Tüm Belediye ve Yerel yönetimleri Emekçileri Sendikası (Tüm Bel-Sen) Zonguldak Şubesi Başkanı İsmail Sefertas Madenci Anıtı önünde düzenlenen basın açıklamasında yaptığı açıklamada, “ “Önümüzdeki yerel seçimler sadece belediyeleri hangi isimlerin yöneteceği seçimi değil bugün yaşatılan karanlığın derinleşmesi tehlikesi karşısında aydınlık bir geleceğe dair umutların yeşermesine vesile olması bağlamında kritik bir eşikte durmaktadır“ dedi.
Sefertas açıklamasında şunları söyledi:
“Ülkemiz ekonomik siyasal ve toplumsal olarak adeta bir çöküşe doğru sürüklendiği, yoksulluk, güvencesizlik zorbalık ve şiddetin her geçen gün daha da yaygınlaştığı kadın cinayetlerinin adeta bir cins kırımı düzeyine ulaşıp, kadınlara yönelik şiddet ve ayrımcılığın sıradanlaştırıldığı; yaşam alanlarımızın tarikat-mafya-çete, uyuşturucu kıskacında hukuki güvenceden yoksun bırakıldığı bir dönemden geçiyoruz.
Ülkemiz yerel yönetimlerinin bir yandan seçilmişler yerine kayyumlar atanıp halkın demokratik iradesinin gasp edilmesi; diğer yandan da karar alma ve bütçe kısıntılarıyla belediye yönetimleri yetkisiz kılınarak adeta cumhurbaşkanlığının talimatını yerine getiren birer taşra birimi haline getirilmek istenmesi gerçekliğinde önümüzdeki yerel seçimler sadece bir seçim değil doğayı kentleri, kamu hizmetlerini eşitliği, özgürlüğü ve insanca bir yaşamı savunma adına demokratik birer mevzi olarak durmaktadır.
Emekçilerin hak ve özgürlüklerini ülkemizin demokrasi barış, özgürlük mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olarak gören Sendikamız, toplumsal mücadelenin her düzeyde gittikçe daha da yoğunlaştığı bir süreçte yaşanacak yerel yönetim seçimlerini bir seçim olmanın ötesinde asıl olarak bütün toplumun geleceğini ilgilendiren, bir mücadele alanı olarak görmektedir.
Demokratik, Aydınlık ve özgür bir gelecek için yerel yönetimlere sahip çıkalım. Yerellere sahip çıkarak yerel seçimlerde demokrasi ve özgürlüklerden yana halkçı belediyelerin, sayısının artırılması emek ve demokrasi mücadelesi açısından olduğu kadar temel hak ve özgürlükleri için mücadele eden biz yerel yönetim emekçileri için de ayrıca önemlidir.
Her geçen gün daha da derinleşen ekonomik krizinin faturasının ve gerici otoriter -tekçi yaşam dayatmalarının biz emekçilere, yoksullara inkâr edilerek yok sayılanlara ve ötekileştirilenlere kesilmesini engelleyip; demokratik katılımcı, özgürlükçü çağdaş ve halkçı alternatifler yaratabilmek için, yerel seçimlerde emeği demokrasiyi laikliği ve kamuculuğu savunan; özgürlük barış ve adaletten yana olan adaylar etrafında birleşmek yoksulluğa, baskıcı ve cinsiyetçi otoriter antidemokratik devlet anlayışına karşı çıkan bütün kesimlerle ortak bir mücadele hattının yaratılmasına katkı sunmak önümüzdeki dönemin temel görevdir”