Tahşiye Kumpası mağduru Mustafa Kaplan’ın açıklamalarıyla başlayan tartışma, “Paralel Nurculuk” olarak adlandırılan yapının FETÖ ile ilişkileri ve Risale-i Nur’un tahrif edilmesi boyutuna ulaştı.
“MUTLAK VEKİL” TARTIŞMASI
Mustafa Kaplan, “Mutlak Vekil” sıfatıyla tanınan bazı cemaat önderlerinin başından beri Fetullah Gülen’le işbirliği içinde olduğunu iddia etti. Kaplan, “15 Temmuz’da ülkeyi işgalin eşiğine getiren FETÖ’yü, Bediüzzaman’ın çevresine sızmış mason bağlantılı isimler büyüttü” açıklamasında bulundu.
RİSALE-İ NUR’UN TAHRİFİ
Rahle Yayınları’nın başlattığı orijinal Risale-i Nur basımı projesi, eserlerin nasıl değiştirildiğini ortaya çıkardı. 1958’de, Bediüzzaman hayattayken, İşaratü’l-İ’caztefsirinin Özel Harp Dairesi mensubu S. Ö. tarafından tahrif edildiği öne sürüldü. Yapılan değişikliklerle, Hıristiyanlar ve Yahudilerin cennet ehli olabilecekleri yönünde bir algı oluşturulduğu iddia edildi.
İSTİHBARAT BAĞLANTISI
Tartışmaların en çarpıcı boyutu, Bediüzzaman’ın yakın çevresindeki isimlerin itirafları oldu. Mehmet Fırıncı olarak bilinen M. G.’in, bir televizyon programında Bediüzzaman’ı her gün istihbarata rapor ettiğini itiraf ettiği ortaya çıktı.
ZEHİRLENME İDDİALARI
Bediüzzaman’ın çalışanı H. B.’nin, bir yayında Said Nursi’nin zehirlendiği günden bahsetmesi dikkat çekti. Ayrıca, Bediüzzaman’ınZ.G.’e yönelik “Ben öleyim ki benim davamı masonlara satasınız!” sözleri, güvensizliğin boyutunu gözler önüne serdi.
Seher Vakti gazetesinin kurucusu Üzeyir Şenler’in notlarına göre, Bediüzzaman sürekli talebelerini mason tehlikesine karşı uyarıyordu. Şenler’in anlattığına göre, Nursi özellikle M.S., Z.G. ve B.Y.’i “Masonlar sizi kandıracaklar, alet edecekler” diyerek ikaz ediyordu.
Mustafa Kaplan, bu gerçeklerin ortaya çıkmasıyla birlikte kendilerine karşı yeni bir karalama kampanyası başlatıldığını, ancak “kıyamete kadar bu konunun peşini bırakmayacağını” belirtti.
Kaynakça: Risale-i Nur
Kaynak; https://www.haberts.com/soke-eden-iddia-bediuzzaman-talebelerine-guvenmiyordu
