-1924 yılında Musul-Kerkük Sorunu Milletler Cemiyetine bırakılmıştı.
-İngilizlerin Musul’da Kürt Devletini kurmasını önlemek ve Türkiye'nin Petrol enerjisini karşılamak için Atatürk Misakı Milli sınırları içerisine (Musul, Kerkük) almıştı.
-İngilizler Türk Ordusunun müdahale etmesini önlemek için, Kürt isyanı çıkarma kararı aldılar.
-16 Aralık 1925 yılında, İsyandan sonra Milletler Cemiyeti Musul-Kerkük bölgesini İngilizlere bıraktı.
-Kürt Bağımsızlık Komitesi üyesi milletvekili Yusuf Ziya gibi elebaşılar halkı kışkırtmaya başladılar.
-Hamidiye Alaylarının eski Subayları Erzurum’da, Kürt Azadi Cemiyeti kurup İngiliz destekli geniş bir isyan kararı aldılar.
-İstanbul’da Kürt Teali Cemiyeti Reisi Seyid Abdülkadir İngilizlerle anlaştı.
-Şeyh Said yayınladığı bildiride, Hilafeti ve Saltanatı geri getireceğini, Dinsiz Cumhuriyet yanlılarının Malı ve Canlarının Helal olduğunu açıklayarak, Yeşil Bayrak ve Kur'an ile 13 Şubat 1925 İsyanı başlattı.
-Eğil Bucağı, Genç Şehri, Darahini, Hani, Lice, Çapakçur, Palu, Elazığ, Siverek ,Varto’ya saldırdılar. Telgraf tellerini kesip, yağma yaptılar, Türk Askerlerini öldürüp, Subayları, Kaymakamları, Müdürleri esir aldılar.
-Diyarbakırı ele geçirip , Kürdistan'ı ilan etmek için Şeyh Said ve adamları saldırdılar.Ama alamadılar.
-9 Mart 1925 yılında İngiltere'den Diyarbakır'a gelen silah kataloğu ve Mektubun üzerinde "Kürdistan Kraliyeti" yazıyordu.
-Türk ordusu ve Uçaklar ile İsyan bastırıldı. İstiklal Mahkemesi kuruldu. Mahkemede hakim sordu, “Yunan Vatanı işgal ettiğinde adamlarınla niçin Savaşa Katılmadın?”
-Mehdi sandıkları Şeyh Saide adamları, hani "Bastonunla Uçakları Düşürecektin" dediler.
-Mahkeme Şeyh Sait ve 46 adamına İdam cezası verdi. Seyit Abdülkadir ve 5 arkadaşına İdam cezası verildi.
-İsyana Katılmayan, Cumhuriyetten yana olan Midyat Cima Aşireti, Celali , Zeylan , Ballı , Ömerkan , Hobike , Dersim Siirt , Bitlis bölgesi Aşiretler Devleti desteklediler.
Not: Bugünlerde Şeyh Said’i Aklama Çabaları yoğun olarak başladı. Bu çabalar Cumhuriyete , Atatürk'e ve Türk Milletine Yapılan Bir Hakarettir. (Cengiz Kasapoğlu)