde, İstanbul'dan hareket eden ve Senegalli askerlerden oluşan bir Fransız birliği 3 Nisan 1919'da Zonguldak'a ulaştı. Birlik, 32. Kafkas Alayı'na bağlı III. Tabur'un boşalttığı askeri pavyonlara yerleştirildi. Haziran başlarında, bir Fransız bölüğü daha Zonguldak'a ulaştı. Bu zamana değin Zonguldak'ta herhangi bir asayiş sorunu yaratmayan Fransız işgal kuvvetleri hakkında zamanla şikayetler gelmeye başladı. Bolu Mutasarrıflığı'ndan Dahiliye Nezareti'ne gönderilen bir raporda, Zonguldak'ta Üzülmez mevkiindeki Fransız askerlerinin ameleden bazılarının hanesine taarruz ederek kendilerini darp ettiği, Binbaşı Kolor'un cebren hanelere girerek sahiplerini işret tertibi için darp ettiğinden bahisle, kazada bulunan Fransız Senegal taburunun oradan uzaklaştırılması gerektiği vurgulanmaktaydı.(1)

Fransız birlikleri, 1920'nin başından itibaren Zonguldak ve havalisindeki işgal sahasını tahkim etmeye başladılar. Bir Fransız miralayı, Şubat ayının ortalarında Zonguldak'a hareket ederken, Zonguldak Kaymakamı'ndan 400 adet avcı neferine tahsis edilmek üzere bir kışla talebinde bulundu. Kısa süre sonra Bolu Mutasarrıfından Fransızların Zonguldak'taki kuvvetlerini takviye ettiği ve yeni siperler inşa etmekte olduğu bilgisi alındı. Yine, 5 Fransız zabiti ile 253 Cezayirli neferin Yunan bandıralı Venizelos vapuruyla İstanbul'dan Zonguldak'a ulaştığı Bolu Mutasarrıfından Dahiliye Nezareti'ne bildirildi.

Fransızlar, Zonguldak'ta bulunan birliklerinde askeri teftiş ve tahkimatı güçlendirmeye başladılar. Bu arada 250 kişilik bir birlikle Zonguldak'a gelen bir Fransız miralayı, önemli mevkileri teftiş ederken Kozlu istikametinden gelebilecek kuvvetlere karşı tahkimatı güçlendirdi. Ayrıca, yerel jandarma kumandanlığına talimat vererek ahalinin telaşını yatıştırmaya çalıştı. Yapılan tahkimat, Devrek Caddesi'nin hakim tepelerine doğru genişletildi. Fransızlar, zaman içinde Zonguldak merkezini tümüyle kontrol altına aldı. Ayrıca, denizden gelebilecek tehlikeye karşı 2 Fransız gemisini de limanda bulunduruyordu.

Fransa, 1921 yılı başlarında bölgeden çekilme sürecini başlatıncaya kadar Zonguldak ve çevresindeki kuvvetlerini aralıklı ama sürekli olarak arttırmıştı. Savaş gemileri ile Ereğli ve Zonguldak önlerinde gösteri yapıp, abluka uygulamış, asker ve mühimmat sevk etmişti. 4 Temmuz’da Yunan bandıralı Venizelos vapuru ile İstanbul’dan 200 Fransız askeri, cephane ve mühimmat, 11 Temmuz’da İtalyan ve İngiliz bandıralı gemilerle toplam 1144 asker, 11 Temmuz’da Batum’dan dönen bir Fransız taburu, kazma, kürek, 30 sandık cephane, 35 bin tüfek, 45 atlı nakliye arabası Zonguldak’a çıkarılmıştı. Fransızların yeni mevziler oluşturdukları da gözlemlenmişti.(2)

Bu arada Zonguldak’ta Kuvayı Milliyeciler örgütlendiler. Gerilla tipi savunma tarzı ile yeni milis kuvvetlerinin de sayıları artmaya başladı. İsimleri ön plana çıkan Laz Emin, ipsiz Recep, Dursun Reis ve Devrekli (Rizeli) Muharrem etrafında toplanan çeteler güçlendiler.

