Aydın Haber - Edinilen bilgiye göre; Mahallenin ileri gelen ailelerinden Çavuşoğulları'ndan 1926 doğumlu olan Abdullah Yalçınkaya 1945 yılında 19 yaşına gelince mahalledeki Mehmet Ağa'nın kızı 17 yaşındaki Kübra ile evlenir. Güzel bir gençlik hayatı yaşayan Kübra-Abdullah Yalçınkaya çifti çocukları olmayınca yeğenlerini evlat edinir. Mahallenin ileri gelenleri arasında yer alan Abdullah Yalçınkaya da 1960'dan 1980 yılına kadar da 20 yıl boyunca köyün muhtarlığını yapar.
Yalçınkaya çiftinin evliliklerinin üzerinden yıllar geçince karı koca basit bir meseleden dolayı kavga edip birbirlerine küser. Babası zengin olduğu için ekonomik durumu daha iyi olan Kübra Yalçınkaya boşanmak ister ancak köyün 20 yıllık muhtarı Abdullah Yalçınkaya, 'yıllarca köyü idare etti, bir evini idare edemedi' denmesinden endişe ederek boşanmadan yaşadıkları binanın alt katına bir oda yapıp karısı ile yaşadığı evden ayrılır. Aynı çatı altında yıllarca ayrı ve küs yaşayan Kübra-Abdullah Yalçınkaya çiftini barıştırmak için birçok kişi uğraş vermesine rağmen, kimse Yalçınkaya çiftini inadından vazgeçiremez. Yıllar sonra aynı gün yaklaşık 2 saat arayla vefat eden Yalçınkaya çiftinin vasiyetleri gereği aynı mezarlıkta ama ayrı yerlerde toprağa verilir.
"Geçimsiz bir çifttiler"
Kübra ve Abdullah Yalçınkaya çiftinin sık sık kavga ettiklerini ifade eden Koğuk Mahallesi sakinlerinden 70 yaşındaki Ayten Gülpınar, "23 sene çocukları olmayınca Kübra Hanım kendi oğlan kardeşinin kızını evlat edindi. Sonra onu büyüttüler ve Abdullah Bey de kendi oğlan kardeşinin oğlu ile bu kızı evlendirdi. Kübra Hanımla Abdullah Bey geçimsiz bir çiftti. Sıklıkla kavga edip babamın yanına gelirlerdi, bir Kübra Hanım bir Abdullah Bey gelip giderdi. Babam ikisine de kızıp uzunca konuşur ve ikisini barıştırırdı" dedi.
"İkisi de baskın olmak istiyordu"
Kübra Yalçınkaya'nın sert mizaçlı, Abdullah Yalçınkaya'nın ise erkek oluşu nedeniyle evlilikte baskın olmak ve üstünlük kurmak için uğraşıp durduğunu kaydeden Gülpınar, "Kübra Hanım biraz sert bir kadındı ve baskın olmak istiyordu. Abdullah Bey de erkek olduğu için o da ister istemez baskın tarafın kendisi olmasını istiyordu. Bu böyle yıllarca sürdü ve birbirlerine fedakarlık göstermediler. Senelerce küs durdular. Bir ara Abdullah Bey, Kübra Hanımın olduğu eve girince gene kavga etmişler. Kübra Hanım eşine, 'git buradan' diye çıkışmış, Abdullah Bey de, 'gitmeyeceğim, ağzındaki altın dişe varana kadar ben yaptırdım' diyerek cevap vermiş. Ne yaparlarsa yapsınlar hep birbirlerine zıt gittiler ve anlaşamadılar" diye konuştu.
"Aynı gün 2 saat arayla öldüler, yine de yan yana gömülmediler"
Kübra ve Abdullah Yalçınkaya çiftinin aynı gün bir kaç saat ara ile vefat ettiğini ve bunun ibretlik bir hikaye olduğunu belirten Ayetn Gülpınar şunları kaydetti; "Bir gün sabah sela verildi ve Kübra Hanımın vefat ettiğini öğrendik. Kübra Hanım ölünce eve gelen gideni gören Abdullah Bey de meraklanıp ne olduğunu sormuş. Kübra Hanımın öldüğünü duyunca, 'tövbe deyin' diye çırpınmaya başlamış ve çok üzülmüş. İnsanlar Kübra Hanımı defnedip geri döndüklerinde Abdullah Beyi de evinde ölü bulmuşlar. Aynı gün yaklaşık 2-3 saat arayla hayatlarını kaybettiler. Kübra Hanım'ın yıkandığı teneşir ortadan kalmadan Abdullah Bey de aynı teneşirde yıkanıp kefenlendi. Sabahtan Kübra Hanım öğleden sonra da Abdullah Bey defnedildi. Duruma herkes şaşırdı. Uzun yıllardır süren evliliklerinin son 20 senesini ayrı geçirdiler ama aynı gün vefat ettiler. Bu ibretlik bir durum. Kübra Hanım 'ölünce de bir araya gelmeyeceğim' diye vasiyet etmiş. Kübra Hanım oğlan kardeşi, annesi ve gelinleri ile ayrı bir yerde, Abdullah Bey de ayrı bir yerde gömüldü. Aynı mezarlık içerisindeler ama karı-koca olarak mezarları ayrı alanlarda." İHA