Son duruma göre OECD’nin küresel görünümle ilgili yayımlanan ‘kasım ayı geçici dönem ekonomik görünüm raporu’na göre dünya ekonomisi için eylül ayında yayımlanan ara rapordaki yüzde 2,9’luk 2019 büyüme tahmini korunurken,yüzde 3’lük 2020 büyüme öngö rüsü ise yüzde 2,9’a düşürüldü.Euro Bölgesi ve Çin’e yönelik bu yıla ilişkin tahminlerin yukarı yönlü revize edildiği raporda, ABD ekono misi için bu yıl 0,1 puan düşüşle yüzde 2,3 ve gelecek yıl için de sabit tutarak yüzde 2 büyüme tahmininde bulunuldu. OECD raporda Euro Bölgesi büyüme tahminini 2019 için yüzde 1,1’den yüzde 1,2’ye, 2020 için yüzde 1’den yüzde 1,1’e çıkarırken, dünyanın ikinci büyük ekonomisine sahip Çin’in büyüme tahminini ise 2019 için yüzde 6,1’den yüzde 6,2’ye yukarı yönlü revize etti, 2020 için de yüzde 5,7’ de sabit bıraktı. OECD raporunda, Almanya’nın büyüme tahmininin 2019 için yüzde 0,5’ten yüzde 0,6’ya yüksel tilirken, 2020 için yüzde 06’dan yüzde 0,4’e indirilmesi dikkati çekerken, Hindistan’ın büyüme tahmini 2019 için yüzde 5,9’dan yüzde 5,8’e, 2020 için de yüzde 6,3’ten yüzde 6,2’ye revize edildi. Örgüt, Japonya’nın büyüme tahminini 2019 için yüzde 1 ve 2020 için yüzde 0,6’da sabit bıraktı. OECD, bu arada da G20’ye iliş kin büyüme tahminini de sabit bırakırken, bu yıl yüzde 3,1 gelecek yıl ise yüzde 3,2 büyüme öngörüyor.
* * *
Raporda, Türkiye ekonomisinin 2019’da yüzde 0,3 büyüyeceği öngörüsüne yer verildi. Söz konusu bu oran, bir önceki raporda yüzde eksi 0,3 olarak tahmin edilmişti.Türkiye ekonomisinin 2020’de yüzde 1,6 büyüyeceğine yönelik tahmininin yüzde 3’e yükseltildiği raporda, Türkiye ekonomisindeki büyümenin 2021’de toparlanarak yüzde 3,2’e çıkacağı kaydedildi. Küresel ekonomik görünüşün bastırılmış olmaya devam ettiği ve aşağı yönlü risklerin büyüyen politika belirsizliği ve zayıflayan iş iklimi ortasında artış gösterdiği kaydedilen raporda, belirsizliğin dünyadaki şirketler için ana endişe haline geldiği belirtmesi de endişe kaynağı halinde. OECD raporun da, küresel ekonominin 2008 finansal krizden bu yana en yavaş büyümeyi göstereceği vurgulanırken, hükümetlerin yatırımları canlandırmak için işleri merkez bankasına bırakmasının bunda payı olduğu ifade ediliyor. Raporda, hükümetlerin iklim değişikliği, çok taraflı sistemin çöküşü ve ekonomilerin dijital leşmesi gibi küresel zorluklarla başa çıkmada sıkıntılar yaşadığına işaret edilirken;OECD Başekonomisti Laurence Boone, raporda, söz konusu küresel zorlukları geçici faktörler olarak görerek para veya maliye politika larıyla çözülebileceğini düşünmenin hata olduğunu belirterek, “Sorunlar yapısal.” Değerlendirmesinde bulunuluyor.
* * *
Diğer taraftan da zayıf ihracat talebi ve bozulmuş bilançoların ekonomik toparlanmaya baskı yapmaya devam edeceğine işaret edilen raporda, jeopolitik belirsizliklerden doğacak ilave risklerin, güveni aşındırıp oynaklığı artırabileceği uyarısı yapıldı.Raporda, mali ve parasal politika alanlarındaki güvenilir politika iyileştirme lerinin de toparlanmayı hızlandırabileceğine vurgu yapılıyor.Bu yönde IMF, Dünya Bankası ve şimdi de OECD tarafından çok kapsamlı olarak ifade edilen bu görüşler yatırımcılar tarafından kulak ardı ediliyor. 2019 riskli varlıkların en çok kazandırdığı yıllardan biri olarak tarihe geçmeye aday. Morgan Stanley riskleri kabul etmekle birlikte 2020’da dünya ekonomisinin toparlanacağını öngörürken, Goldman Sachs da Ticaret Savaşları’nın olumsuz etkisinin azalacağı kehanetinde bulunuyor.OECD bu sene ve 2020’de %2.9 büyüyecek olan global ekonominin 2021 yılında %3’e hızlanacağı tahminini yaptı. ABD büyüme tahmini bu yıl için %2.4’ten %2.3’e revize edilirken, gelecek yıl için %2 oranında bir
büyüme öngörüyor. Kurum’a göre, Ticaret Savaşları sanıldığından
çok daha büyük bir tehlike. ABD-Çin arasında bir antlaşma imzalansa da, belirsizlik sürecek. Sabit sermaye yatırımlarının 2018’de %2’den bu yıl %1.25’e gerilemesi bekleniyor.
* * *
Sonuç olarak,OECD’ye göre yatırım eksikliğinin aşılması için dev letlerin ticaret savaşlarını bitirmesi yanında, dünya ticaret rejimini tamir etmeleri, adil kurallar geliştirmeleri ve ticareti engelleyen ku ralları revize etmeleri gerekecek.Son etapta içinde yaşadığıöız döne me ait küresel borç seviyesi ile ilgili Institute of International Finan ce’in yayınladığı son rapor, global borçların sürekli artış halinde olduğu gerçeğine parmak basıyor. Raporun belirttiğine göre global borç 2019’un sonunda 255 trilyon dolara çıkacak. Bu da demek oluyor ki kişi başına düşen borç miktarı 32 bin 500 dolar! Bitcoin yatırımcılarının da sürekli ifade ettiği ve doğruluğunu güçlü belge lerle savundukları gibi yanlış politikalar yüzünden global borç sürekli artış gösteriyor ve bu durum Bitcoin piyasasına da yansıyor. Şöyle ki eğer Bitcoin resmi şekilde bir para birimi olarak kabul edilirse ve kullanımı yaygınlaşırsa sınırlı arz olduğu için global borç miktarının karşılığı kadar değerlenebilir. Türkiye gibi gelişmekte Olan Ülkeler’in borcu ise 71.4 trilyon, ya da toplam milli gelirlerinin yaklaşık yüzde 220’si civarında.Yavaşlayan dünya ekonomisi ve güçlü dolar endeksi borcun ödenmesinde sorunlar anlamına geliyor. Eğer Ticaret Antlaşması yapılmazsa, borç krizleri ve ülkelerin temerrüte düştüğünü görebiliriz.Çok tabii olatrak yansımaları da en fazla gelişmekte olan ülkeler nezdinde olabilir.