Fransız kuvvetleri, 10 Haziran’da, Ereğli’de Türk mevzilerine saldırdı. Kuvayı Milliye’nin sıkı ateşi altında ve yer yer süngü savaşlarının yapıldığı mücadelede 36 kayıp vererek geri çekildiler ve tel örgülü alana girdiler. Bu direnişte Kuvayı Milliye unsurları, Devrekli Muharrem ve İpsiz Recep kuvvetlerinin yanında halk da yer almıştı. Bu gelişme üzerine limana giren iki Fransız gemisi Ereğli’yi bombardımana tuttu. Ereğli halkı şehri boşalttı. Bombardımanda hastane de hedef alınmıştı ve büyük hasar görmüştü. Fransız askerleri şehirde evlere de girerek yağma yaptılar. Hastane de yağmadan payını almış evraklar, defterler, kitaplar yırtılmış, daktilolar, mikroskoplar ve bazı alet edevat çalınmıştı.

Fransa, Zonguldak’ı işgal etmeden önce kontrol bölgesini genişletmek yönünde bazı girişimlerde bulunmuş, Ereğli’ye saldırmış ve başarısız olmuştu. Zonguldak’ın resmen işgal edilmesinde bu başarısızlık da etkili olmalıydı.

Bölgede Yüzbaşı Cevat Rifat Bey'in komutasında oluşturulan birlik, Milli Mücadele'de son derece stratejik bir öneme sahip Zonguldak ve mülhakatını savunmaya geçti. Asker ve milis kuvvetler müşterek çalıştılar. Milisler Fransız kuvvetlerine yönelik dahiyane propaganda sayesinde de çok sayıda Müslüman sömürge askerini Türk saflarına irtica ettirdiler. Bu taktik Fransızların gücünü zayıflatmıştır.

Zonguldak merkezinde milis güçlerin ani nokta saldırıları son dönemde etkili olmuştur. Bu konuyla ilgili görgü tanıklarının yazdıkları, yaşanan olayların gerilla tarzı savaş olarak tanımlanmasında aydınlatıcı olmuştur.

Zonguldak’taki Fransız kuvvetlerinin çekilmesi süreci Ocak 1921’de başlayıp 21 Haziran 1921 tarihinde son parti Fransız birliği Zonguldak’tan ayrılmıştır. Bölgede kalan Fransız varlığı, bir telsiz telgraf istasyonu ile burada görevli birkaç erden oluşan bir müfreze idi.

Toplum önderleri, İpsiz Recep ve Dursun Reis, kara çatışmaları yanında, kendi tekneleriyle silah ve erzak sevkiyatı, denizden asker ve milis güçlerin ulaştırılması gizli görevlerini de icra ettiler. Laz Emin ve Devrekli Muharrem çeteleri ise kara çatışmalarında etkin olmuşlardır.

Emekli öğretmenler Rasim ve Melahat Türk'ün 1976 yılında yazdığı kitapta Zonguldak'ın işgali hakkında şunları aktarıyor: (Karaelmas Ülkesi Zonguldak)

"...İşgalden önce Zonguldak şehrinin en merkezi yeri Yeniçarşı, Acılık’tı. Eski Adliye Sokak’ta 6 taş ve üzeri ahşap bir hükümet konağı vardı. Bu binanın alt kısmı cezaevi olarak kullanılıyordu. Aynı yerde şehrin biri kız, biri erkek ilkokulu olmak üzere 2 okulu vardı. Ulu caminin yerinde ahşap yapılar tuğla minareli bir cami ve yanında 6 taş ve üzeri ahşap belediye binası vardı. Şehirde çoğunluğu Türkler olmak üzere Ermeni ve havzayı işleten Fransızlar oturuyorlardı. Zonguldak kömür ocaklarını işleten Fransız ve İtalyanlar geleceklerini garantiye alabilmek için birbirleri ile yarışmaya başladılar. 1919 yılında Fransızlar işgale başladılar. Yayla, Rüzgarlımeşe ve İkinci Makas semtlerini de işgal altına almak istediler. Milis kuvvetlerinin mukavemeti üzerine Trafik Müdürlüğü, Devlet Deniz Yolları Acentesi arasındaki yolağzını kapattılar. Silahlı nöbetçiler koymak suretiyle eski liman tarafına geçişi yasakladılar. Bağlık istikametinden şehre giriş çıkışı kontrol altına alabilmek için müessese müdürlüğü binasının önünde kontrol noktası oluşturdular. Önce Afrikalı siyahi askerler getirdiler ve sonra Tunus, Cezayir ve Fas askerleri geldi askerleri çok disiplinli çalışıyordu, o yıllarda Zonguldak dolaylarında çakal çoktu ve gece gündüz demeden bağırırlardı. Çakal sesi işiten askerler hemen alarm durumuna geçerlerdi.

