Geçtiğimiz Kurban Bayramı öncesi BDDK’nın düzenlemelerinin ardından bankalar bilindiği gibi kredi musluklarınıbirden kapatmıştı.Daha sonraları Merkez Bankası’nın düzenlemeleri geldi. Ticari kredi faizlerine bir anlamda üst sınır konuldu. Böylesi bir durumda ihracata da çalışan sanayicilerin aktardığına göre, bankalar kredi musluklarını gevşetmiş. Kredi alınabiliyor ama Merkez Bankası’nın belirlediği üst sınırları aşmak kaydıyla. Bankalar faizi düşük tutsalar da öyle tutarlarda komisyonlar ve tahsis ücreti çıkarıyorlar ki kredi faizi yüzde 30’ları aşıyor. Gerçekte kredi ihtiyacı üst seviyede olan sanayicilere göre bastıkları dalı kesmeme adına paranın taçlı kral olduğu, herkesin ilave finansman peşinde koştuğu böylesi bir dönemde, bankaları kızdırmamak için yüksek sesle bu sorunu dile getiremiyorlar.Bu durumda TCMB en son gerçekleştirdiği faiz indirimi ile politika faizini %14 ten %13’e düşürse de şu anda bankalarca uygulanan kredi faizleri masrafları ile birlikte %30 lar civarında uygulanıyor.

* * *

Merkez’in adımları sonrası, menkul kıymet tutma zorunluluğu vasıtasıyla, üst faiz sınırı çekilen kredi pazarına yönelik BloombergHT’de yayınlanan haberde ise şu bilgilere bir göz attığımızda;BDDK ve TCMB verilerinden yapılan hesaplamalara göre ticari kredi büyüme hızı 13 haftalık, yıllıklandırılmış ve kur etkisinden arındırılmış olarak yüzde 19.5 büyüme kaydetti. Mayıs ayında kredi büyüme hızı yüzde 56.1 seviyelerine kadar yükselmişti. Benzer eğilim ticari kredi faizlerinde de görüldü. Buna göre ortalama ticari kredi faizleri yüzde 22 seviyesine kadar geriledi.” Kararlar öncesi ticari kredi faiz oranları yüzde 30-31 seviyesindeydi. Sanayicilerin aktardığına göre tabelada gösterilen faiz başka, faizin üstüne eklenen komisyon ve tahsis ücretleri ile uygulama aşamasındaki faiz başka şeklinde görünüyor.Aynen markete giden bir müşterinin markette eline aldığı bir ürünün raftaki fiyatı başka,kasadaki barkot fiyatının daha pahalı olması gibi başka bir şey.

* * *

Bu arada TCMB döviz rezervlerinin güçlendirilmesi amacı ile BDDK kararına göre, döviz varlıklarının TL karşılığı 15 milyon TL’yi aşmayan şirketlere kredi kullanım durumunda vade boyunca döviz varlıklarını 15 milyon TL'nin üzerine çıkarmama şartı getirilirken,15 milyon TL üzeri döviz nakdi varlığı bulunan şirketler ise bu varlıkları aktiflerinin ya da satış hasılatının yüzde 10’unu aşması durumunda yeni nakdi TL ticari kredi kullanamayacak. Bu engeli aşmak için şirketin döviz satması gerekecek.Bu ne derece etkili olabilir? Bunu da zaman gösterecek.Çünkü normal şartlarda döviz kurunu sabit tutuma amaçlı TCMB arka kapısından piyasaya sürülen her döviz kuru operasyonundan sonra rezervler azalırken; TCMB bu azalmayı bir şeklide tolere etmek durumunda. Eğer bu rezervler AR-GE imkanlarının daha iyi seviyeye getirilmesiy le yüksek katma değerli ileri teknoloji üretimine seferber edil seydi bu ihtyaç doğal bir şekilde rahatlıkla hiç zorlanmadan karşılanabilirdi.

* * *

Sonuç olarak,finansal kırılganlıkların geldiği noktada ekono minin ayakta kalabilmesi adına mutlak şekilde sanayicilerin gereksinimleri olan kredi ihtiyacının uygun koşullarda karşı lanması artık zorunluluk haline gelmiş durumda. Genel anlamda uygulamaya konulan yapay önlemlerin getirebileceği risk ler dikkate alındığında; geçmiş senelerde olduğu gibi hayali ihracatta patlamalar yaşanabileceği gibi bir taraftan yabancı sermayeyi de Yurt dışına kaçırma riski yanında; BDDK ve TCMB’nca alınan son kararların döviz kurunun da Yurt dışına transferini gündeme getirebilir. Kimse özellikle şunu unutmasın ki,bu yönde Merkez Bankası eski başkan yardımcısı ve bir dönem Borsa İstanbul Başkanlığı yapan Prof. Dr. İbrahim Turhan’dan yapılan paylaşıma göre;BDDK’nın aldığı bu kararın "Paranızı sistem dışına çıkartın" anlamına geldiğini açıklarken,Turhan, "Son kararla bunlara; gelecekte yapacağınız ithalatı bir an önce erkenden yapın, parayı sistem dışına çıkarın demiş oldular." Sözlerine bakılırsa bu durum daha fazla risklere yol açabilecek bir uygulama.Dolayısı ile vahim bir hata içeriyor.