Bizi yönetenler pembe tablolar çiziyor, “uçuşa geçtik, şahlandık” gibilerden sallayıp duruyorlar ama geçtiğimiz gün açıklanan açlık ve yoksulluk sınırı işin gerçeğini ortaya koyuyor.
Açlık sınırı 20 bin…
Yoksulluk sınırı 60 bin…
Vay anasını beeee!
Bu kadar mı olur?
10 bin lira ile geçinmeye çalışan emekli ile 17 bin liraya talim eden asgari ücretliye gel de acıma; ama acıyan yok, diyanet bile acımıyor…
Ülkede bu kadar insan açken, bizim diyanet hala Afrikalara kurban eti göndermek için bağış toplama peşinde.
Sen önce kendi milletinin açlarını doyur hemşerim!
Şimdi kuran bayramı geliyor, biraz parası olan insanlar dinlerinin gereğini yapacaklar, kurbanlarını kesecekler.
Ama çok dikkat etsinler çooook!
O kurbanların peşinde ne oldukları belirsiz bir takım vakıf, cemaat, tarikat vs. gibi kuruluşlar var, tv kanallarında bile reklamlarını yapıyorlar, dikkat edin, yanlış bir şey yapmayın…
Kurban bağışınızı nasıl isterseniz öyle yapın, içimizdeki aç insanları unutmayın, karınlarını doyuramayan öğrencileri unutmayın, açlıktan nefesleri kokan emeklileri unutmayın, şehit ailelerini unutmayın, Mehmetçik Vakfını unutmayın, LÖSEV vakfını unutmayın…
Verdiğiniz paralarla, yaptığınız bağışlarla lüks makam otolarının depolarını dolduran sakallı takımına kanmayın…
Millet aç!
Bu millet şimdiye kadar böyle açlık görmedi,
Çocuklar eti sütü görmeden büyüyor,
Zekası ve fizik yapısı gelişemeyen, boyu uzamayan bir nesil tehlikesi var, biz demiyoruz tıp doktorları söylüyor,
Ve hala bu küçücük çocuklara “su içerken çömelin, kıbleye dönün, elinizi başınızın üstüne koyun, besmele çekip suyu için, içtikten sonra elhamdülillah deyin” telkininde bulunan bir maarif(!) zihniyeti var…
“Matematiği boş verin Allah her şeyi zaten hesabına göre yaratmış” şeklindeki saçma sapan düşüncelerini etrafa saçan yobaz takımı ülkemizi yüz yıllar öncesine götürebilmek için dini kullanırken, siz siz olun bunlara alet olmayın…