SON DURUMA GÖRE TÜRKİYE EKONOMİSİ VE RESESYON ÖNGÖRÜLERİ

Abone Ol

Küresel seviyede pandemik ilan edilen koronovirüsü           salgını evresinde Uluslararası ekonomi kuruluşları, ABD ve Çin arasındaki "ticaret savaşlarının" bitmesi yolunda umutların artmasına rağmen dünya ekonomi sinde durgunluk tehdidinin sürdüğü uyarısında bulunu yor.Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) Başekonomisti Laurence Boone, 2009 yılın daki ekonomik durgunluktan Uluslararası ekonomi kuruluşları 2020 için karamsar tablo çiziyor. IMF’nin yeni başkanı Kristalina Georgieva,”ticaret savaşının 2020 yılında küresel ekonomiye 700 milyar dolara mal olabileceğini” yorumunda bulunması da işin ciddi   yetini ortaya koyuyor.Georgieva, "Büyüme 2020'de hızlansa bile, mevcut riftler, nesilden kopmuş tedarik zincirleri, sessiz ticaret sektörleri, ülkeleri teknoloji sistemleri arasında seçim yapmaya zorlayan " dijital Berlin Duvarı" gibi değişikliklere yol açabilir.”Değer lendirmesi de işin cabası görünümünde.

                     *      *      *

Uzmanlara göre 2020 yılında,küresel ekonomik güç dengesinde 2010 yılına kıyasla büyük bir değişim olacak.Euromonitor International bu değişimi ve etki lerini değerlendiriyor. Gelişmekte olan ekonomiler önem kazanacak ve Çin, PPP açısından ölçülen GSYİH ile dünyanın en büyük on ekonomisinin listesine öncülük etmek için ABD'yi devralacak. Büyük cihazlar açısından, Çin'deki ortalama birim fiyatın 250 ABD Doları'na yükseleceği tahmin ediliyor olsa da, bu hala ABD için olandan %250 daha düşük. Hacim ve değer kazançları uzun vadede hem gelişmekte olan pazarlar hem de gelişmiş pazarlar aracılığıyla aranacaktır, ancak orta vadede değerin hala gelişmiş Kuzey Amerika ve Batı Avrupa pazarlarında yönlendirileceği açıktır. Gelişmekte olan ekonomilerdeki beyaz eşya ve elektronik ürünleri de içeren tüketici pazarları muazzam fırsatlar sunacak, ancak hızlı büyümeleri de küresel çevre için bir zorluk teşkil ediyor.

                     *      *      *

Türkiye tablosunda ise global seviyelerdeki resesyon     (durgunluk) alınan tüm önlemler dizinine rağmen engellenemediği takdirde bir kısım kırılganlıkların finansal kırılganlıkla birleşerek ekonomide beklenme   yen baskılar yaratması söz konusu olabilir.Çünkü sür  mekte olan resesyona borçlu Ülke olarak iştirak eden   Türkiye’nin en son açıklanan istikrar kalkanı önlemle  ri sonrasındaki mevcut başarısı tamamen bankaların kredi şartlarındaki yumuşama ve kredi ötlemelerine bağlı bulunuyor.Ancak söz konusu bankaların açıkla nan tedbirlerin uygulanmasında ne kadar  gönüllü ve istekli olabilecekleri konusu büyük önem taşımakla birlikte,bu paketin etkinliğini belirlemede özverileri yönünden gösterge durumunda olacak.Çok tabii ola  rak pandemik korono virüsü ile mücadelede göz ya şartabilecek şekilde canla başla hizmet veren sağlık    personeli ile buna özverili şekilde iştirak eden hemşi   releri de motive ederek moral kazandırmak üzere öte    denberi dillere dolanan 3600 ek göstergenin artık der  hal uygulamasına geçilerek bu kesimin maddi açıdan biraz olsun rahatlatılması da gerekiyor.Yani alkışın    da,çabanında bir karşılığının olması elzem bir durum.

                     *      *      *

Sonuç olarak,herşeye rağmen istikrar kalkanı paketi nin her ne kadar Ülke gerçekleri göz önüne alınarak hazırlandığı söylense bile yeni bir ek pakete ihtiyaç duyulacağı çok açık.Çünkü bankaların mevcut kredi le ri yeniden yapılandırmaları, teminat kuralların da esneklik sağlamaları, yeniden kredi vermeye sıcak bakmaları için zorlayıcı şartlar pakette yer almıyor. Bu durum tamamen bankacıların keyfiyetlerine bıra kılmış.Pandemik korono virüsü salgını ile tetiklenen resesyon olgusunun geldiği noktada belirsizliklerin daha da artış kaydettiği düşünüldüğünde;gittikçe dara   lan talebin uyarılarak piyasa dinamiklerinin normale  dönmesini sağlayabilecek işlevsellikten yoksun bulun    ması zaten artış trendinde olan işsizliği büsbtün körük   leyebilir.Bunun için de özellikle dar gelirli kesimi biraz olsun rahatlatarak piyasaları hareketlendirebile   cek ek gelir imkanlarını sağlamak paketin etkinliğini  daha üst seviyelere kadar taşıyabilir.Türkiye’nin için     de bulunduğu bu zor dönemde dar gelirli toplum kesimlerine moral aşılayarak doping etkisi yaratabil    mek adına sınav niteliğindeki bu sürecin başarıyla at  latılabilmesi için belirtilen desteğe büyük ihtiyaç du  yulduğu da çok açık kabul edilmesi gereken gerçek.