Yorulmaz, 9 vatan evladının daha şehit düştüğünü belirterek, "Öncelikle Türk milletinin başı sağ olsun. Şu an çok fazla söylenecek şey var. Ben bu acıyı 1996 yılında yaşadım. Oğlum 1996'da şehit oldu. Biz Mudanya'ya kadar mahkemeye gittik, mahkeme süreci tamamlandı. Bizim çocuklarımıza ateş edenler devletin arabasıyla geldi. Biz ise belediye hurda arabalarıyla gittik. Mahkemeye gitmek için kendi paramızı kullandık. Mudanya mahkemesi 1999'da görüldü. Orada fotoğraflarımız da bulunuyor. Biz devletten seçtiğimiz siyasilerden tek bir şey istedik: Mudanya hakimi idam cezası verdi. Ancak, bu kararı adalet adına bir örnek göstermedi. Sadece bir noktaya vurgu yapmak istiyorum. Hala Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde PKK'yı yönetenler meclis başkan yardımcılığı yapıyor, hala hainlikle suçlanıyorlar. Bizi kim kandırıyor, bilemiyorum. Ben bir şehit ailesi üyesiyim. Bizi kim kandırıyor? Bu konunun arkasında kim var? Elbette ki Amerika ve diğer büyük devletler var. Biz sürekli böyle korkularla yaşamak zorunda mıyız? Atatürk hayatta olsaydı, bu durumu böyle bırakır mıydı acaba? PKK'yı bir kez daha nefretle kınıyorum, oy verenlere ve dağdaki kızlara sesleniyorum; bugün Güneydoğu'nun yarısının kızları dağda, PKK'nın içinde. En az yüz kişi var. Hala PKK'yı destekliyorlar. Eğer bugün askerimiz ve polisimiz olmasaydı, biz ne durumda olurduk? Hala toplum içinde, bize bazen şöyle diyorlar: 'Sizin çocuğunuz kiminle savaştı?' Bu ülkede gözü görmeyen körler var. İnşallah bir gün gözlerimiz açılacak. Bizim soğumamıza neden oldular. Ankara Sıhhiye'de beş bin şehit ailesiyle birlikte yürüdük, ancak Zonguldak vekillerimiz yanımızda olmadı. Bizi bu yürüyüşlerden bile soğuttular," şeklinde konuştu. (Sertaç Özdemir)