Bilhassa siyahi askerler halka çok işkence yaptılar yağma ve talan yaptılar. Yayla mahallesi adeta bir Fransız Mahallesi konumundaydı. Fransız askerler yalnız merkezde kalmadılar Kilimli, Kapuz, Kozlu gibi yerleri de kontrol altına aldılar. Çevrede işgal kuvvetleri tecavüzkâr hareketleri devam ederken Çaycuma’da milis kuvvetleri komutanı Cevat Rıfat Efendi küçük bir milis birliği kurdu. Geceleri limana giren gemilere gizlice sokuldular ve çeşitli savaş malzemelerini Acılık’ta ki kontrol vasıtalarıyla milli cepheye ulaştırdılar. Bu durum karşısında Fransızlar durumlarını garanti altına alabilmek için Rüzgarlımeşe sırtlarından, İkinci Makas, Osman Çayırı sırtlarından Balkayası arasına arka arkaya 6 - 7 kat tel örgü çektiler. Kokaksu Deresi ağzında ve Yayla’da giriş çıkışı kontrol için iki kontrol noktası koydular. Milis kuvvetleri, yerel halk ve Devrekli efelerin de katıldığı çatışmalarda çok büyük başarılar elde edildi..."

M. Nuri Çimenoğlu (Ereğli-1900);

“Fransızlara karşı mücadele ettik, ilk çıkan Fransızları püskürttük sonra daha kalabalık geldiler. Şehri topa tuttular. Kaymakamlık içeriye taşındı, İpsiz Recep ve Muharrem çeteleri bize yardım etti Fransızlar Ereğli’yi terk ederken çevreden Milli Kuvvetler de yetişti. Benim karşılaştığım Fransız askerlerinin hepsi Fas ve Cezayirli Müslüman askerlerdi, halka zararı olmadı “Ene Müslüm” (ben müslümanım) derlerdi, daha sonra birçoğu bizim tarafımıza geçti. İstanbul hükümeti bizim bu tarafa çok önem vermişti. Hatta Zonguldak’a Kadri bey diye birini mutasarrıf olarak göndermişti. Kuvâ-yi Milliye’ye karşı Kuvâ-yi İnzibatiye getirilmişti. Hatta Zonguldak Jandarma Komutanı dahi Kuvâ-yi İnzibatiyecidir…”

Fahrettin Aytaç (Devrek-1909);

“Kuvâ-yi Milliye, Ereğli tarafından köylüler malzeme taşıyordu. Kağnı arabalarıyla taşınan malzemeler arasında Devrek Halkının verdiği don, gömlek, peşkir, çamaşır, çorap… Halk neyi varsa vermişti. Ayrıca kağnılarla top mermisi taşınıyordu, kağnılar da çoğunlukla kadınlar vardı. Babam (Abdullah Sabri) Hükümet meydanında bir konuşma yapmıştı, ama çocuk olduğum için ne konuştuğunu tam hatırlayamıyorum. Halkı coşturmak için kılıç kuşanarak, Sancak-ı Şerifi, Sakal-ı Şerifi bile çıkarmıştı. Orada ezan okundu. Savaş malzemelerinden başka Bartın’dan karaya çıkan asker Devrek üzerinden Ankara tarafına geçerdi onların geçtiğini de hatırlıyorum…”

Hakkı Durna (Devrek);

“O zamanlar 11-12 yaşlarındaydım. Bizim buralı Kadri Cemali Bey vardı, bir dönem Çaycuma Nahiye müdürlüğü yapmış okumuş bir kişiydi. Babamın söylediğine göre İttihat ve Terakki Fırkası’ndanmış. Bu zat Mustafa Kemal Paşa Samsun’a çıktığı zaman ona telgraf çekerek muharebeye geçmiş ve buradaki durumu anlatmış. O zaman kaymakam olan Şükrü Bey İstanbul Hükümeti taraftarı idi, amcam Sarı Mehmet Şükrü Bey’i “ya İstanbul’la ilişiğini kesersin ya da Devrek’ten gidersin diyerek tehdit etmiş” Şükrü Bey daha sonra Kuvâ-yi Milliyecilere katıldı. Kadiri Cemal Bey Mustafa Kemal Paşa’dan aldığı emirle Kuvva-ı Milliye çalışmalarına başladı. Tabii ilk günler gizliden müftü Abdullah Sabri Efendi de katılınca açıktan toplantılar başladı. Abdullah Sabri Efendi, bir gün büyük çınar ağaçlarının olduğu yerde (Millet Bahçesi) elinde Sancak-ı Şerif’le bir konuşma yaptı. Vatan elden gidiyor, hep beraber kurtaracağız gibi sözler söylüyordu. O dönemde Devrek’in üçte biri Ermeni idi bunlar Fransızlar gelince horozlanmaya başladı ve sağda solda tecavüzlere başladılar. Devrekli Muharrem Bey bir çete kurup Fransızlar ile mücadele için Ereğli’ye gitti aynı şekilde Zonguldak’ta Dursun Reis çete kurup Fransızlara karşı çıktı. Biz Devrekliler Kuvâ-yi Milliye’ye yardımda bulunduk, para yardımı da yaptık, analarımız dahi kağnı arabaları ile Mengene malzeme taşıdılar…”

Ali Şeker (Bartın 1903);

“Fransızlar Zonguldak’ı işgal ettiklerinde Bartın’dan küçük motorlarla Zonguldak’a yoğurt getirip satıyordum. Bir gün satmak için tavuk getirmiştim Fransız askerleri elimden aldı para vermediler karşı çıkınca dövdüler. Fener Mahallesi, Fransız mahallesi idi tel örgü ile çevrilmiş içeriye kimseyi almıyorlardı, Fransız askerleri halka çok sert davranıyordu. Ancak Fransız askerleri arasında Müslüman olanlar vardı onların halka zararı olmadı. O zaman Zonguldak’ta maden ocakları çalışanları dışında çok az Türk vardı çoğunluk Ermeni Rum’du ya da Fransız dı. Müftü İbrahim Efendi halkı Kuvayi Milliyeci yapmak için çok çaba sarf ettiğini duymuştum, İpsiz Recep’in adamları Laz Emin ve Dursun Reis fırsat buldukça Fransızlara saldırıyorlardı. Fransız askerleri Dursun ve Emin’in saldırılarına fırsat vermemek için tüm yamaçları projektörlerle gözetliyorlardı, belirli yerlere asker yerleştirmişlerdi, ağır makineli silahlar ve topları vardı gemilerden getirilirken gördüm. O günlerde Zonguldak’a Damat Ferit Paşa çok önem vermişti. İdareciler, polis ve jandarma hep padişahın adamıydı. Benim en çok gücüme giden şey, Zonguldak’ta ezan okunduğu zaman Fransızların ezanı duyurmamak için bando çalmaları idi…” (Milli Mücadele’de Zonguldak ve Havalisi, Doç. Dr. Ali Sarıkoyuncu)

Nezih Varol:

"Rahmetli babam Hasan Sıtkı Varol, nam-ı diğer Yandım Hasan, babası Zihni Kaptan'ın bacanağı ile Fransızlara karşı verilen gerilla savaşında yer aldığını hep anlatırdı. Fransızların Kapuz'un arka tarafındaki Bağlık bölgesinde mühimmat depoları olduğunu, bunları almak veya başarısız olma durumunda havaya uçurmak için geceleri baskın düzenlediklerini söylerdi. Yani, Milli Mücadele yıllarında Zonguldaklı Kuvayı Milliyeciler Fransız askerleri ile gerilla taktiği ile savaşmışlar..."

Yüksel Yıldırım-21 Haziran 2021

Zonguldak Nostalji

Sürücüler kavga etti  yaralanan yaya oldu Sürücüler kavga etti yaralanan yaya oldu

Kafes operasyonunda gözaltına alınan 8 şüpheli adliyede Kafes operasyonunda gözaltına alınan 8 şüpheli adliyede

Yıkıma adım adım Yıkıma adım adım

Editör: Murat Barutçu